Monthly Archives Ocak 2022

PRP Tedavisi Nedir?

PRP tedavisi kişinin kendi kanından elde edilen plazma ile yavaşlayan hücre yenilenmesinin yeniden sağlamasıdır. PRP tedavisiyle cilt gençleştirme, saç dökülmesi ve ortopedik rahatsızlıkların tedavisi yapılabilmektedir.

PRP (Platelet Rich Plasma), kişinin vücudundan küçük bir miktar kan alındıktan sonra kanın özel bir işlem ile plazmasının ayrıştırılarak, vücuda enjeksiyon yoluyla geri verilmesi işlemidir. Elde edilen plazma, “platelet” denilen hücrelerden oldukça zengindir. Vücuttaki temel görevi kanın pıhtılaşmasını sağlamak olan plateletler, içerdikleri büyüme faktörleri sayesinde yara iyileşmesinde önemli role sahiptir.

PRP tedavisi ile kişinin kendi kanıyla vücudundaki bazı hastalıkları iyileştirmek ve cilt gençleştirmek mümkündür. İlaç yerine kişinin kendi kanının kullanıldığı PRP tedavisinde özellikle çevresel ve genetik faktörlerle birlikte yavaşlayan hücre yenilenmesinin önüne geçilir.

PRP; saç dökülmesinden, cilt gençleştirmeye, ağrı tedavisinden, ortopedik pek çok hastalığın tedavisinde kullanılır. PRP günümüzde diyabet ve varise bağlı iyileşmeyen bacak yaralarında, tendon yaralanmaları ve tenisçi dirseği gibi tendinitlerde, diş implantlarından sonra yara iyileşmesi sürecini hızlandırmak için kullanılmaktadır.

Yaş ve çevresel faktörler nedeniyle yaşlanan deride, gözle görülebilen birçok değişiklik olur. Derinin elastikiyeti azalır, kırışıklıklar artar ve deride sarkmalar meydana gelir. Tüm bunlardan; derideki kolajen, elastin liflerdeki azalma ve yapılarındaki bozulma sorumludur.

Antiaging amaçlı PRP tedavisi ile plateletlerin içerdiği büyüme faktörleri sayesinde, derideki kolajen ve elastin liflerin yapımının artırılması hedeflenir.

PRP işlemi sayesinde ortalama 2-4 hafta aralıklarla yapılan 3-4 seanslık uygulama ile vücuda herhangi yabancı madde veya ilaç vermeden tamamen doğal bir gençleşme sağlanır. PRP yaptıranlar ilk seanslardan itibaren öncelikle cildin kuru ve mat görünümünde düzelme fark ederler. Takip eden uygulamalar ile PRP yaptıranlarda kırışıklarda hafifleme, cildin elastikiyetinde artma gözlenir.

PRP Nasıl Uygulanır?

PRP işlemi uzman doktorlar tarafından uygulanması gereken bir tedavi yöntemidir. Öncelikle hastadan alınan kan steril şartlarda özel bir tüpün içine konulur. Sonrasında kan içinde jel bulunan tüpe yerleştirilir. Santrifüje konulan tüpteki kanın içindeki maddeler 5-8 dakika içinde ayrıştırılır. Kanın trombositlerden ve büyüme faktörlerinden zengin plazma kısmı ayrıştırılmış olur. Elde edilen karışım enjeksiyon yöntemi ile ilgili alana uygulanır.

PRP 2-4 hafta aralıklarla ortalama 3-4 seans, kişinin ihtiyacına göre mezoterapi ile kombine edilerek uygulanır.  PRP kürü tamamlandıktan sonra yılda 1-2 kez enjeksiyonlarla işlemin devamı sağlanabilir.

PRP Uygulamasının Nedenleri Nelerdir?

Deriye esneklik ve parlaklık kazandırmak,

Saç dökülmesini önlemek, saçları güçlendirmek,

Kırışıklıkları ve çöküntüleri önlemek,

Yara, çatlak ve deri hasarında deriyi yeniden yapılandırmak,

Lazer gibi işlemler sonrasında derinin hızla yapılanmasını sağlamak amacıyla medikal estetikte yüz, el ve kollar, bacak içleri, boyun ve dekolte gibi bölgelerde kullanılır.

PRP ile Saç Tedavisi Nasıl Gerçekleşir?

Günlük 100-150 tel saç dökülmesi normal kabul edilmektedir. Bundan fazla olursa saç dökülmesi ciddiye alınmalıdır. PRP, saç tedavisinde de başarılı sonuçlar elde edilmesini sağlamaktadır. Özellikle saç dökülmesinde hastaların oldukça etkin sonuçlar aldığı belirlenmiştir. PRP işlemi sırasında hastanın kendi kanı alınıp, bir aletten geçirilir. Burada trombosit denilen kökleri besleyecek, gelişimini sağlayacak olan kısım ayrılır ve dökülen bölgeye enjekte edilir. Bu yöntem özellikle genetik dökülmelerde etkilidir. Saç mezoterapisi de yine genetik dökülmesi olanlara PRP ile kombine uygulanabilir.

Saç için yapılan PRP uygulamasında önce hastanın venöz kanından 10 cc alınır (1 çay bardağının 1/10 ‘u kadar). Santrifüj edilen kan beyaz ve kırmızı kan olarak iki kısma ayrılır. Kırmızı kanda akyuvar, trombosit, pıhtılaşma faktörleri, PGF (Trombosit büyüme faktörü) bulunur. Kırmızı kan özel bir işleme tabi tutulduktan sonra seyrelmiş bölgeye napaj yöntemiyle enjekte edilir. Bu uygulamanın temelinde doku yenilenmesi vardır. PRP ile saç tedavisi 30 dk. kadar sürerken, uygulama sırasında acı olmaz. PRP sonrasında da herhangi bir iz kalmamakta ve kişi hemen rutin hayatına devam edebilmektedir.

PRP ile Saç Tedavisi Ne Kadar Sürer?

PRP ile saç tedavisi ortalama 15 günde bir en fazla 30 dakikada uygulanır ve genellikle 3-4 ay sürer. Sonrasında her yıl bir defa uygulanması yeterli olacaktır. Bu yöntemin en önemli avantajı, özel plazmanın hastanın kendi kanından elde edilmiş olması ve alerji riski taşımamasıdır.

PRP ile Cilt Gençleştirme Yöntemi Nasıl Uygulanır?

Cilt yaşlanması tıpkı yaralanma sürecinde olduğu gibi bazı özelliklerini kaybetmesinden kaynaklanır. Cilt gençleştirme yöntemlerinde de yarayı iyileştirirken uygulanan çeşitli yöntemler taklit edilir. Ciltteki hasarı en etkili, en hızlı ve en doğal biçimde onarabilecek olan yapı, yine derinin ait olduğu bütünün bir parçasıdır. Bu nedenle PRP, damarlarımızda dolaşan bu sihirli gücü harekete geçiren bir yöntem olarak gelişmiştir.

PRP ile cilt gençleştirme çoğunlukla yüz, boyun, dekolte, eller, bacak içleri, kollar gibi vücudu çeşitli bölümleri için düşünülebilir. Özellikle lazer ve peeling gibi uygulamalardan hemen sonra derinin hızla yapılanmasını sağlamak mümkün olur.

UV ışınlarına maruz kalmış ciltlerde kırışıklıkların, lekelerin, çöküntülerin giderilmesi sağlanabilir. Esneklik ve parlaklığın cilde yeniden kazandırılması da PRP ile cilt gençleştirmenin en önemli sonuçlarından biridir.  Ayrıca vücuttaki iyileşmesi uzun süren yaraların iyileştirilmesi, çatlak gibi deri niteliğinin zarar gördüğü durumlar da PRP ile kontrol altına alınabilir.

