Yumurtalık ve Karın Zarı (Periton) Kanserinin Tedavisi

Yumurtalık kanserinin tedavisinde en önemli ve ilk aşama cerrahidir. Cerrahi tedavide en önemli hedef geride gözle görülebilir hiç tümör kalmayana kadar tüm tümör dokularının özenle çıkarıldığı bir cerrahiyi sağlamaktır. Geride hiç tümör dokusu kalmayana kadar yapılan cerrahi hastalığın tedavi başarısı ile direkt olarak ilişkilidir. Bu cerrahiye ‘Sitoredüktif Cerrahi’ adı verilmektedir. Bu cerrahi esnasında öncelikle karın içi tüm organ ve dokular dikkatli bir biçimde gözden geçirilir. Tümör dokusunun olabileceği tüm bölgeler ayrıntılı olarak  kontrol edilir. Bu esnada karını çevreleyen peritonun her tarafı, karında yer alan ve yağlı bir  doku olan omentum, rahim, yumurtalıklar, kalın ve ince barsaklar, apendiks, karaciğerin kendi-etrafı, mide ve çevresi, dalak, pankreas, safra kesesi, her iki diyafram yüzeyi ve karında yer alan büyük damarların tamamının etrafındaki lenf dokuları (her iki pelvik ve para-aortik lenf bezleri, porta hepatis ve çölyak lenf bezleri) özenle değerlendirilir. Tümörden kuşkulanılan tüm dokular çıkarılır. Bu şekilde yapılan değerlendirme sonrasında devam edilen cerrahi işleme primer sitoredüktif cerrahi adı verilir.

Bu değerlendirme esnasında tümörün tamamının çıkarılamayacağı düşünülürse hastalığın tanısını koymak için biyopsi alınarak ameliyata son verilebilir. Bu durumda hastalığı tedavi etmek, tedaviye yanıtı değerlendirmek ve cerrahi tedaviyi uygun hale getirmek için genellikle 3 kür olacak şekilde kemoterapi verilir. Bu tip tedaviye neo-adjuvan kemoterapi ve bunu takip eden cerrahi tedaviye ise interval sitoredüksiyon denmektedir. Ameliyat öncesi yapılan görüntülemelerde çıkarılamayacak durumda tümör görülmezse laparoskopi (kapalı) yöntemle tercih edilebilir. Bu işlem esnasında karına bir santimlik küçük bir delikten kamera yardımı ile girip açık cerrahiye geçmeden karın içerisini incelenmektedir. Bu sayede açık ameliyata geçilmeden neo-adjuvan kemoterapi kararı alabilmek mümkün olabilmektedir.

Biz merkezimizde hastalarımızın çok büyük bir kısmına (%90) primer sitoredüktif cerrahi uygulamayı tercih etmekteyiz. Bunun temel sebebi bu şekilde yapılan cerrahinin tedavi başarısının daha iyi olduğuna inanmamızdır. Araştırmalara bakıldığında bu düşünceyi destekleyen çok sayıda çalışma mevcuttur.

Primer sitoredüktif cerrahinin over kanseri tedavisinde yararı ve  başarıyı arttırmak için en önemli unsur titiz ve özenli bir şekilde  geride hiç tümör  kalmayacak şekilde tümör dokularının çıkartılmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için ameliyatta tümör barındıran  tüm doku ve organları uzaklaştırılmaktadır. Bu ameliyatta total abdominal histerektomi (rahimin alınması), bilateral salpingo-ooferektomi (iki taraflı yumurtalıkların alınması), total infragastrik omentektomi (omentumun tamamının alınması), appendektomi (appendiksin alınması), eğer gerekirse kolon ve ince barsak rezeksiyonları, splenektomi (dalağın alınması), distal pankreatektomi (pankreas kuyruğunun alınması), kolesistektomi (safra kesesinin alınması), total peritonektomi (karın zarının tamamının alınması), diyafram peritonunun çıkartılması, her iki pelvik ve para-aortik lenf bezlerinin  çıkartılması şeklinde işlemleri gerçekleştirilmektedir. Bu noktada bu işlemlerin yapıldığı merkezin bu cerrahiler için yardım gerektiğinde gastroenterolojik cerrahi, cerrahi onkoloji, göğüs cerrahisi ve ürolojik cerrahi gibi branşların bulunduğu, tümör cerrahisi yapan ileri düzey merkez olması hastanın yararınadır. Bizim merkezimiz gerekli branşlar ve ileri düzey yoğun bakım ünitesine sahip olup bu sayede bizim over kanserinin cerrahi tedavisinde ameliyatın sonunda gözle görülebilir hiç tümör kalmayacak şekilde ameliyat ettiğimiz hasta oranımız %90’nın üzerindedir. Bu oran dünyada bu cerrahiyi uygulayan ileri evre cerrahi merkezleri arasındaki en iyi oranlardan biridir.

Hipertermik İntraperitoneal Kemoterapi (HIPEK ya da HIPEC)

Hipertermik intraperitoneal kemoterapi (HİPEK) tedavisi merkezimizde uygulanan tedavilerden biridir. Bu tedavide ameliyat tamamlandıktan sonra karına yerleştirilen tüpler yardımıyla 1- 1,5 saat süre ile kemoterapi ilacı içeren ve 42 dereceye kadar ısıtılmış olan bir sıvının karında devir daim etmesi sağlanır. Bunun için özel bir cihaz kullanılmaktadır. Bu işlemin avantajlarından biri karın içerisine bu işlem sırasında damardan verilebilen kemoterapi ilacı dozuna göre çok daha yüksek doz ilaç verilebilmesidir. İlaç dozu yüksek olsa da sadece karına verildiğinden sistemik toksisitesi yani zararı azdır. Ayrıca bu işlem tam ameliyat sonunda uygulandığından ve bu ameliyatta bütün bölgeler açılmış olduğundan bu sıvı karının her bölgesine ulaşabilmektedir. Ayrıca sıcaklığın da kanser hücreleri üzerinde direkt olarak öldürücü etkisi olduğu gibi aynı zamanda kanser hücrelerini verilen kemoterapi ilaçlarına daha savunmasız hale getirmektedir.

Hipertermik intraperitoneal kemoterapi (HİPEK) ile ilgili çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar hipertermik intraperitoneal kemoterapi (HİPEK)’nin hem ilk ameliyatta hem de tekrar eden hastalık için yapılan ameliyatta fayda sağladığını göstermektedir. Bu konuyu araştıran çok sayıda çalışma da halen devam etmektedir. Ama yine de halen HİPEK over kanserinin tedavisinde standart olarak uygulanan bir işlem değildir. Biz merkezimizde bu işlem öncesi hastalarımızla ayrıntılı olarak işlemin olası yan etkileri ve faydaları ile ilgili ayrıntılı olarak tartışmakta ve bunun sonucuna göre bu işlemi uygulamaktayız.