Monthly Archives Ocak 2022

Doğumsal Beyin ve Omurilik Hastalıkları Nedir?

Merkezi sinir sistemi embriyolojik gelişimde vücudun diğer bölgelerine göre daha erken ve çok daha hızlı gelişir. Bu gelişim sırasında ortaya çıkan anomalilerin bazıları hayatla bağdaşmazken bir kısmının doğum sonrası tedavisi mümkün olabilir.

Hidrosefali: Normalde beyin dokusunda içinde beyin omurilik sıvısı adı verilen bir sıvı bulunan ‘ventrikül’ adını verdiğimiz boşluklar yeralır. Beyin omurilik sıvısı beyinde koroid pleksus adı verilen yapılarca üretilir ve omuriliği de içine alan bir sistem içinde dolaşır. İnce kanallar aracılığıyla ventriküller ve omurilik çevresinde dolaşır ve emilir.

Hidrosefali bu boşluklardaki beyin-omurilik sıvısının (BOS) artması durumudur. Hidrosefali çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir ve diğer sistemlere ait başka anomalilerle birlikte bulunabilir. Ultrasonografide lateral ventriküllerin genişlemesiyle tespit edilir.

Holoprosensefali: Beyin gelişiminin erken safhasında ortaya çıkan çok ağır bir anomalidir.14. gebelik haftasından önce dahi tespit edilmesi mümkündür. Beyinde ve genelde gözlerde de çok ağır gelişim bozukluğr vardır. Hayatla bağdaşması ve tedavisi mümkün olmayan bu anomalinin erken teşhis edilmesi önemlidir.

Akuaduktal Kanal Darlığı (Aquaductal Stenoz): Beyin omurilik sıvısının yukarıda anlatılan dolaşımının engellenmesi nedeniyle ortaya çıkar. Bebeklerde hidrosefalilerin önemli bir bölümünü oluşturur. Enfeksiyona ,genetik nedenlere ya da tümöral oluşumlara bağlı olabilir .Gebeliğin daha ileri dönemlerinde de ortaya çıkabilir. Bu problemle doğan bebekler doğum sonrası ya üçüncü ventrikülostomi ya da  BOS dolaşımını düzenleyen şant operasyonundan genelde fayda görürler ve belli sınırı aşmayan hidrosefalilerde tamamen normal bir hayat sürebilirler. Ancak prognozu önceden belirleyebilmek genelde mümkün değildir.

Dandy Walker Sendromu: Beyinciğin gelişimini etkileyen ve genelde prognozu kötü olan bir anomalidir. Beyinciğin vermis adı verilen bölümü izlenemez ve 4 ventrikülde belirgin genişleme izlenir. 18. haftadan önce tanı konması genelde mümkün değildir. Bazı vakalar doğumda da bulgu vermeyebilir ancak vakaların %75’inde 3 yaşa gelene kadar ağır hidrosefali oluşur.

Arnold Chiari Malformasyonu: Beyinciğin kafatasının alt kısmındaki ‘foramen magnum’ adı verilen boşluğa doğru yer değiştirmesi sonucu ortaya çıkar.

Corpus Callosum Agenesisi: Corpus callosum beyinin iki yarısını birleştiren bir yapıdır. Koordinasyon ve sinirsel uyarıların her iki beyin yarısına iletilmesini sağlar. Oluşumu kısmen daha geç evrede gerçekleştiğinden erken gebelikte saptanması mümkün değildir. Genelde tek başına ortaya çıkan bir anomali olmasına karşın bazen bir sendromun parçası da olabilir. Tam olmayan şekillerinin teşhis edilmesi zor olabilir.

Nöral Tüp Defektleri: Nöral tüp defektleri beyin omurilik ve omurgayı içeren yapısal anomalilerdir. Gebeliğin çok erken döneminde bir tabaka halinde bulunan nöral doku kendi içine katlanarak bir borucuğa dönüşür.Nöral tüp terimi buradan kaynaklanır. Nöral tüp defektleri farklı bölgelerde farklı ağırlıktaki anomalileri içerir.

Anensefali: Hayatla bağdaşmayan ağır bir anomalidir. Beyinin büyük kısmı ve kafatası gelişmemiştir. Bebekler doğumdan birkaç saat sonra ölmeye mahkumdur. Bu nedenle problemin erken tanısı önemlidir. Ultrasonografi ile ilk trimesterde saptanması mümkündür.

Ansefalosel: Kafatası kemiklerinde normalde bulunmaması gereken açıklıklardan nöral dokunun dışarı fıtıklaşması durumudur. Genelde diğer başka anomalilerle birliktedir. Tablonun prognozunu olaydan etkilenen beyin dokusunun büyüklüğü belirler.                       