PRP ile Cilt Gençleştirme Yöntemi Kaç Seans Sürer?

Kişinin kendi kanının yine kendi vücuduna enjekte edilmesiyle gençleşmeyi sağlayan PRP ortalama 2-4 hafta aralıklar ile 3-4 seans sürebilir. PRP yönteminin en belirgin özelliği vücuda herhangi yabancı madde veya ilaç vermeden tamamen doğal bir gençleşme sağlar.

PRP sayesinde ilk seanslardan itibaren öncelikle ciltteki kuru ve mat görünüm düzelir. Ardından da kırışıklarda hafifleme, cildin elastikiyetinde artma gözlenir. PRP sadece yaşlanma belirtilerini hafifletmeye yaramaz. Aynı zamanda yaşlanma sürecini de yavaşlatarak adeta “gençlik aşısı’’ etkisi gösterir. Bu nedenle yaşlanma belirtilerini beklemeden yaşlanma sürecini yavaşlatmak isteyen her yetişkinin başvurabileceği bir yöntemdir.

PRPnin Ciltteki Etkisi Ne Kadar Sürer?

PRP sonrasında ciltte ortaya çıkan parlak ve sağlıklı cilt görünümü bir süre sonra hafifleyebilir. Bu nedenle ek cilt gençleştirici uygulamalar ile takviye yapılmalıdır. 3 veya 4 kürlük PRP uygulamasından sonra kürleri her 10-12 ayda bir tekrar etmek gençleşme etkisini neredeyse kalıcı hale getirir.

PRPnin Yan Etkisi Var Mı?

PRP tedavisinin uygulandığı alanda enjeksiyonun batım yaptığı yerlerde ufak şişlikler, ağrı ve morarma olabilir. Enfeksiyona yol açmamak için tedavinin yapıldığı bölgenin steril olmasına özen gösterilmesi gerekir. Ancak bu yan etkiler çok sık görülmez, hastanın kendi hücreleri olduğu için herhangi bir istenmeyen etkiye neden olmaz. Kan sulandırıcı ilaç kullananlar, kanser öyküsü bulunanlar, çeşitli kan hastalıklarına sahip olanlar PRP yapılacak bölgede infeksiyon ya da iltihap olanlar, hamile ve emziren kadınların PRP yaptırması uyun değildir. PRP tedavisi sonrasında ilk gün banyo yapılmaması ve güneşten korunmak da tavsiye edilir.

Read More

Meme Estetiğinde Yeni Teknolojiler

Yeni teknolojilerle gelişen estetik ameliyatların geldiği noktada meme estetiği,  günümüzde en yaygın olarak tercih edilen cerrahi müdahaleler arasındadır.  Meme dokusu doğum, emzirme, yaşlanma ve gelişimsel bozuklar nedeniyle şekil bozukluğuna uğrayabilir. Bununla birlikte yaş almaya bağlı olarak deforme olabilir ya da doğuştan fazla küçük ya da büyük forma sahip olabilir. Bu durum kişilerin fiziksel görünümünden memnun olmamasına hatta bundan dolayı özgüven problemleri ve psikolojik problemler yaşamalarına neden olabilir. Ayrıca kişinin fiziksel özelliklerinden memnun olması, sağlıklı bir beden imajı oluşturmasıyla ilişkili olarak psikolojik durumuna yansıyan önemli bir faktördür. Bu sebeple yapılacak meme estetiği operasyonunda kişisel tercihler bir ölçüt olarak göz önünde bulundurulur. Fakat ameliyat sonrası oluşabilecek gerçekçi sonuçlar, estetik cerrahı tarafından hastayla paylaşılmalı ve hastaya bu yönde bir bilinç kazandırılmalıdır. Meme estetiği operasyonları, alanında uzman kişiler olan plastik cerrahlar tarafından yapılır. Memenin şeklinin ve oranının standart bir ölçüsü olmamakla beraber, her vücudun kendine uygun meme tipine sahip olması tercih edilir. Meme küçültme, meme rekonstrüksiyonu, meme dikleştirme ve meme büyütme ameliyatları, bugün en çok tercih edilen cerrahi müdahaleler arasındadır. Meme altında bulunan doğal kıvrım altlarından yapılan kesilerle yerleştirilen implantlarla; meme şekillendirme, yeniden modellendirme, meme büyütme  ve dikleştirme şlemlerini yapmak mümkündür. Yuvarlak ve damla şeklinde tasarlanan implant modellerinin farklı şekil ve hacim seçenekleri sayesinde, bugün istenilen göğüs yapısına kavuşmak son derece kolaydır.

Meme Estetiği ile Ne Hedeflenir?

Memenin kişinin kilosuna, boyuna, yaşına, vücut oranına göre nasıl bir şekle ve ağırlığa sahip olduğu iki boyutlu ve üç boyutlu ölçümlerle kontrol edilir. Buradan hareketle, meme asimetrisini düzeltme, implant tekniği ile hacmini arttırma, memenin dış görünümünü düzeltme, meme büyüklüğünden kaynaklı sırt ve boyun ağrıları, duruş bozukluğu gibi faktörleri ortadan kaldırma ve kişinin kendisine uygun ve arzu ettiği görünümü sağlamak hedeflenir. Yağ enjeksiyonu endikasyonu ve meme implantları, bu sonuçları elde etmek adına tercihler arasında bulunur. Fakat yağ enjeksiyonu endikasyonu, sınırlı seçenek bulundurduğu için implantlar daha fazla tercih edilen cerrahi müdahaleler arasındadır. Meme implantları, tek başına meme büyütme ve meme şekillendirme için yaygın olarak tercih edilen yöntemdir.  Damla veya  yuvarlak şekilli olmak, pürüzlü ya da pürüzsüz yüzeye sahip olmak üzere farklı çeşitleri bulunur. Bu seçeneklerle kişinin hayalindeki görünüme kavuşması ve kendisini daha iyi hissetmesi hedeflenir. İlave olarak büyütme ameliyatı sıklıkla eş zamanlı olarak mastopeksi yani meme dikleştirme ameliyatı ile eş zamanlı olarak tercih edilir. Meme estetiği onkoplastik cerrahi müdahale kapsamında değerlendirildiğinde, önemli kilo kayıpları, gelişimsel sorunlar ve meme kanseri gibi durumlarda memenin görünümünü iyileştirmek hedeflenir. Bu doğrultuda, hastanın fizyolojisine en uygun biçimde, planlanan cerrahi müdahaleler uygulanır. Kişinin yaşantısında bulunan gebelik, doğum, emzirme ve sigara gibi faktörler, ameliyat sürecini ve yöntemini etkiler. Bu doğrultuda hastanın ihtiyacına göre memeyi yeniden şekillendirme ve boyut kazandırma hedeflenerek işlem gerçekleştirilir.

Meme Estetiği Kimlere Uygulanır?

Meme büyüklüğünden memnun olmayanlar, memesinde dolgu ve form kaybı yaşayan kişiler, memesinde simetri problemi olan kişiler, memelerin büyüklüğü nedeniyle kendine güven sorunları olan kişiler ve kanser gibi çeşitli hastalıklardan dolayı memesinin birini veya her ikisini kaybetmesi durumundaki kişilere meme estetiği uygulanır.

Bunun yanı sıra gebelik döneminde meme estetiği yaptırmak sakıncalıdır ve bu konuyla ilgili olarak uzman doktora gerekli bilginin verilmesi gerekir. Ek olarak doğum sonrası emzirme döneminde olan kişiler için de meme estetiği önerilmez. Meme implantları, bebek sağlığı için zararlı olmasa bile emzirme dönemini etkilememesi ve ameliyatın daha sağlıklı yapılabilmesi için, süreç bittikten sonra yapılması tavsiye edilir.

