Birim Tanıtımı

Alerjibağışıklık sistemimizin yabancı maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Vücudumuzun normalde zararsız özelliği olan maddelere karşı anormal yanıtı olarak tanımlanabilir. Alerjen olarak adlandırdığımız bu maddeler ile (ev tozu akarları, polenler, besinler vb) normal insanlar karşılaştığında herhangi bir problem yaşamaz iken, alerjik kişiler bu alerjenleri kendine “tehdit” olarak algılayıp tepki gösterirler ve hepimizin bildiği, vücudumuzun farklı organlarında alerjik bulgular ortaya çıkar.

Vücudumuz alerjik olduğu maddelere verdiği yanıtlar ya da reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan bulgular etkilenen organa göre farklılıklar gösterebilir. Bulgular çok hafif olabileceği gibi yaşamı tehdit eden anafilaksi gibi ağır da olabilir.

Alerjen olarak adlandırdığımız yabancı maddeler ile karşılaştığınızda aşağıdaki bulgular ortaya çıkabilir

  • Hapşırık
  • Burun akıntısı, kaşıntı
  • Öksürük
  • Hırıltı
  • Nefes darlığı
  • Ciltte kaşıntı ve kızarıklık
  • Yüzde, dudaklarda ve gözde şişlik
  • Gözlerde kızarıklık ve kaşıntı
  • Tansiyon düşüklüğü
  • Bayılma

Alerjik hastaların tanısı hastadan alınan anamnez (tıbbi hikâye), yapılan fizik muayene ve alerji testleri ile tanı konur.

İmmünoloji, bağışıklık sisteminin değerlendirildiği branştır. Bağışıklık sistemimizi oluşturan elemanlardan herhangi birinin yokluğu ya da fonksiyon bozukluğu immün yetmezlik (bağışıklık yetmezliği) hastalıkları olarak adlandırılır.

Bu hastalıklar kalıtsal ya da genetik nedenlere bağlı geliştiğinde primer immün yetmezlik (birincil bağışıklık sistemi yetmezliği) olarak adlandırılır. Kronik hastalıklar (şeker, damar tıkanıklığı), ilaçlar, bazı enfeksiyonlar, anatomik bozukluklar (burun eğriliği, polip, kulak zarında delik vb) ve alerjik hastalıkların sebep olduğu bağışıklık sistemi yetmezliğine sekonder (ikincil) immün yetmezlik olarak adlandırılır. Erişkinlerde, sekonder immün yetmezlik tabloları daha sık izlenir.

İmmün yetmezlikleri (bağışıklık yetmezliği) düşündüren belirtiler

  • Tekrarlayan, tedavisi zor, hayatı tehdit eden ve olağan dışı mikroplarla oluşan enfeksiyonlar
  • Tekrarlayan pnömoni (zatürre), sinüzit ve kulak enfeksiyonları
  • Tedaviye dirençli enfeksiyonlar
  • Ciltte ya da iç organlarda apse oluşumu
  • Ailede primer immün yetmezlik hastalığı öyküsü
  • Otoimmün hastalıklar
  • Lenf bezlerinde ve dalakta büyüme

Alerjik Nezle

Nezle (rinit) burun içerisindeki zarların iltihabı olarak tanımlanabilir. Rinitler; alerjik ve alerjik olmayanlar (non-alerjik) şeklinde iki grupta sınıflandırılır.

Polenler, ev tozu akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyaları gibi alerjen olarak tanımlanan maddelerin neden olduğu nezle tablosuna alerjik rinit denir. Alerjik rinit, erişkin toplumun yaklaşık %20’sini etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır. Mevsimsel ve yıl boyu süren şeklinde iki alt grubu vardır.

Mevsimsel Alerjik Rinit; ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde ortaya çıkan ağaç, çayır-çimen ve yabani ot polenlerine karşı gelişen alerji sonucunda bu mevsimlerde ortaya çıkan nezle durumudur.

Yıl Boyu Süren Alerjik Rinit; ev tozu akarları, depo akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyalarına karşı gelişen alerji sonucunda yıl boyu devam eden nezle durumudur.

Alerjik nezle hastalarında genellikle burun kaşıntısı, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, gözlerde, kulaklarda ve boğazda kaşıntı şikayetleri olur.

Alerjik rinit yakınmaları sıklıkla 20 yaşından önce ortaya çıkmakla birlikte, ilerleyen yaşlarda da hastalık başlayabilir.

Ürtiker

Ürtiker ya da kurdeşen ciltte ortası soluk, etrafı kızarık, kaşıntılı ve kabarık döküntü oluşumuyla karakterize bir rahatsızlıktır. Toplumun yaklaşık %20’sinin etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır.