Spina Bifida: Embriyolojik gelişim sırasında nöral dokunun korumasını sağlayan omurga ve ek dokuların gelişmesindeki sorun nedeniyle omurilik ve çevresindeki zarların kısmen omurga içindeki normal yerinden dışarıda yerleşmesi durumudur. Doğumsal kusurun derecesine göre farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Okkült form: Omurgadaki defekt çok küçüktür. Defektin üzerindeki cildin koruyucu etkisi nedeniyle enfeksiyon riski yoktur ve genelde bebeklerde herhangi bir probleme neden olmaz

Meningosel: Omurgadaki defektten dışarı çıkan kistik bir yapı söz konusudur. Üzerinde ince bir deri bulunabilir. Kistik yapının içinde omuriliğe ait doku bulunmaması nedeniyle cerrahi düzeltme başarılı olabilir.

Meningomyelosel: Defektten dışarıya çıkan bölümde omuriliğe ait doku da vardır. En ağır şekil budur. Omurga boyunca herhangi bir bölgede ancak en sık kuyruk sokumu kısmında görülür. Cerrahi olarak düzeltilse bile genelde ağır sekel kalır.

Koroid Plexus Kistleri:  Erken gebeliklerin %15’inde görülebilen bir durumdur. Koroid plexus beyin omurilik sıvısını sentezleyen yapıdır ve erken gebelikte kafatası boşluğunda önemli bir yer kaplar. Gebelik haftası ilerledikçe küçülerek lateral ventrikül içindeki yerini alır. Bu aşamada tek ya da çift taraflı olarak kistler ultrasonografide görülebilir. Hemen tamamı ilerleyen gebelik haftalarında kaybolur ve ileriye yönelik bir sorun oluşturmaz.

Read More

Boyun Fıtığı Nedir?

İnsan omurgası birçok omurdan oluşur. Bunlardan 7 tanesi boyun bölgesindedir. Bu omurların arasında Fibroz yapıda diskler mevcuttur. Bu disklerin içerisinde jelatinöz yapıda bir sıvı bulunmaktadır. İşte boyun fıtığı zamanla bu fibroz yapının yıpranarak yırtılması ve bu jelatinöz yapının dışarı taşarak sinire baskı yapması sonrası oluşan hastalıktır.

Boyun Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

  • Boyun ağrısı
  • Kol ağrısı
  • Kollarda uyuşukluk
  • Güç kaybı

Boyun Fıtığı Tanısı Nasıl Konulur?

  • Öncelikle bir hastada boyun fıtığı olup olmadığını anlamak için ilk yapılması gereken iyi bir öykü , fizik ve nörolojik muayenedir.
  • Röntgen
  • Myelogram
  • Bilgisayarlı Tomografi
  • MR günümüzde bel fıtığı tanısında kullanılan altın standart tetkiktir.

Boyun Fıtığı Nasıl Tedavi Edilir?

Boyun fıtığının ilk tedavisi ilaç tedavisidir. İlaç tedavisinin yanında Fizik tedavi ve rehabilitasyon önemlidir. Bunun yanında enjeksiyon yöntemleri ile ağrı kontrolünü sağlamak mümkündür. Bütün bu tedavilere yanıt vermeyen ve nörolojik hasar meydana gelmiş hastalarda cerrahi tedavi gerekmektedir.

Cerrahi Tedavi Yöntemleri

Günümüzde cerrahi tedavide kullanılan Altın standart yöntem mikrocerrahi ile diskektomi ve diskektomi sahasına kafes konulması yöntemidir.

Read More

Beyin Tümörleri Nedir?

Beyinde normal hücrelerin büyüme yeteneği sınırlıdır. Bazen büyümedeki bu sınırlanma yeteneği kaybolur ve sınırsız büyüyüp, çoğalan hücreler topluluğu oluşturur. Buna beyin tümörü denir.

Beyin tümörleri en çok 3-12 yaş grubu ve 40-70 yaş grubunda görülür. Birincil (primer) ve ikincil (sekonder) beyin tümörleri olmak üzere iki tip beyin tümörü vardır.

Birincil Beyin Tümörleri: Beyin dokusunu oluşturan nöral yapı, onun destek dokusunu oluşturan glial hücreler, meninksler gibi kafa içi yapılardan gelişen tümörlerdir.

İkincil Beyin Tümörleri: Metastatik (vücudun başka organlarından beyine atlayan) tümörler olarak da adlandırılabilirler.

En Sık Gölen Beyin Tümörleri

Astrositomlar: Astrosit denilen hücrelerden doğar. Beyin ve omuriliğin herhangi bir yerinden çıkabilir. Erişkinlerde genellikle beyinde oluşurken, çocuklarda beyin sapı, beyin ve beyincikte oluşur.  En sık görülen birincil beyin tümörüdür.