Meme estetiği yaptırmak isteyen kişilere, vücut gelişim dönemini tamamlayana kadar beklemeleri ve kararlarını acele etmeden vermeleri önerilir.  Ayrıca kilo vermeyi düşünen kişilerin de meme estetiğini ertelemeleri önerilir. Kilo alıp vermek implantları doğrudan etkilemese bile memenin görünümünü etkileyebilir.

Meme Estetiği Hangi Durumlarda Uygulanır?

Meme estetiği, meme hipertrofisi olan kişilere, yetersiz meme gelişimi, kilo ve yaşa bağlı olarak meme sarkmaları gibi değişiklerde, meme asimetrisini düzeltmek için, hamilelik sonrası meme sarkmaları, memede aşırı büyüme ve küçülme olması, bel ve göğüs oransız olduğu durumlarda meme estetiği uygulanır.

18- 50 yaş aralığı önerilse de ailenin onayı olduğu ve kişide psikolojik sorunlara yol açtığı takdirde 18 yaş altı kişiler için de meme estetiği uygulanma durumu vardır. Aynı şekilde kişinin sağlık durumu ve ameliyat için uygun olup olmadığı da göz önünde bulundurularak cerrahın onayıyla beraber 50 yaş üstü kişiler için de meme estetiği yapılması söz konusu olabilir. Erkeklerde de östrojen ve testosteron hormonlarındaki düzensiz artış nedeniyle, çeşitli hastalıklardan dolayı ya da yanlış beslenme gibi nedenlerle göğüs çevresinde yağlanma olduğu durumlarda meme estetiği uygulaması yapılır.

Jinekomasti olarak da bilinen cerrahi müdahale de liposuction yöntemi uygulanarak meme çevresinde biriken fazla yağ alınır ve bu durumda kişilerde oluşan özgüvensizlik programı ortadan kaldırılır.

Meme Estetiği Türleri Nelerdir?

Meme estetiği ile daha hoş ve güzel bir görüntü kazandırmak ve kişinin kendisini daha iyi hissetmesini sağlamak amaçlanır. Bunun için fazla tercih edilmemekle beraber yağ enjeksiyonu endikasyonu yöntemi ya da daha sık tercih edilen slikon implantlar tercih edilir.

  • Augmentasyon Mamoplasti (Meme Büyütme): Ani kilo alıp vermelerde, doğum sonrası, gelişimsel nedenlerle, vücuda göre orantısız olan, yaşa bağlı olarak küçülen memeler için hacim kazandırmak amacıyla yapılır. Memeyi büyütmek için kullanılacak olan implant belirlenirken hastanın meme yapısı, göğüs kafesinin şekli, kilo ve vücut oranları dikkate alınır. Fizyolojik olarak sınır belirlemek için hasta ve doktor implantın şekline ve boyutuna karar verir. Ameliyat sırasında da değerlendirme amaçlı  olarak implant test edilir ve en iyi sonucu veren uygulama yapılır.
  • Redüksiyon Mamoplasti (Meme Küçültme):  Kilo alımı, gelişimsel nedenler, bazı ilaçlar ve çeşitli tümörler göğüs büyüklüğüne neden olabilir. Aşırı büyük göğüsler duruş bozukluğuna, boyun ve sırt ağrılarına yol açabilir.  Redüksiyon Mamoplasti operasyonuyla meme dokusundaki yapı küçültülerek ve fazla yağ dokusu alınarak daha hafif, sağlıklı ve estetik bir görüntü oluşturmak mümkündür.
  • Mastopeksi (Meme Dikleştirme): Yaşın ilerlemesiyle beraber vücudun elastik yapısını kaybetmesi, hormonal nedenler, hamilelik ve emzirme sonrası, ani kilo kaybı gibi nedenle göğüslerin sarkmasına neden olur. Ayakta muayene edilen hastanın meme ucunun çevresinden meme kıvrımına dikey bir kesi atılarak ölçüm yapılır ve meme altına yerleştirilen protez ile meme dikleştirme işlemi yapılır.
  • Jinekomasti: Erkekler için meme küçültme operasyonu olarak bilinir. Hormonal nedenler ve çeşitli hastalıklardan kaynaklı meme çevresinde biriken yağ jinekomastiye yol açmaktadı Liposuction yöntemi ile tedavi edilen hastalar, anestezi altında 2-3 mm büyüklüğünde bir tüp yoluyla yağlı dokunun emilmesi sağlanır.

Estetik operasyonlar, sıklıkla güzel bir görüntü yaratma nedeniyle yapılan uygulamalar olmakla beraber,  çeşitli sağlık sorunlarını ortadan kaldırmak amacıyla da gerçekleştirilir. Vücudun deforme olan kısımlarını onarmak için tercih edilen cerrahi müdahalelerdir. Halk arasında doğurganlığın ve cinselliğin sembollerinden biri olarak görülen memenin, ruhsal, fiziksel ve estetik açıdan büyük rolü vardır. Meme estetiğinde tercih edilecek olan cerrahi müdahalenin en az hasarla sonuçlandırılması önem teşkil eder.

Kişinin ihtiyacına ve isteğine yönelik çeşitli şekil, boyut ve dolgu malzemesi seçilir.

Meme altında doğal olarak bulunan kıvrımdan kesi atılarak,  implant kas altına ya da üstüne yerleştirilir. Bu yöntemle memenin vücutta en iyi şekilde görünmesi sağlanır. Uygulama, ameliyattan kaynaklı oluşacak izlerin ilk bakışta görünmesini engeller. Bu yöntem meme ucundan veya koltuk altından atılan bir kesik ile de yapılabilir. Fakat meme altından atılan kesik, memenin daha az deforme olmasını sağlayan bir yöntem olduğu için daha fazla tercih edilir.

Ameliyat ve İyileşme Süreci Nasıldır?

Tüm cerrahi müdahalelerde olduğu gibi, meme estetiği operasyonları için de konusunda uzman doktor seçimi büyük önem taşır. Hastane koşullarında gerçekleştirilen ameliyat, genel anestezi altında yapılır. Ameliyat süresi 2.5-3 saat arasında değişir. Ameliyatta kullanılan yöntem en az deforme oluşturacak biçimde tasarlansa da meme uçlarında iz kalabilir fakat bu izler zamanla iyileşerek daha az görünür hale gelir. Kişiden kişiye göre değişmekle birlikte yara izlerinin, şişlik, karıncalanma ve yanma hislerinin 2-6 hafta içinde yavaş yavaş yok olduğu görülür. Ameliyatın uygulandığı bölgeye bandaj sarılır ve hastaya korse giydirilir.

Her ameliyattın kendine özel riskleri bulunmakla beraber meme bölgesinde ağrı ve ödem sıkça görülen bir durumdur. Yaşa bağlı risk durumlarında ameliyattan önce mamografi ve ultrasonografi gibi radyolojik inceleme yapılması gerekir. Meme kasının arkasına yerleştirilen protez, kişinin hareketlerini ameliyat öncesine kıyasla kısıtlayabilir.  Ameliyat sonrası komplikasyon oluşup oluşmadığına bağlı olarak değişmekle birlikte, standart olarak 2-5 gün içinde hastaneden taburcu olan hastaların olası ağrıları ilaçlarla giderilebilir. Ameliyatta vücutta sıvı birikmesini engellemek için konulabilecek olan drenler, ameliyat sonrası birinci hafta alınır. Dikişler ise 7-10 gün içinde alınır. Mastopeksi gibi meme dikleştirme ameliyatlarında iyileşme süresi 6 hafta gibi bir süreyi bulsa da protez ameliyatlarında bu süre daha kısa olabilir. Egzersiz ve günlük rutin hareketlere ne zaman döneceğinizi cerrahınızla görüşerek bilgi alabilirsiniz. Ancak genel prosedüre göre 3-6 hafta arası ağır egzersizlerden kaçınılması önerilir. Ameliyat sonrası doğru beslenme, sigara ve alkol kullanımını bırakma gibi önlemler, iyileşme sürecini kısaltmak adına etkilidir. İdeal kiloyu korumak ve egzersizlere devam etmek ameliyatla elde edilen sonucun uzun süre korunmasını sağlar.

