Tag konya medova hastanesi

Kışın kilo almamızın nedenleri? Kışın artan iştahımızı kontrol altına almak mümkün mü? İştahımızı kontrol altına almak için neler yapabiliriz? Kışın getirdiği depresyonu ve kronik yorgunluğu  nasıl önleyebiliriz?

Soğuyan havalar ile birlikte metabolizma hızınızın yavaşladığını mı düşünüyorsunuz? Aslında biyolojik dengeniz bu hava değişimine adapte olup kendini korumak için kışın çok daha hızlı bir metabolizma ile kuruluyor! Sadece sizin değişen ruh halinizin, beslenme ve yaşam biçiminizin de bu değişimi destekliyor olması gerek.

Bu kış deponuzda yağ tutmamak ve metabolizma hızınızı desteklemek için yapmanız gerekenler;

Biyolojik Saatini Kış Uygulamasına Göre Dengele!

En değerli besinin olan uyku için yeni bir düzenleme yapmanın tam zamanı! Uzayan geceler ile geç aydınlanan havanın sende uyku hali yaratmasına izin verme. Biyolojik saatini dengele ve uyanmak için biyolojik alarmını kur! 15 gün boyunca aynı saatte uyuyup aynı saatte uyanmaya özen gösterdiğinde artık biyolojik alarmın kendiliğinden bu düzene uyacak ve senin için erken uyanmak çok daha kolay olacak. Ayrıca vücudun ışık saçan hormonu “melatonin” saat 23.00’ da salınmaya başlar, bu saatlerde uyku moduna girmelisin ve 02.00-05.00 saatleri arasında bu salınım pik yapar, bu saatler arasında da derin uykuda olmaya özen göstermelisin. Kaliteli bir uyku, iyi bir melatonin salgısı ile sabahlar daha enerjik başlayacak, gün daha güzel ilerleyecek!

Kahvaltı İle Güne Enerjik Başla!

Kahvaltı gününü belirleyen en temel öğün. Sabahları kahvaltı yapmaya mutlaka özen göster. Çünkü; uyku süreni de düşünürsek 6-8 saat aç kalan bir bedenin güne enerjik devam edebilmesi ve metabolizmanın enerjiyi depolamak yerine harcaması için mutlaka kahvaltı yapmalısın. Kahvaltında kış boyunca altın besin yumurtaya mutlaka yer ver! İçerdiği kaliteli aminoasitler ile doku ve hücrelerini besleyen yumurta aynı zamanda tokluk süreni uzatıyor. Buda seni gün içinde yaşayacağın açlık ataklarından koruyarak zinde ve formda bir gün geçirmeni sağlıyor!

Soğuk Günleri Bitki Çayları İle Isıt!

Soğuyan havalar kan şekerinde dalgalanmalara sebep olmakla birlikte içini üşütebilir. Gün içinde tüketeceğin bitki çayları hem içini ısıtacak hem de metabolizmanı dengeye sokacak.

Ara Öğün İle Beslenmeni Renklendirirken Metabolizmanı Canlandır!

Kışın biraz renk arıyor gözlerin değil mi? İşte ara öğünler tam da burada devreye giriyor ve hazırlayacağın rengarenk meyveler, sağlıklı atıştırmalıklar önce gözünü sonra bedenini renklendiriyor. Gün içerisinde 2-3 ara öğün tüketen bireylerin enerji harcamasının ve metabolizma hızlarının çok daha fazla olduğunu unutma!

Karbonhidrat Ataklarını Kaliteli Karbonhidrat Tüketerek Yen!

Değişen havalara bağlı olarak hormonlarda meydana gelen değişiklikler karbonhidrat atakları yaşamana sebep olabilir. Bu durumda karbonhidratı tamamen hayatından çıkarmak yerine kaliteli karbonhidrat kaynakları olan bulgur, tam tahıllı ekmek, tam tahıllı makarna, karabuğday ve kurubaklagil grubu besinlere yönel. Bu sayede kan şekerini dengele, tokluk mekanizmanı devreye sok ve ruhunu depresyondan koru.

Süt, Yoğurt, Ayran İle Bel Bölgeni İncelt, Kemiklerini Güçlendir!

