Sinsice İlerliyor, Toplum Sağlığını Riske Atıyor: Verem

Solunum yolu ile vücuda alınan verem mikrobu hastalık oluşturmadan akciğerde yıllarca kalabilmektedir. Mikrobun bulaşmış olduğu kişinin vücut direnci düştüğü anda hastalığın oluşma ihtimali artmaktadır.

Verem Nedir ve Nasıl Bulaşır?

Ülkemizde, halk arasında ince hastalık olarak da bilinen verem hastalığı (Tüberküloz)  bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın öksürmesi, hapşırması veya konuşması ile havaya karışan verem mikrobunu sağlıklı kişilerin soluması, hastalığın bulaşması için yeterlidir. Verem sıklıkla akciğerlerde görülmesine rağmen beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organ ve sistemlerde de saptanabilmektedir.

Verem Mikrobu Hastalık Oluşturmadan Yıllarca Akciğerlerde Gizlenebilir

Verem hastaları tedavi edilmediği takdirde, özellikle hastalığın başlangıç döneminde bulaştırıcı özelliğe sahiptir. Verem hastalarının bulaştırıcılığı ancak tedavinin üçüncü haftasından sonra kaybolmaktadır.  Güneş görmeyen ve yeterince havalandırılmayan ortamlar hastalık için uygun ortamlardır. Solunum yolu ile vücuda alınan verem mikrobu hastalık oluşturmadan akciğerde yıllarca kalabilmektedir. Mikrobun bulaşmış olduğu kişinin vücut direnci düştüğü anda hastalığın oluşma ihtimali artmaktadır. Mikropla karşılaştıktan sonraki ilk 2 yıl, hastalığın gelişme riskinin en fazla olduğu dönemdir. Verem hastaları ile yakın teması olan kişilerde verem mikrobu %30 oranında akciğerlere kadar ulaşmayı başarmaktadır. Bu kişilerin %10’unda verem hastalığı gelişme riski vardır.  Kıyaslama yapılacak olursa verem hastalığının bulaşma riski, grip gibi mikrobik hastalıklarla karşılaştırıldığında çok düşüktür.

Kimlerin Vereme Yakalanma Riski Fazladır?

Tüberküloza yakalanma riski; şeker hastalığı, kronik böbrek hastalığı, kanser, HIV-AIDS, organ nakli öyküsü gibi vücut direncini düşüren hastalıklar, ağır beslenme bozukluğu ve düşük vücut ağırlığı, uzun süreli bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı durumlarında yüksektir. Ayrıca düzenli tedavi almamış eski tüberküloz hastaları, tüberküloz mikrobu ile son iki yıl içinde karşılaşan kişiler, bebekler- çocuklar (özellikle 5 yaş altı) ve yaşlı insanlar risk grubunda yer almaktadır.

Tüberküloz riskini taşıyan kişileri gruplandırmak gerekirse;

  • Vücut direnci düşük olanlar: Bebek, çocuk (özellikle 5 yaş altı) ve yaşlılar,
  • Vücut direncini düşüren hastalığı olanlar: Şeker ve kronik böbrek hastaları,
  • Vücut direncini düşüren durumlar: Ağır beslenme bozukluğu ve düşük vücut ağırlığı olanlar,
  • Vücut direncini düşüren ilaç kullananlar: Kanser, AIDS ve organ nakli hastaları
  • Ayrıca düzenli tedavi olmamış veremliler ile son 2 yıl içinde verem mikrobuyla karşılaşanlar

Verem bulaşıcılığı; hastalığın erken teşhis ve tedavi edilmesi, hasta kişinin maske kullanması ve hijyen kurallarına uyulması ile önlenebilmektedir.

Veremin Belirtileri Nelerdir?

3 haftadan uzun süren öksürük tüberküloz hastalığı için önemli bir belirtidir, mutlaka bir sağlık merkezine başvurulmalıdır. Diğer belirtiler; balgam çıkarma, kan tükürme, göğüs ağrısı ve nefes darlığıdır. Hastalık ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, halsizlik, iştahsızlık gibi genel şikâyetlere de neden olabilir.

Verem Tanısı Nasıl Konur?

Akciğer filmleri ve tüberkülin deri testi (PPD) tanıda kullanılan yardımcı testler olmakla birlikte tüberküloz hastalığının kesin tanısı balgamda verem mikrobunun gösterilmesi ile konulur.

Nasıl Tedavi Edilir?

Verem hastalığını diğer bulaştırıcı hastalıklardan ayıran en önemli özellik, ilaçların her gün düzenli alınmadığında mikrobun ilaçlara karşı direnç geliştirme riskinin bulunmasıdır. Bu nedenle verem hastalığının tedavisinde, ilaçların gözetimli bir şekilde her gün düzenli olarak hasta tarafından alındığından emin olunmalıdır. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığımız verem tedavisinde doğrudan gözetimli tedavi stratejisini uygulamaktadır. Hastaların ilaçları sadece verem savaş dispanserlerinden temin edilebilmektedir. Genel olarak tüberküloz hastalığının tedavisi en az 6 ay sürmektedir.