Read More

Liposuction Nedir?

Liposuction cerrahi ince borular yardımıyla cilt altı yağların vücuttan alınması işlemidir. Bu işlem vakum yoluyla yağların cilt altından koparılarak kanüller yardımıyla uzaklaştırılmasıdır. Bu işlem öncesinde cilt altına özel bir solüsyon aşılanır. Bu solüsyonun amacı yapılan işlemin daha az dokulara zarar vermesini sağlamaktır. Yağlar verilen solüsyonla karışık eriyik bir çözelti halinde gelir. Yağ aldırma ameliyatı eskiden beri uygulanan bir yöntemdir. Yağ çektirme de en etkili yöntemlerden biridir.

Gelişen teknoloji ile beraber yağ aldırma yöntemlerinde de ilerleme olmuştur. Klasik liposuction ameliyatı artık neredeyse terk edilmek üzeredir.

Yağ Aldırma Liposuction Yöntemleri;

  • Lazer liposuction – LASER LİPO
  • Ultrason liposuction – VASER
  • İnfrasonik liposuction– LİPOMATİK

Bu yöntemlerin temel amacı cildin kalitesini artırarak daha kontrollü bir şekilde yağ alım işlemini gerçekleştirmektir. Çünkü özellikle ince, çatlak ve gevşek deriye sahip kişilerde klasik yöntemle yağ alımı sonrası ciltte düzensizlikler ve sarkmalar oluşmaktadır. Bu yeni yağ aldırma yöntemlerinin temel amacı bu problemlerin üstesinden gelmektir.

Liposuction yaptıranlar, ameliyatı yaptıran hastalar en çok ciltte oluşan düzensizliklerden ve ciltteki gevşemeden şikayetçilerdir. Çünkü klasik yöntemle yağ alınabilir ama ciltte sıkılaşma gözlenmez. Özellikle kol, üst bacak içi, gıdı ve göbek altı gibi cildin ince olduğu alanlar ya da çatlaklı bölgeler en riskli bölgelerdir. Son teknolojik aletlerle ciltte sıkılaşma sağlayarak bu problem de kısmen çözülmektedir.

Normal liposuction sonrası uygulanan bölgelerde morluk, şişlik ve his azalması oluşur. Bu bölgelerde oluşan bu bulgular zamanla geçer. İşlem sonrası 20-30 gün arası korse kullanmak gerekir. İncelme kişi sanki zayıflıyor gibi haftalar geçtikçe ortaya çıkar. Tam incelme 3-6 aya arası zaman alsa da 3-4 hafta içinde fark edilir, incelme ortaya çıkar.

Liposuction kesi ile yapılan bir ameliyat olmadığı için ciddi yan etki ya da zararı yoktur. Olabilecek en sık yan etki ciltte oluşan düzensizliklerdir. Bu durum ek bir prosedür gerektirebilir. İnfrasonik ve lazer liposuction sık kullanılmasıyla da bu komplikasyonlar ciddi oranda azalmaktadır.

İnfrasonik Liposuction

İnfrasonik liposuction diğer adıyla lipomatik güldüren liposuction gelişen teknolojinin yağ savaşında bize sağladığı bir yeniliktir. Klasik liposuction kanülleri, ileri geri kol hareketi ile cilt altı yağları vakum gücü ile kopararak alır. İnfrasonik liposuction kanülleri ise hem kendi etrafında hem de ileri geri hareket ederek yarattıkları titreşim hareketi ile cilt altı yağları azaltırlar. Bu sayede hem yağların alınması hem de dokunun sıkılaşması sağlanmış olur.

Lipomatik infrasonik liposuction yöntemi klasik işleme göre birçok açıdan üstündür.

Lipomatik Zayıflamanın Avantajları;

  • Titreşim hareketi ile yağları aldığı için dokuda hasar oluşturmaz,
  • Yine titreşim hareketi daha kontrollü bir yağ alımına olanak sağlar,
  • Yağlar arasındaki bağlarda ve ciltte sıkılaşma ve toparlanma yaratır,
  • Kanülü ileri geri hareket ettirmek gerekmediği için uygulayıcı için zorluk yaratmaz,
  • Kanül yağ dokusu dışına çıkıldığında kendini durdurduğu için iç yaralanmalara sebep olmaz,
  • İşlemin uygulandığı bölgede endorfin salınımı yarattığı için genelde ağrı ön planda değildir,
  • Oluşan ödem ve morarmalar daha azdır,
  • Kişi daha çabuk günlük aktivitelerine dönebilir

İşlem sonrası iyileşme hızlıdır. İşlem uygulanan alan küçükse kişi operasyon günü normal hayatına döner. Sadece baskılı giysi ya da korse giymesi önerilir. Kanül giriş deliklerine eriyen dikişler atılır, pansuman gerekmez. Kişi 2 gün sonra duş alabilir. 20 gün korse kullanması önerilir.

İşlem sonrası bölgesel incelme her geçen gün artarak 2-4 hafta içinde iyi bir seviyeye ulaşır. Maksimum incelme 2-3 ay sonra tamamlanır.

İnfrasonik liposuction hem iyi sonuçları, hem de hızlı iyileşme sağlaması yanında zor hastalarda da iyi sonuçlar alınmasını sağlayan yeni bir lipomatik yağ alma yöntemidir.

Read More

Lip Lift Ya Da Angel Lip Nedir?

Angel Lip Lift başka bir adıyla üst dudak kaldırma operasyonu, dudak enjeksiyonları ve dudak implantı ihtiyacını ortadan kaldırmaya yönelik dudak büyütme prosedürüdür. Dudaklardaki Vermillion bölümü (dudak kısmı) dar olduğu zaman üst dudak ince görünür ve burun ile dudak arasındaki mesafe de buna bağlı olarak uzun görünür. Üst dudaklarının büyük olması aynı zamanda çekiciliğin de işaretidir. Kadınlar dudaklarını daha dolgun, büyük ve çekici göstermek için ruju taşırarak sürerler. Dudakları bu şekilde belirginleştirmeye çalışmak hem uzun vadeli bir sonuç sağlamamaktadır hem de hatalı yapılan makyaj çekicilikten çok çirkin ve basit duran bir görünümde olmaktadır.

Angel Lip Lift yani üst dudak kaldırma ameliyatında kadınların filtral kolon yani burun ile dudak arasındaki bıyık bölümü mesafesi azaltılarak dudaklarda melek kanadı etkisi yaratmak amaçlanmaktadır. Angel Lip Lift, dudak enjeksiyonu ve dudak implantı ihtiyacını ortadan kaldıran etkili ve uzun vadeli bir dudak büyütme ve yapılandırma prosedürüdür.

Yaşın ilerlemesiyle birlikte dudakların dolgunluğu ve hacmi azalır. Hacim ve dolgunluk azalması yaşayan dudaklar yüzümüze yaşlı ve yorgun bir ifade katmaktadır. Üst dudak ile burun arasındaki mesafe uzuyor bu durum üst dişlerin asılı gibi görünmesine neden oluyor. Bazı kişilerde ise genetik olarak görülen uzun ve ince üst dudak formu yüz estetiğini ön plana çekmekten çok geri plana itiyor. Kadınlar hangi yaşta olurlarsa olsunlar Lip Lift operasyonuyla mükemmel kalıcılıkta çekici dudaklara ulaşmayı hedefliyorlar. Lip Lift, dudak protezi, dudak silikonu ya da dolgu işlemleri gibi uygulamalara sürekli ödeme gerektiren maliyetleri ortadan kaldırıyor.