Metabolizmanın yol arkadaşı kalsiyumdan zengin süt, yoğurt ve ayran bu mevsim de olmazsa olmazın! Bu besinleri yağsız formları ile tercih ettiğinde metabolizma hızına hız katarken, kalp ve damar sağlığını da korursun. Mutlaka 3-4 porsiyon bu besin grubundan tüket.

Su İçmeyi Asla Unutma!

Artan yeme dürtüsü, azalan konsantrasyon, dağılan dikkat… Bu belirtilere sahipsen sorumlusu havalar değil azalan su tüketimin olabilir. Su içmek için susamayı bekleme. Çünkü beynin susadığını belirten sinyaller yolladığı an bilmelisin ki vücudun ciddi bir susuzluk yaşıyor ve maalesef bu noktaya geldiğinde hücrelerin susuzluktan büzüşüyor! Kendine su tüketim kotaları koy, tek seferde fazla miktarda tüketmenin de doğru olmadığını bil ve gün içinde düzenli su tüketimine özen göster!

Bağışıklığını Güçlendir!

Hastalıklar etrafındaki herkesi bir bir yoklarken sana henüz uğramadıysa şanslısın! Fakat işini şansa bırakma ve hastalıklara karşı gardını bağışıklığını güçlendirerek al. Turuncu- sarı meyveler ile bağışıklığını güçlendir, kırmızı- mor meyvelerin anti aging etkisi ile cildini koru.

Çok Üşüyorsan Mutlaka Tiroid Hormonunu Kontrol Ettir!

Sende havalar biraz soğuduğu an aşırı üşüyenlerdensen tiroid hormonunu mutlaka kontrol ettir. Çünkü tiroid hormonunun çalışmasında herhangi bir bozukluk varsa ısı değişikliklerine çok daha duyarlı olabilirsin ve soğuk havanın cildi kurutma etkisi bu durumda çok daha fazla kendini gösterir.

ayaklarında, ellerinde ve cildinde aşırı kuruluk, vücudunda ısı değişikliklerine karşı aşırı duyarlılık, kısa sürede fazla kilo alımı ve şişkinlik hissi hipotiroidin belirtisi olabilir! Metabolizmanı kışa hazırlarken yaptıracağın kan tetkikleri ile bu durumu takip etmelisin. İhmal etme ve en kısa sürede kan tetkiklerini yaptır.

Demir Gibi Bir Metabolizma İçin Demir Seviyeni Kontrol Ettir!

Hızlanmak isteyen metabolizmanı yavaşlatan kandaki demir seviyen olabilir. Özellikle kadınlarda soluk renkte bir ten, el ve ayaklarda üşüme, unutkanlık başta olmak üzere hareketlerde yavaşlama, uyku hali ve nefes darlığı çekiyorsan demir depoların boş olabilir! Sağlık sorunlarının yanında yavaşlattığı metabolizma ile vücudun yağlanmasına da sebep olabilecek bu durum için mutlaka kan tetkiklerini yaptırmalısın. demir içeriği yüksek kırmızı et, yumurta, kurubaklagil grubu besinleri C vitamini içeriği yüksek yeşil yapraklı sebzeler ve turuncu meyveler ile yaptığın bir salata ile destekleyerek demir emilimini arttırabilirsin.

Ve Egzersiz İle Bedenini Isıt! Vücudunu Forma Sok!

Soğuyan havalarda ilk gözden çıkardığın kural egzersiz mi? İşte burada dur ve bir daha düşün! Hasta olmamak, üşümemek veya yorulmamak için egzersizi bırakıyorsan, tam da egzersizi bıraktığında bu durumlarla karşılaştığını göreceksin. Stresi yönetmek, bağışıklığını güçlendirmek ve enerjini arttırmak için haftada 6 gün ılımlı egzersize kışın da devam etmelisin.

Read More

Alerji Deri Testi İle Alerjik Nezle Tespit Edilebilir

Alerjik Nezle (Alerjik Rinit) Nedir?