Ürtikere neden olabilecek veya ürtikeri tetikleyebilecek birçok faktör vardır. Olası nedenler ilaçlar, enfeksiyonlar, alerjiler, soğuk hava, basınç gibi çok çeşitlidir. Bazen ürtikere tam olarak neyin sebep olduğu tespit edilemez. Ancak, hastalığı alevlendiren faktörlerin tespiti ve önlenmesinde alerji uzmanı görüşü önem arz eder.

Ürtiker, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen; fakat bulaşıcı olmayan bir hastalıktır. Hastalık altı haftadan kısa sürerse akut, altı haftadan daha uzun sürerse kronik ürtikerden söz edilir. Hastalık nadiren uzun yıllar boyunca devam eder. Hastaların yaklaşık yarısında birinci yılda ürtiker kaybolmuş olur.

Tedavide tetikleyici ve alevlendirici faktörlerden uzak durulması ve antihistamin denilen ilaçlar oldukça etkilidir.

Astım

Astım, hava yollarının kronik (müzmin) iltihabi hastalığıdır. Soluduğumuz hava akciğerlerimize yani oksijen ile karbondioksit değişiminin yapıldığı alveollere (keseciklere) havayollarından geçerek ulaşmaktadır. Astım aslında karmaşık bileşenleri olan bir klinik sendrom olarak kabul edilmektedir. Hastaların hava yollarında mikrobik olmayan iltihap vardır. İltihabi süreçte hem hava yollarında aşırı duyarlılaşma olurken hem de aşırı hücre birikimi, mukus ve hava yollarını saran kaslarda kasılma meydana gelir. Tüm bu faktörlerin etkisiyle hava yolları daralır. Nefes alıp verirken zorlanmaya başlarız. Soluduğumuz havanın alveol dediğimiz keseciklere ulaşmasında sorunlar yaşanmaya başlar. Bu durumda hastalarda öksürük gibi hafif bulgulardan, ağır nefes darlığına kadar değişen geniş yelpazede semptomlar ortaya çıkar.

Astım tanısı olan şikayeti olmayan hastalarda bile havayollarında iltihap bulunmaktadır. Normalde reaksiyon verilmemesi gereken tetikleyicilerle (alerjenler, hava kirliliği, sigara dumanı) karşılaştıklarında hava yollarında aşırı hassasiyet olduğu için öksürük, nefes darlığı gibi semptomlar ortaya çıkar.

Astım tanısının konulabilmesi için öncelikle hastanın iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Çoğu vakada tanı, hastanın öyküsü ve semptomların özelliklerine göre kolayca konulabilir.

Ailesel alerjik hastalık bulunması, tanı için oldukça önemlidir. Astım semptomları gece veya sabaha karşı daha sık ortaya çıkabilir. Tetikleyiciler (alerjen, egzersiz, hava kirliliği, vb) ile karşılaşıldığında öksürük, göğüste hışıltı sesinin duyulması ya da nefes darlığının oluşması astım tanısı için önemli özelliklerdir. Diğer bir önemli husus ise astım hastaların, şikayeti olmadan tamamen normal olduğu dönemleri de vardır. Diğer kronik akciğer hastalıklarından ayırıcı önemli bir özelliktir.

Öykü ve hastanın muayenesi ile büyük ölçüde tanı konulabilmesinin yanında ek laboratuvar incelemelerine de çoğu zaman gereksinim duyulmaktadır. Laboratuvar incelemeleri, tanı konulması yanında hastanın takip sürecinin de objektif parametrelerle yapılmasını sağlamaktadır.

İlaç Alerjileri

İlaç alerjileri, duyarlı kişilerde bağışıklık sisteminin anormal yanıtı sonucu ortaya çıkar. Bulgular ciltte sınırlı kalabileceği gibi hayatı tehdit edici anafilaksi tablosu da gelişebilir.

İlaç alerjileri ilaçlara bağlı olarak oluşan hastalıklardan sadece biridir.  Her ilaç reaksiyonunu alerji olarak isimlendirmemek gerekir. Üstelik ilaç alerjileri tüm ilaç reaksiyonlarının küçük bir kısmını oluşturur. Ancak, bazen ölümle sonuçlanabildiğinden hafife de alınmamalıdır. İlaç alerjisi tanısını koymak, doğrulamak ve sonrasında bir yol haritası çizebilmek için bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilme gerekmektedir.

Gerçekten ilaç alerjisi olan hastaların bileklik, künye veya ilaç alerji kartı gibi tanıtıcıları taşımaları gerekmektedir.

Arı Alerjisi

Bal arısı ve eşek arısının zehrine karşı vücutta aşırı bir reaksiyon oluşmasıdır. Vücut bağışıklık sisteminin oluşturduğu bu reaksiyonlar farklı şiddetlerde ortaya çıkabilir. Arı alerjileri polen, ev tozu akarı veya hayvan epiteline karşı alerjiden daha az görülmekle birlikte, hayatı tehdit edici anafilaksiye neden olabilecek şiddetli alerjik reaksiyon riski daha yüksektir.