Lip Lift Ameliyatı Nedir?

Lip Lift ameliyatı üst dudağı hedefleyen ve kişinin gülümsemesinin ortaya çıkmasını sağlayan aynı zamanda dudakların hacimli ve dolgun görünmesini de sağlayan bir operasyon şeklidir. Lip Lift ile üst dudağı ince olan kişilerde alt dudak ile beraber estetik görüntü elde edilmekte ve hacim olarak artış sağlanmaktadır.

Lip Lift operasyonu uygulaması son derece konforludur. Lip Lift ameliyatında burun ile üst dudak arasındaki uzunluk cilt ve doku şeridi alınarak çıkartılır ve mesafe kısaltılır. Fazla cilt çıkartıldıktan sonra kesi bölümü birleştirme yapılarak dikilir. Kesi bölümü katlar halinde kapatılır ve dudağın yeterli kuvvet sağlaması için gerekli dikişler cilt altına yerleştirilir. Derin dikişlerin cilt altına yerleştirme işleminden sonra cilt kenarları titiz bir çalışmayla hizalanır ve kesi mümkün olduğunca az görünür hale getirilir. Lip Lift ile Cupid yayı (üst dudakta bulunan iki tepe noktası) yeniden şekillendirilerek, dudak üstü kısmı ile burun altı mesafeyi yeniden tanımlar. Birçok estetik cerrah bu alanın ideal ölçüsünün 12 ile 15 mm arasında olduğunu düşünmektedir. Lip lift ile bu bölümdeki kaslar sıkıştırılarak üst dudak yeniden şekillendirilir. Şekillendirme prosedürü ortalama 1 saat sürmekte ve iyileşme süresi yaklaşık 5-7 gün arasında değişmektedir.

Lip Lift Kalıcı Etkisi;

Çok daha belirgin üst dudak,

Üst dişlerin belirgin hale gelmesi,

Orantılı ve dengeli yüz hatları,

Daha estetik, simetrik ve genç bir yüz,

Üst dudak ile burun mesafesinin azalması,

Lip Lift Kimlere Uygundur?

Lip Lift uygulaması her yaştan erkek ve kadın için uygun bir operasyondur. Üst dudaklarının inceliğinden yakınan, burun ile dudak arasındaki mesafenin uzun olmasından yakınan ve dudaklarını kaldırmak isteyen kişiler için Lip Lift uygun bir operasyondur.

Lip Lift Operasyonunda İyileşme Dönemi

Lip Lift operasyonunun akabinde üst dudak bölgesinde ilk 72 saat içerisinde ödem ve şişme meydana gelir. Soğuk buz ve soğuk kompres uygulamalarıyla kontrol edilen bu bölgede zamana bağlı olarak şişlikler inmektedir. Yapılan ameliyatın niteliğine bağlı olarak görülen bu ödem ve şişkinlikler normal kabul edilmektedir. Operasyon sonrasında yaşanacak ağrı ihtimaline karşı düşük dozlu ağrı kesicilerle ağrı kontrol edilir. Lip Lift ameliyatı iyileşme döneminde iyileşme süresi kişiden kişiye değişiklik gösterse de genel olarak 5 ile 7 gün arasında bir iyileşme dönemi bulunmaktadır. Burun altına atılan dikişler ameliyattan 5 gün sonra çıkarılmaktadır.

Lip Lift yani Üst Dudak Kaldırma ameliyatında hedeflenen üst dudağı buruna yaklaştırarak dolgun, çekici ve hacimli görünmesini sağlamaktır. Bu işlemle üst dişlerin görünürlüğü ve dudak yapısındaki estetik görüntü daha çok ortaya çıkmaktadır. Yaşça ileri olan hastalarda ise incelen ve hacim olarak azalan üst dudak yapısının toparlanarak dolgun bir görünüm verilmesi hedeflenir.

Read More

Kol Germe Ameliyatı Nedir?

Hızlı kilo kaybı ya da mide küçültme ameliyatlarından sonra sarkma olan bölgelerden biri de kol bölgesidir. Sadece görsel olarak değil aynı zamanda psikolojik olarak da kişiyi etkileyen bu deformasyon, ameliyat olma fikrine götürür. Kol germe (Brakioplasti) ameliyatı ile kişi sarkan derisinden kurtulur ve daha sıkı, gergin bir kol yapısına sahip olur.

Kol germe ameliyatı bu bölgede görülen istenmeyen deri altı yağ dokusunun ve sarkan derinin giderilmesi ile gerginliğin yeniden sağlanması amacıyla yapılan bir  operasyondur.

Brakioplasti Neden Yapılır?

Gevşemiş ve sarkmış kol derisi, kişilerin mutsuzluk kaynaklarından biridir. Özellikle kolsuz giysilerde bu sorun daha dikkat çekici olmaktadır. Kollar iki yana kaldırıldığında, alt kısımda yarasa kanadı görüntüsünde sarkma ortaya çıkar.

Kol Derisi Neden Sarkar?

Yaşlanma, genetik yapı, aşırı kilo alıp verme, güneşe fazla maruz kalma ve yerçekiminin etkisiyle, kol bölgesinde sarkmalar oluşur.

Deri ve deri altı dokusu daha gevşek olan kolun arka ve iç kısmındaki sarkmalar, çoğunlukla yağ birikimi ve deri sarkmasıyla meydana gelir.

Kol Germe Nasıl Yapılır?

Koltuk altından ya da dirsek içinden yapılan kesilerle fazla deri alınarak kola şekil verilir. Yağ fazlalığı varsa liposuction ile veya direkt olarak kesilerle alınır. Kesi yerlerinde estetik dikiş uygulanır.

Kol Germe Ameliyatı Anestezi Türü

Kol germe ameliyatı, genel anestezi veya sedasyon ve lokal anestezi ile hastane koşullarında gerçekleştirilir.

Kimlere Kol Germe Ameliyatı Yapılır?

Kol bölgesinde istenmeyen yağ birikimi ve derisinde sarkma olan kişilere kol germe ameliyatı yapılabilir.

Ameliyat Öncesi Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ameliyattan önceki en az bir hafta sigara ve alkol kullanılmamalı, kan sulandırıcı ilaçlara ara verilmelidir. Operasyon öncesi herhangi bir enfeksiyonel durumunuz gelişirse  mutlaka doktorunuza haber vermelisiniz.

Kol Germe Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

En az üç hafta boyunca özel kol korsesi giyilmelidir. Birkaç hafta zorlayıcı kol hareketleri kısıtlanmalıdır. Aksi takdirde dikişlerde bazı hasarlar meydana gelebilmektedir. İyileşme sürecinin sağlıklı ve hızlı geçmesi için sigara kullanılmamalıdır.

Kol Germe Ameliyatı İyileşme süreci

Ameliyat lokal anestezi ile yapıldıysa aynı gün taburcu olunabilir. Genel anestezi uygulanan operasyonlarda 1 gece hastanede kalmak daha güvenlidir.

İlk günler kollarda elastik bantlar kullanılır. Ameliyattan 2 gün sonra duş alınabilir. 5-6 gün sonra günlük faaliyetlere dönülebilir. 1-1,5 ay sonra spor yapmaya başlanabilir. Yaklaşık olarak 1 ay süreyle özel kol korsesi kullanılır. Gizli ve estetik dikişler uygulandığından alınmasına gerek yoktur.

SIK SORULAN SORULAR

Sadece yağ alma (liposuction) ile sorun giderilemez mi?

Kol sarkmasında deri kalitesi iyi durumdaysa, yalnızca liposuction (yağ alma) yeterli olabilir. Deri kalitesini yitirmişse, kol germe ameliyatı gereklidir.