4 grade (sınıf) olarak derecelendirilir. Grade I ve II, Grade III (Anaplastik astrositom) Grade IV (Glioblastoma ) şeklinde derecelendirilirler.

Ependimomlar: Genellikle ventrikül seviyesinde gelişirler. Omurilikte de gelişebilirler. Herhangi bir yaşta görülebilmesine rağmen en çok çocukluk ve ergenlik çağında görülürler.

Meningiomlar: Meninks (araknoid) den kaynaklanırlar. Ekstraaksial gelişirler (Beyin dışı). Orta ve ileri yaşlarda ve kadınlarda sıktır. Erişkinlerde en sık rastlanan primer iyi huylu beyin tümörüdür.

Akustik Schwannom: İşitme sinirinden kaynaklanır ve serebellopontin köşe tümörü olarak da adlandırılır. Aylar hatta yıllar süren kulak çınlaması ve daha sonra aynı kulakta işitme azalması görülür. Tümörün büyüyerek beyin sapı ve kranial sinirlere baskı yapması ile dengesizlik, yüzde uyuşukluk veya ağrı, yüz felci ve yutma güçlüğü ortaya çıkar.

Metastatik Beyin Tümörleri: Oldukça sık karşılaşılan beyin tümörleridir. Bir veya birden fazla belirgin ödeme neden olmuş kitleler şeklinde ortaya çıkabilirler. En sık akciğerden, kadınlarda meme kanseri sonrası beyine yayılım olabilir.

Beyin Tümörünün En Sık Gölen Belirtileri Nelerdir?

  • Sabahları kötüleşen ve gün içinde devam eden baş ağrısı,
  • Sara nöbetleri,
  • Bulantı-kusma,
  • Kol ve bacaklarda his kaybı ya da kuvvetsizlik,
  • Yürüme güçlüğü,
  • Görmede değişiklik ve/veya anormal göz hareketleri,
  • Uykusuzluk,
  • Kişilik ve hafıza değişiklikleri,
  • Konuşma değişiklikleri,

Beyin Tümörü Tanısı Nasıl Konulur?

Bilgisayarlı Beyin Tomografisi (BBT)

Detaylı MR tetkiki: Perfüzyon MR, MR Spektroskopi, DWI, DTI, SWI, Fonksiyonel MR

Beyin Tümörleri Nasıl Tedavi Edilir?

Beyin tümörünün tedavisi birçok faktöre bağlıdır. Beyin tümörünün tipi, yerleşim yeri, tümörün çapı, hastanın yaşı ve genel sağlığı; tedavi yöntemini seçmede önemlidir. Tedavi yöntemi ve uygulama şekli çocuk ve erişkin hastalar için farklıdır.

Beyin tümörlerinin tedavisinde; “Cerrahi”, “Radyoterapi”, ve “Kemoterapi” kullanılabilir. Doktor cerrahinin tipine, tümörün çap ve yerleşim yerine göre karar verir. Tümörü cerrahi olarak çıkarırken, beyin dokusuna en az hasarı vermek için ”navigasyon” denilen bilgisayar destekli bir sistem de kullanılabilir. Ameliyat mikroskop altında yapılır.Yüksek teknoloji içeren navigasyon ve tümör boyama özellikli mikroskop gibi cihazlar merkezimizde bulunmaktadır.

Read More

Bel Fıtığı (Lomber Disk Hernisi) Nedir?

İnsan omurgası birçok omurdan oluşur. Bunlardan 5 tanesi bel bölgesindedir. Bu omurların arasında fibroz yapıda diskler mevcuttur. Bu disklerin içerisinde jelatinöz yapıda bir sıvı bulunmaktadır. İşte bel fıtığı zamanla bu fibroz yapının yıpranarak yırtılması ve bu jelatinöz yapının dışarı taşarak sinire baskı yapması sonrası oluşan hastalıktır.

Bel Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

  • Bel ağrısı
  • Bacak ağrısı
  • Bacakta uyuşukluk
  • Güç kaybı
  • İdrar kaçırma
  • Anal bölgede uyuşukluk

Bel Fıtığı Tanısı Nasıl Konulur?

  • Öncelikle bir hastada bel fıtığı olup olmadığını anlamak için ilk yapılması gereken iyi bir öykü alınması , fizik ve nörolojik muayene yapılmasıdır.
  • Röntgen
  • Myelogram
  • Bilgisayarlı Tomografi
  • MR günümüzde bel fıtığı tanısında kullanılan altın standart

Bel Fıtığı Nasıl Tedavi Edilir?

