Jinekomasti Nedir?

Sağlıklı bir insanda, her iki cinsiyette meme dokusu bulunsa da; kadınlarda erkeklere nazaran meme dokusundaki süt salgısını üretme ve taşımadan görevli bazı hücre ve dokular daha gelişmiştir. Yine kadınlarda hakim olan çeşitli hormonların etkisiyle memedeki yağ ve süt bezi oranı; erkeklerden farklıdır. Çeşitli sağlık problemleri nedeniyle, erkeklerde kadın tipi meme dokusunun gelişmesi durumuna jinekomasti adı verilir.

Burada önemli olan nokta, kilo alımına bağlı olarak göğüs duvarında yağ dokusunun artması ve meme bölgesinin büyümesi ile meme dokusundaki çeşitli salgı bezlerinin gelişmesine bağlı meme dokusunun hacimsel artışının birbirinden farklı olduğudur. Meme dokusunda yağ oranının artması kilo verilmesini takiben geri dönebilse de meme dokusundaki salgı bezlerinin gelişmesi sıklıkla geri dönüşümsüz olarak gerçekleşir veya tıbbi tedavi alınmasını gerektirebilir.

Bu anlamda, meme dokusunda büyüme şikayeti olan kişilerde sorunun kaynağının doğru şekilde belirlenmesi tedavi planlaması açısından oldukça önemlidir. Uzman bir hekim tarafından incelemelerin yapılması bu doğrultuda daha faydalı olacaktır.

Jinekomasti Nasıl Gelişir?

Her iki cinsiyette, ergenlik dönemi ile birlikte vücutta birtakım değişiklikler gelişmeye başlar. Özellikle vücut kıllanmasında artış, ses değişimi, boy uzaması gibi değişikliklerin yanında vücuttaki üreme sistemine ait organlar fonksiyon göstermeye başlar.

Kadınlarda, genellikle telarş adı verilen meme dokusunda büyüme, pubik bölge ve koltuk altında kıllanma anlamında pubarş ve nihayetinde adet kanamasının görülmesi ile (menarş) bu süreç tamamlanır.

Erkeklerde ise testis hacminde artış, kıllanmada artış ve son olarak sperm üretiminin başlaması bu sürecin özetidir.

Her iki cinsiyette de, tüm bu fonksiyonel değişimler hormonlar sayesinde gerçekleşir. Kadınlarda hakim olan hormon östrojen ve progesteron iken; erkeklerde testosterondur. Ancak her iki cinsiyette bu hormonlar belirli bir düzeyde ortak üretilebilir. Bu hormonlar bir denge içinde hareket ederek görevlerini yerine getirir.

Eğer hormonlar arasındaki denge bozulursa ve erkeklerde östrojen miktarında artış meydana gelirse; kadınlarda ortaya çıkan telarş süreci erkeklerde gelişmeye başlar. Bunun sonucu olarak, östrojen varlığına duyarlı meme salgı bezleri gelişim gösterir ve nihai olarak meme dokusu kadınsı bir hal alır. Kişinin diğer vücut özellikleriyle de ilişkili olarak, meme dokusu belirli oranda hacimsel bir artış yaşar.

Sorun sadece memedeki yağ miktarının artışı ile alakalı olmadığından, sorunun çözümü için sıklıkla başvurulan sportif faaliyetler ve yoğun egzersiz programları, memedeki büyüme görüntüsünü düzeltemez. Bu anlamda, jinekomasti açısından hastaların bir hekim değerlendirmesine tabi tutulması önemlidir.

Jinekomasti Nedenleri Nelerdir?

Jinekomasti temelde hormon dengesini etkileyen ve östrojen miktarında artışa neden olan hastalıklar sonucunda ortaya çıkar. Bu doğrultuda, aşağıdaki hastalıkların sürecinde jinekomasti gelişimi söz konusu olabilir:

Andropoz: İleri yaştaki erkeklerde, kadınlardaki menapoza benzer şekilde, erkeklik hormonu olan testosteron üretimi zamanla azalır. Buna bağlı olarak, vücuttaki östrojen miktarı görece artar ve hormon dengesinde bozulma meydana gelir. Sonuçta jinekomasti gelişebilir.

Ergenlik: Bazı kişilerde, ergenlik dönemindeki hormon salgısının artışı esnasında östrojen salınımı yoğun gerçekleşerek geçici tarzda jinekomastiye yol açabilir.

Emzirme Dönemi: Erkek bebeklerin emzirilmesi esnasında, anne sütüyle birlikte yoğun östrojen geçebilir. Bunun sonucu olarak, geçici tarzda jinekomasti benzeri meme gelişimi görülebilir.

Kanser: Bazı testis kanserlerinde, tümör hücreleri tarafından östrojen üretilmesine bağlı olarak jinekomasti ortaya çıkar.

Siroz: Karaciğer yetmezliğinin son aşaması olan sirozda, hormonların kanda taşınmasından sorumlu birtakım proteinlerin üretimi aksadığından, östrojenin kandaki düzeyi göreceli artabilir. Bunun sonucu olarak jinekomasti gelişebilir.

Hipertiroidi: Tiroit hormonlarındaki artış, hormonların taşınmasından sorumlu protein düzeyini etkileyerek östrojen oranının artmasına ve jinekomasti gelişimine yol açar.