Yağ alma (liposuction) bu ameliyat ile beraber yapılabilir mi?

Bazı kol estetiği ameliyatlarında liposuction ve kol germe operasyonu beraber uygulanır. Ayrıca bu operasyon diğer bölgelerde uygulanacak olan liposuction işlemiyle kombine olarak da gerçekleştirilebilir.

Kol germe ameliyatı sonrası iz kalır mı?

Ameliyatta meydana gelen kesilerin izleri kol altı ya da gövdenin alt kısmında gizli olarak tutulur. Bu izler zamanla belirginliğini kaybeder.

Kol germe ameliyatının tekrarlanması gerekir mi?

Kol derisinin tekrar deforme olmasına neden olacak aşırı bir durum yaşanmadığı takdirde kol germe ameliyatının tekrarlanması gerekmez.

Kol sarkması ilaç ve kremlerle önlenemez mi?

Cilt bakımı ve düzenli egzersiz kollarda sarkma oluşmaması için faydalıdır. Ancak gevşemiş ve sarkmış olan bir deriyi toparlayamaz.

Meme sarkması ile kol sarkması ameliyatı bir arada yapılabilir mi?

Kol germe ameliyatı, meme dikleştirme, meme küçültme veya meme büyütme, bacak germe, karın germe gibi diğer uygulamalarla birlikte de yapılabilir.

Kol germe ameliyatı sonucu kalıcı mıdır?

Kol germe ameliyatı ile kalıcı olarak gergin kollara ve daha orantılı bir vücuda sahip olabilirsiniz. Ancak bu sonucu koruyabilmek için, tekrar aşırı kilo almamaya özen göstermeli, düzenli egzersiz ve cilt bakımı yapmalısınız.

Kol germe ameliyatı ellerde şişme yapar mı?

Kol germe ameliyatından sonra, her ameliyatta olabildiği gibi, operasyon bölgesi ve çevresinde şişlik görülebilir. Kısa sürede kaybolur.

Kol germe ameliyatı kol kasına zarar verir mi?

Konusunda uzman bir cerrah tarafından doğru teknikle yapılan kol germe ameliyatında kol kasına hiçbir zarar gelmez.

Ameliyat sonrası spor yapılabilir mi?

Operasyonu takiben 4 – 6 hafta süreyle spor yapılmaması ve fiziksel zorlanmalardan kaçınılması gereklidir. Sonrasında sportif faaliyetlere devam edilebilir.

Ameliyat sonrası ne zaman işe gidebilirim?

Genellikle ameliyattan 1 hafta sonra işe gitmek mümkün olmaktadır.

Ameliyatsız kol germe yapılabilir mi?

Gevşemiş ve sarkan kolun gerilmesi için uygulanabilecek tek seçenek cerrahi işlemdir. Medikal estetik uygulamaları ile kol germe ameliyatıyla aynı sonuçlar alınamaz.

Yarasa Kol Ne Demek? Ameliyat ile yarasa kol görünümünü düzelir mi?

Kollar her iki yana açıldığında üst koldan aşağıya doğru sarkan derinin oluşturduğu görüntü yarasa kol olarak adlandırılmaktadır. Kol germe ameliyatı ile bu görüntüden kurtulup sağlıklı ve gergin kollara kavuşmak mümkündür.

Read More

Kepçe Kulak Nedir?

Kulaklarda estetik kaygıyı bozan unsur şekil bozukluğu yani kepçe kulaktır. Bazı kişilerin kulak kıkırdağı zayıf olur bundan dolayı kıvrımların yeterli oluşmaması kulakların öne ya da yana doğru kıvrılmasına neden olur. Bu duruma da kepçe kulak adı verilir. Kepçe kulak problemi genellikle genetik yani aileden gelen bir şekil bozukluğudur. Kepçe kulak, çocuklarda 6 yaşından itibaren gözle görülebilir bir duruma gelir. Özellikle okul çağındaki çocuklar için kepçe kulak problemi arkadaş çevresinde ve yeni gireceği ortamlarda sıkıntı yaratabilir.

Kepçe kulaklar kadınlar tarafından saçlarıyla gizlendiği için çok büyük bir sorun teşkil etmez fakat erkekler için durum kadınlarda olduğu gibi kolay değildir. Özellikle ilkokul çağından ergenlik dönemine kadar erkeklerde kepçe kulak sorunu derin psikolojik yaralar açabilir. Kepçe kulaklar okulda alay konusu olabileceği gibi büyüme çağında olan çocuklar için hassas bir noktadır.

Kepçe Kulak Deformesi Nedir?

Kulağın doğuştan kafatasından tek ya da çift taraflı olarak geniş bir açıyla ayrılması ve kıvrımlarının olmamasına kepçe kulak deformitesi denir. Doğumsal kulak anormalleri yaygındır, kepçe kulak bunların içinde en sık görülenidir. Halk arasında kepçe kulak denildiğinde büyük kulak algısı vardır. Aslına bakılırsa normal bir kulak yapısına sahip olan kişi ile kepçe kulak olarak tabir edilen kulak büyüklüğü aynıdır. Sorun sadece kulak kıkırdaklarının şekli ile ilgilidir. Bu tip hastaların kulak kıkırdak kıvrımları tek ya da çift taraflı oluşmamıştır.

Kafa ve kulağın oluşturduğu açı normalinden daha fazla daha geniş olabilir. Bu kulağı dışarıya doğru açık gösterir. Özellikle arkadan bakılınca bu daha da belirgindir. Kulağın üst yarısında olması gereken kıvrımlar oluşmamıştır ve kulak dümdüz görünür.

Kepçe Kulak Tedavisi Nedir?

“Kepçe kulak” deformitesi yüz görünümünü olumsuz etkileyen kulakların aşırı belirgin olduğu ve dikkat çektiği durumdur. Cerrahi olarak kepçe kulak ameliyatı ile sorunun çözümü sağlanmaktadır. Böylece büyük ve aşırı belirgin kulakların yanı sıra, şekli bozuk, deforme olmuş veya gelişimini tamamlayamamış kulaklar da düzeltilmektedir.
Otoplasti dediğimiz kepçe kulak ameliyatı, genellikle lokal anestezi veya sedasyon dediğimiz hafif uyku verilerek gerçekleştirilir. Operasyon süresi yapılacak işleme göre değişmekle birlikte ortalama 1 saattir. Kulak estetiği ameliyatında kulak arkasından görünmeyen bir kesiyle girilerek gerekli düzeltme işlemleri yapılır.

Kepçe Kulak Ameliyatı Nasıl Yapılıyor?

Kulak estetiği ameliyatı için kullanılan birçok teknik mevcut olup hepsinde hedef aynıdır. Kullanılan teknikler farklı olsa da burada başarıyı etkileyen en önemli unsur hekimin tecrübesi ve hastanın kulaktaki deformasyon derecesidir. Cerrahın tercihine göre kesi yeri farklılık göstermektedir. Bazen kulağın tam arkasından kesi yapılır, bazen ise kulak önü tercih edilir. Kulağın ön tarafında yapılan kesi ile ameliyat daha kolay gerçekleşir fakat kulak arkasında olan keside ameliyat izinin çok daha kolay gizlenmesini sağlar. Sonuç olarak her iki yöntemin de avantaj ve dezavantajı vardır. Kepçe kulak operasyonu için başvuran hastaların çoğu kulak kıvrımlarının az olması şikayeti ile gelir. Yani kulak ile saçlı deri arasındaki açılanma normaldir. Bu hastalarda “modifiye kaye” yöntemini kullanılabilir. Bu yöntem ile hastanın cilt yüzeyinde kesi izleri olmaz sadece iğne delikleri açılır. İşlem bu deliklerden gerçekleşmektedir.

Kepçe Kulak Ameliyatı Hangi Yaşlarda Yapılmalıdır?