Bel fıtığının ilk tedavisi konservatif (ilaç, istirahat, egzersiz) tedavidir. Bunun yanında enjeksiyon yöntemleri ile de ağrı kontrolü sağlanabilir. Bütün bu tedavilere yanıt vermeyen ve nörolojik hasar meydana gelmiş hastalarda cerrahi tedavi gerekmektedir.

Cerrahi Tedavi Yöntemleri

Günümüzde cerrahi tedavide kullanılan Altın standart yöntem mikrocerrahi ile diskektomi’dir. Seçilmiş vakalarda endoskopik diskektomi de uygulanmaktadır.

Read More

Arteriovenöz Malformasyon (AVM) Nedir?

Arteriovenöz Malformasyon (AVM), beyin damarlarının doğuştan hatalı ve anormal gelişimi sonucu ortaya çıkan damar yumağıdır. AVM içindeki yüksek basınçlı kan akımı, yapısal olarak zaten anormal olan damar duvarlarında incelmeye ve zayıflamaya neden olur. Damar yumağı (AVM) içinden hızla geçen kan akımının oluşturduğu yüksek basınca dayanamayıp, en zayıf olduğu noktadan patlayabilir. AVM patlaması, hayati risk oluşturan beyin kanamalarına neden olur.

Arteriovenöz Malformasyon (AVM) Belirtileri Nelerdir?

AVM nedeniyle beyin kanaması geçiren bir hastada şu şikâyetler ve bulgular ani olarak ortaya çıkar:

  • Ani başlayan şiddetli başağrısı
  • Bulantı – kusma
  • Kol ve/ veya bacakta kuvvet kaybı (felç)
  • Konuşmama (afazi) veya konuşma güçlüğü
  • Çevreyle iletişim kuramama
  • Bilinç kaybı

Arteriovenöz Malformasyon (AVM) Tedavisi Nasıldır?

3 tedavi yöntemi vardır:
  • Cerrahi tedavi
  • Gamma knife tedavisi
  • Endovasküler tedavi

Açık Cerrahi: Cerrah, damar yumağını ameliyat mikroskopu ile görerek besleyici damarlarını bağlar, nidus’u (yumağın kendisini) çıkarır.

Radyo-Cerrahi: Bu yöntemde AVM’yi oluşturan damar yumağına yüksek doz radyasyon (ışın) tedavisi uygulanır. Yüksek doz radyasyon, AVM yumağını oluşturan damarlarda, damarların kapanmasıyla sonuçlanacak, bir reaksiyon oluşturur.

Hastaların büyük kısmı, bu tedavi yöntemlerinde ikisinin kombinasyonu (endovasküler sonrası açık cerrahi veya radio-cerrahi) gerektirir.

Read More

Anevrizma Nedir?

Beyin anevrizması, beyin damar duvarındaki zayıf bir noktada oluşan balonlaşmayı ifade eder. Anevrizmanın duvarı, normal bir damar duvarına göre çok daha ince ve zayıf yapıdadır. Zaman içinde gittikçe incelen anevrizma duvarı, en zayıf olduğu noktadan patlayarak beyin kanamasına neden olabilir.

Anevrizma Belirtileri Nelerdir?

Beyin anevrizması olan hastalarda görülen en sık belirti ve şikayetler şunlardır:

  • Sık ve uzun süren baş ağrıları
  • Göz arkasında ağrı hissi
  • Bulantı-kusma
  • Göz kapağında ani gelişen düşüklük
  • Çift görme
  • Bulanık görme veya görme kaybı

Anevrizma Tanısı Nasıl Konulur?

  • Bilgisayarlı tomografik anjiografi (BTA) veya Manyetik Rezonans Anjiografisi (MRA)
  • Anjiografi

Beyin Anevrizma Tedavisi

  • Kapalı anevrizma tedavisi (endovasküler tedavi)
  • Açık cerrahi (klipleme)

Beyin Anevrizmalarının Kapalı Yöntemle Tedavisi

Anevrizma kesesi, mikrokateter içerisinden gönderilen, platinden yapılmış çok yumuşak yapıda “koil” adı verilen tellerle doldurulur. Anevrizma kesesi, koillerle tamamen doldurulup, anevrizma içine kan girişi tam olarak engellendiği zaman, mikrokateter anevrizma içinden geri alınarak işlem tamamlanır.

Beyin Anevrizmalarının Açık Cerrahi Yöntemle Tedavisi

Mikroskop altında atardamar ile anevrizma boynu arasına çok küçük bir mandala benzeyen metal bir klips yerleştir. Klips, anevrizma boynunu sıkıştırarak anevrizma kesesi içine kan girişini engeller. Bu şekilde anevrizma kapatılmış olur.

Read More