Alerjik Nezle (Alerjik Rinit) burun içerisindeki zarların iltihabı olarak tanımlanabilir. Rinitler; alerjik ve alerjik olmayanlar (non-alerjik) şeklinde iki grupta sınıflandırılır.

Alerjik Nezle (Alerjik Rinit) Türleri

Polenler, ev tozu akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyaları gibi alerjen olarak tanımlanan maddelerin neden olduğu nezle tablosuna alerjik rinit denir. Alerjik rinit, erişkin toplumun yaklaşık %20’sini etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır. Mevsimsel ve yıl boyu süren şeklinde iki alt grubu vardır.

Mevsimsel Alerjik Rinit; ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde ortaya çıkan ağaç, çayır-çimen ve yabani ot polenlerine karşı gelişen alerji sonucunda bu mevsimlerde ortaya çıkan nezle durumudur.

Yıl Boyu Süren Alerjik Rinit; ev tozu akarları, depo akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyalarına karşı gelişen alerji sonucunda yıl boyu devam eden nezle durumudur.

Alerjik Rinit Belirtileri

  • Burun kaşıntısı
  • Burun akıntısı
  • Hapşırma
  • Burun tıkanıklığı
  • Geniz akıntısı
  • Gözlerde, kulaklarda ve boğazda kaşıntı

Alerjik rinit yakınmaları sıklıkla 20 yaşından önce ortaya çıkmakla birlikte, ilerleyen yaşlarda da hastalık başlayabilir.

Alerjik Rinit Tanısı

Hastadan alınan anamnez (tıbbi hikâye), yapılan fizik muayene ve alerji testleri ile tanı konur. Alerjeni tespit etmek için iki çeşit alerji testi uygulanabilir.

  • Deriye uygulanan alerji deri testleri
  • Kanda bakılan spesifik IgE testleri

*Alerji deri testlerinin uygulanması ve özellikle yorumlanması tecrübe ve uzmanlık gerektirir

Alerjik Rinit Tedavisi

İlaç tedavisi ve alerji testi ile tespit edilen alerjen maruziyetinin azaltılması tedavinin temelini oluşturur.

İlaç Tedavisi

Burun spreyleri; kortizon içeren spreyler ilaç tedavisinde birinci basamağı oluşturur. Doğru teknik ve dozda uygulandıklarında, çoğu hastada belirtiler kontrol altına alınabilir. Ancak, dekonjestan madde içeren burun spreyleri 3 günden fazla kullanılmamalıdır.

Anti-histaminler; alerji belirtilerinin çoğunun ortaya çıkmasından sorumlu olan histamin denen maddenin etkilerini engelleyen ağız yoluyla kullanılan tabletlerdir.

Alerjen Maruziyetinin Azaltılması

Özellikle ev içi alerjenler olan ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan epiteline karşı alınacak çevresel kontrol önlemleri ile alerjen maruziyeti azaltılabilir. Polen maruziyetini azaltmak için de bir takım önlemler uygulanabilir, ancak polen alerjisinde bu yöntemin etkinliği daha düşüktür.

Immünoterapi (Aşı Tedavisi)

‘Immunoterapi’ veya halk arasında bilinen adıyla ‘aşı tedavisi’ ise, sorumlu alerjenlerin düşük konsantrasyon ve dozlardan başlanarak belirli aralıklarla ve giderek artan dozlarda deri altına enjekte edilmesi şeklinde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Çevresel alerjen maruziyetinin azaltılması ve düzenli ilaç tedavisi ile hastalık belirtilerinin kontrol altına alınamadığı durumlarda, aşı tedavisi etkili ve uygun bir tedavi yöntemidir. Aşı tedavisi, hastalık seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemidir. Bağışıklık sisteminin alerjenlere tepki verme şeklinin değiştirilmesi amaçlanır. Aşı tedavisi adayı olup olmadığınız; tıbbi öykünüze, hastalık geçmişinize ve neye alerjiniz olduğuna bağlıdır. Alerjeniniz olduğunu doğrulamak için deri ve/veya kan testleri yapılması gerekir. Aşı tedavisi neticesinde, alerjene maruz kalmak daha az semptoma neden olur ve hatta semptomları tamamen ortadan kaldırabilir.

Read More