Kulak 6 yaş civarında genel olarak gelişimini tamamlayıp erişkin boyutuna ulaşır. Psikolojik travmaların önüne geçmek için, özellikle okul çağı öncesinde kulakla ilgili şekil bozukluklarının düzeltilmesi için kulak estetiği ameliyatlarının yapılması önerilir. Kepçe kulak ameliyatı her yaşta gerçekleştirilebilir.

Kepçe Kulak Estetiği Sonrasında İyileşme Süreci

Kepçe Kulak operasyonu sonrasında iki kulağa da baskı yapacak şekilde sargı uygulanır. Ameliyat sonrası ilk gün bir miktar ağrı duyulabilir. Sargılarınız açılıp çıkartıldıktan sonra hastalarımıza kulaklarını kapatacak şekilde tenisçi bandı ya da saç bandı olarak adlandırılan bir band kullanmaları önerilmektedir. Hastalarımızın kulak estetiği operasyonu sonrasında kulaklarında 3 ila 5 gün süre ile hafif bir şişlik ve kızarıklık olabilir, fakat bu durum geçicidir ve iyileşip tamamen düzelecektir. Kulak estetiği girişimleri hem iz kalmaması hem de iyileşme sürecinin hızlı olması açısından hasta ve hekimi memnun eden sonuçlar yaratır. Bandaj kullanımı 4-6 hafta boyunca akşamları kullanılmaya devam edilmelidir. Bu 4-6 hafta süresince voleybol, güreş vs. gibi kulağa temas edecek ve zarar verebilecek sporlardan uzak durmak gerekiyor. Bu ameliyat sonucunda artık kulaklarınızı ortaya çıkarabilir ve rahatlıkla saçlarınızı toplayabilirsiniz. Ve herhangi bir şeyden çekinmeden sosyal hayatınıza özgüvenle devam edebilirsiniz. Uygulanan kıkırdak şekillendirici yaklaşım sayesinde “acaba kulaklarım açılır mı?” endişesi taşımadan, aynalara istediğiniz zaman rahatça bakarak ve kendimizle barışık bir şekilde yaşantımıza devam edebilirsiniz.

Read More

Kaş Asma Nedir?

Kaşlarımız yüz ifademizi yansıtmamızda ve mimi yaparken en çok kullandığımız yapılardandır. Sinirli, sevinçli, şaşkın olduğumuzu kaşlarımız ile ifade edebiliriz ve bu yüzden kaşlarımızın her zaman için güzel bir görünüme sahip olmasını isteriz; ancak yaşlanmalar ile birlikte kaşlarda görülen sarkmalar üst göz kapağımızda ve yüzümüzün genel görünümünde bozukluklara neden olabilir.

Kaş kaldırma ameliyatı ile bu durumdan kolaylıkla kurtulabilirsiniz. Kaş kaldırma uygulamasından sonra kaşlarınız eski seviyesine getirilir ve yüz ifadenizde gençleşme görülür. Bu sayede de eskisi gibi her türlü mimiğinizi gösterebilir ve daha genç görünebilirsiniz.

Kaş Kaldırma Yöntemleri Nelerdir?

Kaş kaldırmada seçenekler fazla olduğundan doğru seçimi yapmak için kişinin durumuna bakılmalıdır; çünkü kişinin eğer kaş kaldırma yöntemiyle kaşlarının kaldırılması sonrasında sorunlar yaşanabilir bu gibi durumların yaşanmaması için uygulama yapılmadan önce kaşların ne kadar kaldırılması gerektiği ve nasıl bir uygulama yapılması gerektiği tasarlanmalıdır.

Yöntemin seçilmesinin yanı sıra kaş kaldırma estetiğinde hastanın durumuna göre göz kapağı kaldırma, alın germe, şakak germe gibi işlemlerde eğer gerekliyse daha iyi bir görünüm için bu uygulamaların hepsi yapılmalıdır.

Botoksla Nasıl Kaş Kaldırılır?

Botoks ile kaş kaldırma uygulamasına kişinin yüzüne uygun bir kaş şekli tasarlanarak başlanır. Kaş yüzde olması gereken pozisyona çekilerek yüz ile daha uyumlu hale getirilir; kişinin daha yumuşak, dinç ve sağlıklı bir görünüme sahip olması hedeflenir. ‌Botoks ile kaş kaldırma operasyonu uzman estetik cerrahlar tarafından, altın oran hesaplamaları ile planlanarak uygulanır.

Operasyon kaşın doğal hareketini yapmasını engellemeyecek, kaslardaki bozulmayı ‌minimalize edecek şekilde küçük dozlarda uygulanır. Ameliyatsız bir işlem olduğu için operasyon çok kısa süre içinde, 2-10 dakika arasında tamamlanabilir. İşlem sırasında ‌botulinium toksini ince uçlu iğnelerle, önceden belirlenen noktalara kaşın kalkmasını sağlayacak şekilde enjekte edilir. ‌Botoks ile kaş kaldırma uygulamasının etkisi, yapılan işlemden birkaç gün sonra daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Operasyonun en önemli avantajı işlemden sonra yüzde herhangi bir şekilde yara izi oluşmamasıdır. Her ne kadar kişiden kişiye farklılık gösterse de kaşın pozisyonunun korunması için botoks enjeksiyon işleminin ortalama 4-6 ay aralığında, yani yılda ortalama 2 kez tekrarlanması önerilir. Eğer kaşlarınızı kaldırmak istiyorsanız ama cerrahi işlemlerden çekiniyorsanız tercih botoksla kaş kaldırma uygulamasını tercih edebilirsiniz.

Ulterapi ile nasıl kaş kaldırılır?

‌Ultherapy ‌HIFU ‌(High-Intensity ‌Focused ‌Ultrasound) yani yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason enerjisi ile cildi sıkılaştırmayı ve olabildiğince yenilemeyi sağlayan bir sistemin genel adıdır. ‌Ulthera, ‌ultra skin, ‌doublo bu tedavi cihazlarından birkaçıdır. Çoğu lazer ya da ‌radyofrekans sistemleri sadece cilde etki eder, cildin altındaki derin dokulara ya da ‌fasiyal yapılara etkileri yoktur. Çünkü etkileri cilt üzerindedir ve sadece 1-2 mm derinliğe kadar ulaşabilir. Bu yüzden anlaşılacağı üzere bu tarz uygulamaların etkileri sadece ciltle sınırlıdır. ‌Ulterapi tedavisi ile ciltte herhangi bir yara izi oluşturulmadan cildin 4.5 mm derinine kadar ulaşmak mümkündür. ‌Ulterapi ile kaş kaldırma işlem süresi ortalama olarak 10 dakikadır. ‌Ulterapi işleminin etkileri hemen görülse de ortalama olarak 3 aylık bir sürede istenilen maksimum etkiye ulaşır.

Kaş Kaldırma Dolgusu

BT Dolgu kaşın doğal hareketini yapmasını engellemeyecek, kaslardaki bozulmayı en aza indirecek şekilde küçük dozlarda uygulanır. Ameliyatsız bir işlem olduğu için uygulama çok kısa olduğundan 5-10 dakika arasında tamamlanabilir. BT Dolgu uygulandıktan itibaren 7 ila 10 gün arasında sonuçlar tam olarak oturur ve 4 ila 6 ay da bir yani senede 2 kere tekrarlanması gerekmektedir.

Endoskopik Kaş Kaldırma Ameliyatı Nedir ve Nasıl Yapılır?