Kronik Böbrek Hastalığı: Böbrek yetmezliği durumunda, idrarla vücuttan uzaklaştırılması gereken östrojen idrarla atılamadığı için, kandaki düzeyi artar ve jinekomastiye neden olur.

Bazı Genetik Sendromlar: Kleinfelter sendromu gibi östrojen düzeyini etkileyen çeşitli genetik hastalıklarda jinekomasti sık görülen bulgulardandır.

İlaçlar: Çeşitli hastalıklar için kullanılan antihipertansifler, amfetaminler, antidepresanlar veya steroidler gibi bazı ilaçlar yan etki olarak jinekomasti yapabilir.

Bazı Kimyasallar: Sigara, alkol veya uyuşturucu gibi çeşitli alışkanlıklar ya da östrojen içerikli bazı katkı maddelerinin tüketimi jinekomastiyle sonuçlanabilir.

Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Erkekte anormal şekilde meme dokusunda büyüme ve gelişme yaşanması çeşitli şikayetlerle birlikte görülebilir. Aşağıdaki belirtiler jinekomasti durumunda ortaya çıkabilecek durumları özetler:

  • Meme dokusunda şişkinlik,
  • Bir memenin diğerinden daha büyük olması,
  • Tek memeden veya her ikisinden meme başı akıntısı gelmesi,
  • Memede ağrı veya hassasiyet,
  • Meme ucunun altında yumru hissi

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de meme kanserinin görülebildiğidir. Jinekomastiden bağımsız olarak, erkeklerde de meme kanseri gelişebildiğinden, bahsedilen belirtiler meme kanseriyle de ortaya çıkabilir. Bu anlamda, yukarıdaki belirtileri gösteren kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak profesyonel yardım alması oldukça önemlidir.

Jinekomasti Elle Nasıl Anlaşılır?

Hastalar tarafından sorulan önemli sorulardan birisi “Jinekomasti nasıl anlaşılır?” sorusudur. Jinekomasti muayenesinde temel yaklaşım, östrojen salgısına bağlı olarak gelişme gösteren salgı bezlerinin elle hissedilmesidir. Bu anlamda, yağ üretimindeki artışa bağlı gelişen meme büyümelerinde; özellikle meme başı altında sert ve yumru tarzda doku hissedilmezken; jinekomasti gelişen hastalarda meme başı altında yoğun, sert, lastik kıvamda, yumru şeklinde doku hissi alınabilir.

Jinekomasti Tedavisinde Neler Yapılır?

Jinekomastinin doğru şekilde tedavi edilebilmesi, öncelikli olarak hangi tipte bir meme büyümesinin söz konusu olduğunun belirlenmesine ve altta yatan hastalığın doğru teşhis edilmesine bağlıdır. Uzman bir hekim tarafından ayrıntılı hastalık öyküsünün alınmasını ve detaylı fizik muayene yapılmasını takiben, gerekli görüldüğü takdirde ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurulur. Nihayetinde, tüm elde edilen veriler ışığında altta yatan hastalığın tanısı konularak uygun tedavi planlanır.

Jinekomastinin kendisinin kanserleşme riski taşımadığı kabul edilir. Bununla birlikte, jinekomastiye yol açan ve östrojen artışı yapan durumlar, erkeklerde meme kanseri gelişme riskini artırır. Bu doğrultuda, jinekomastiye yol açabilecek durumların tespit edilip tedavi edilmesi gereklidir. Bu bağlamda, altta yatan testis tümörü, siroz, böbrek yetmezliği, hipertiroidi gibi hastalıkların spesifik tedavisi uygulanır.

Jinekomasti kendisi doğrudan bir sağlık problemi oluşturmasa da; yol açtığı belirtiler ve sosyal sebepler nedeniyle sıklıkla tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. Jinekomastide farklı tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu doğrultuda aşağıdaki metotlar jinekomasti tedavisinde sıklıkla uygulanır:

İlaç Tedavisi: Jinekomastide ilaç tedavisi kapsamında sıklıkla östrojen reseptörlerini engelleyen raloksifen ve tamoksifen gibi ilaçlar kullanılır.

Cerrahi Uygulama: Sıklıkla başvurulan diğer bir yöntem olan jinekomasti ameliyatı ile, meme dokusundaki yağ ve salgı bezlerinin ameliyatla çıkarılması hedeflenir. Mastektomi adı verilen bu işlem sıklıkla kapalı yöntemle (laparoskopik), küçük bir kesiyle yapılır ve kozmetik sonuçları oldukça yüz güldürücüdür.

Diğer Girişimsel Yöntemler: Yağ oranının hakim olduğu jinekomasti olgularında, liposuction gibi ultrasonla görüntüleme esnasında yağ dokusunun alınmasını sağlayan bazı girişimsel yöntemler uygulanabilir.

Jinekomasti korsesi özellikle jinekomasti ameliyatı sonrası kullanılması önerilir. Ameliyat sonrası yaklaşık 3 haftalık süreçte sürekli kullanılması istenen korseler; 6 haftaya kadar ağır egzersiz yapan kişilerde kullanılmaya devam edilir.