Arı sokması sonrası gelişen anafilaksi (hayatı tehdit edici alerjik reaksiyon) tablosunun acilen tedavi edilmesi gerekir. Sonraki arı sokmalarında alerjinin tekrar etmemesi için uygulanan aşı tedavisi hayat kurtarıcıdır.

Anafilaksi (Hayatı Tehdit Edici Alerjik Reaksiyon)

Anafilaksi, en güçlü alerjik reaksiyondur ve alerjene tüm vücudun tepki göstermesi durumudur. Anafilakside alerjenle temastan kısa süre sonra alerjik reaksiyon ortaya çıkar ve hastanın genel durumu hızla bozulur. Solunumu engelleyerek çok hızlı bir şekilde hayati tehlike oluşturabileceğinden, her zaman derhal tedavi edilmesi gereken tıbbi bir acil durumdur. Anafilaksi geçiren hastalarda sorumlu ajanı tespit etmek için alerji uzmanına muayene olmak gerekir. Zira, anafilaksi olgularının çoğunda önlenebilir/kaçınılabilir bir sorumlu ajan (ilaç, gıda, böcek sokması vb) mevcuttur.

Alerji Testleri

Alerji testleri nelerdir? Alerji testini kim yapar? Alerji testi nasıl yapılır?

Alerji testleri hastada şüphe edilen alerjene (polen, ev tozu, kedi ve gıda gibi) göre alerji ve immünoloji uzmanınca yapılır. Hangi test panelinin kullanılacağına hekim karar verir. Bu testlerin uygulanması ve yorumlanması eğitim ve tecrübe gerektirir. Erken tip alerjik reaksiyonlarda (alerjik nezle, astım ve çoğu gıda alerjisi) genel olarak iki yöntemle alerji testi uygulanır.

1- Deri (Prick) Testi: Genellikle hastanın koluna 20 kadar alerjen damlatılır. Alerjenin derinin üst tabakasına ulaşması için damlanın ortasına küçük bir lanset batırılır. 15. dakikada yapılan değerlendirmede kabarıklığa eşlik eden kızarıklık pozitif olarak değerlendirilir.

2- Kanda Spesifik IgE Ölçümü: Alınan kan örneğinden belirli alerjenlere karşı IgE antikor düzeyi ölçülür.

*Alerji deri testlerinin uygulanması ve özellikle yorumlanması tecrübe ve uzmanlık gerektirir.

Alerjik Hastalıklarda Tedavi

İlaç tedavisi ve alerji testi ile tespit edilen alerjen maruziyetinin azaltılması tedavinin temelini oluşturur.

İlaç Tedavisi:

Burun spreyleri; alerjik nezle hastalarında kortizon içeren spreyler ilaç tedavisinde birinci basamağı oluşturur. Doğru teknik ve dozda uygulandıklarında, çoğu hastada belirtiler kontrol altına alınabilir. Ancak, dekonjestan madde içeren burun spreyleri 3 günden fazla kullanılmamalıdır.

Anti-histaminler; alerji belirtilerinin çoğunun ortaya çıkmasından sorumlu olan histamin denen maddenin etkilerini engelleyen ağız yoluyla kullanılan tabletlerdir.

Alerjen Maruziyetinin Azaltılması;

Özellikle ev içi alerjenler olan ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan epiteline karşı alınacak çevresel kontrol önlemleri ile alerjen maruziyeti azaltılabilir. Polen maruziyetini azaltmak için de bir takım önlemler uygulanabilir, ancak polen alerjisinde bu yöntemin etkinliği daha düşüktür.

İmmünoterapi (Aşı Tedavisi)

‘İmmunoterapi’ veya halk arasında bilinen adıyla ‘aşı tedavisi’ ise, sorumlu alerjenlerin düşük konsantrasyon ve dozlardan başlanarak belirli aralıklarla ve giderek artan dozlarda deri altına enjekte edilmesi şeklinde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Çevresel alerjen maruziyetinin azaltılması ve düzenli ilaç tedavisi ile hastalık belirtilerinin kontrol altına alınamadığı durumlarda, aşı tedavisi etkili ve uygun bir tedavi yöntemidir. Aşı tedavisi, hastalık seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemidir. Bağışıklık sisteminin alerjenlere tepki verme şeklinin değiştirilmesi amaçlanır. Aşı tedavisi adayı olup olmadığınız; tıbbi öykünüze, hastalık geçmişinize ve neye alerjiniz olduğuna bağlıdır. Alerjeniniz olduğunu doğrulamak için deri ve/veya kan testleri yapılması gerekir. Aşı tedavisi neticesinde, alerjene maruz kalmak daha az semptoma neden olur ve hatta semptomları tamamen ortadan kaldırabilir.