Kaş kaldırma ameliyatlarında birçok farklı yöntem uygulanabilir, ancak günümüzde en sık uygulanan ve en popüler olan yöntem ‌endoskop denilen küçük ve ince kameralar yardımıyla, hiç kesi yapılmadan ve iz bırakılmadan yapılan işlemlerdir. Genel ya da ‌sedasyon ile desteklenmiş lokal anestezi altında hastanede ameliyathane şartlarında rahatlıkla uygulanabilir. ‌Endoskopik kaş kaldırma ameliyatlarında saçlı derinin iç kısımlarında birkaç farklı noktadan küçük delikler açarak, hemen hemen hiç kanamaya yol açmadan ve iz bırakmadan ameliyatı gerçekleştirmek mümkündür. Bu yöntem sayesinde eski yöntemlerde oluşan ‌skar (yara izi) oluşumu engellenir ve daha az şişlik oluşması ile iyileşme döneminin çok daha kısa sürmesi sağlanır. Ameliyat sonrasında, ağrı kesici tablet kullanımı yeterlidir, rahatsız edici bir ağrı oluşmaz. Dikişler ortalama 10 gün sonra alınır. Operasyonun izi saçlı deri içinde kalacağı için iz kalma gibi bir sorun yaşanmaz. ‌Botoksla ‌karşılaştırıldığında kaşlarınız istenilen ‌pozisyonda çok daha uzun süre kalabilir ve ‌botoksla kaş kaldırmada olduğu gibi işlemin düzenli aralıklarla tekrarlanması gerekmez. Kısacası endoskopik kaş kaldırma uygulamasıyla, ameliyatsız uygulamalara göre çok daha kalıcı sonuçlar elde edilebilir.

Klasik Kaş Kaldırma Ameliyatı Nedir ve Nasıl Yapılır?

Klasik kaş kaldırma ameliyatının bir diğer adı şakak germe ameliyatıdır. Operasyon bireyin şakak kısmından saçlı deri çıkartılarak bu bölgeyi germe şeklinde yapılır. Bu operasyonun en büyük dezavantajı, saçlı deri içerisine yapılan uzun dikiş hatlarının zaman içerisinde genişleyerek saçsız adalar yaratmasıdır. Saçlı derinin de zaman içerisinde elastikliğini kaybetmesi ihtimali göz önüne alınırsa klasik kaş kaldırma operasyonunun kalıcılığı istenildiği kadar uzun sürmeyebilir.

Kaş Askısı Yöntemi Nedir ve Nasıl Yapılır?

Kaş askısı, lokal anestezi altında kolaylıkla uygulanabilen bir yöntemdir. Saç çizgisi ön sınırından açılan küçük bir delik içinden geçirilen bir dikiş ile kaş istenilen pozisyonda asılabilir. Bu yöntemin dezavantajı istenilen etkinin istenilen düzeyde uzun süre kalıcı olamaması, kaşların bir süre sonra eski yerlerine inmesidir. Bu problemin üstesinden gelmek için yeni geliştirilmiş özel iplikçiler kullanılsa da kişinin mimik hareketlerini kullanma sıklığına bağlı olarak kaşlar 6 ay-2 yıl arasında eski haline dönebilir. Bu da yöntemin tekrarlanması gerektiği anlamına gelir. Genel yönelime bakıldığında sıklıkla kullanılan tekniklerden olmasına rağmen, dezavantajları uzman hekim eşliğinde değerlendirilmelidir.

Kaş Kaldırma Ameliyatı Sonrasında İyileşme Dönemi Nasıldır?

Kaş kaldırma veya alın germe ameliyatı sonrasında kaşlarınızın etrafına, alnınıza bant ve pansuman uygulanır. Bu dönemde alnınıza soğuk kompres uygulayarak ödemlerin normalden daha hızlı inmesine yardımcı olabilirsiniz. Ameliyat sonrası dönemde alnınızda ‌şişlikler oluşabilir ve bu şişlikler gayet normaldir. Ancak morluk çok sık rastlanan bir durum değildir. Morluk oluşması durumunda doktorunuzla iletişime geçmeniz tavsiye edilir. Ameliyatın ardından üçüncü günde saçları çok hırpalamadan, dikkatlice yıkamak mümkün olur. Ameliyattan sonraki yedinci günde dikişler alınır. Hastalar genellikle ameliyattan sonraki ilk haftanın sonunda alınlarındaki hafif şişliklerin yok olması ile birlikte kendilerini büyük oranda iyileşmiş hissederler. Ameliyat sonrasında geçici bir süre için kaşlarınızı ve alnınızı hareket ettirmekte zorluk ve alnınızda hissizlik yaşayabilirsiniz. Tüm bunlar ameliyatın normal iyileşme süreci içinde beklenen bir durumlardır. Kaş kaldırma ameliyatı sonrasındaki iyileşme sürecinde beklenmedik bir durum yaşadığınız taktirde, uzman doktorunuzla hemen iletişime geçmelisiniz.

İdeal Kaş Nasıl Olmalıdır?

Elbette herkesin yüz şekline ve görünüşüne uygun bir kaş şekli vardır, ama genel beğenilerden yola çıkarak “ideal kaş” kavramından da bahsetmek mümkündür. Yüz tiplerine göre ideal kaşlar bulunmaktadır. Çoğu yüze uygun olan, kaşın ilk üçte ikilik iç kısmının yukarıya doğru olması, üçte birlik dış kısmının hafiften aşağıya doğru olması ve iç kısımdaki baslangıç noktasının, dış kısımdaki bitiş noktasından daha aşağıda olmasıdır. Yuvarlak yüzü olan kişilerin keskin açılı kaşlara sahip olmaları, oval yüze sahip olanların hafif açılı kaşlara sahip olmaları, uzun yüzlü kişilerin düz kaşlara sahip olmaları, kare veya köşeli yüzlü kişilerin de yay şeklinde kaşlara sahip olmaları önerilir. Kaşın uzunluğu da kaşın tipi kadar önemlidir. Doğru bilinen yanlışlardan biri de, kaş ne kadar kalkıksa o kadar iyi görüneceğidir. Bu inanış doğru değildir ve kalkık kaş her yüze yakışmayabilir.

Kaş kaldırma için uygulanan yöntemlerden size en uygun olanını uzman doktorunuzla beraber seçmeniz ve uygulama sürecinde doktorunuzun tavsiyelerine uymanız önerilir.

Kaş Kaldırma Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?

Operasyon sonrasında bireylerin belirlenen zaman aralıklarında kontrollere gelmeleri gerekmektedir. Bu kontroller esnasında kaşın yeni görünümüne alışması incelenir. Eğer fazla kaldırma ya da kaşın bu kaldırmadan kaynaklı farklı görünmesi gibi durumlarda hemen müdahale yapılmaktadır. Kaş kaldırma estetiğinden sonra hastaların belli bir süre boyunca çok fazla mimik yapmaması yani kaşın yorulmaması gerektiğinin bilincinde olmaları beklenir,  aksi takdirde tam performans alınmayan bir tedavi olmuş olur. O yüzden bu estetikten sonra doktorlarınızın dediklerini harfiyen uygulamanız gerekmektedir.

Read More

Jinekomasti Nedir?

Sağlıklı bir insanda, her iki cinsiyette meme dokusu bulunsa da; kadınlarda erkeklere nazaran meme dokusundaki süt salgısını üretme ve taşımadan görevli bazı hücre ve dokular daha gelişmiştir. Yine kadınlarda hakim olan çeşitli hormonların etkisiyle memedeki yağ ve süt bezi oranı; erkeklerden farklıdır. Çeşitli sağlık problemleri nedeniyle, erkeklerde kadın tipi meme dokusunun gelişmesi durumuna jinekomasti adı verilir.

Burada önemli olan nokta, kilo alımına bağlı olarak göğüs duvarında yağ dokusunun artması ve meme bölgesinin büyümesi ile meme dokusundaki çeşitli salgı bezlerinin gelişmesine bağlı meme dokusunun hacimsel artışının birbirinden farklı olduğudur. Meme dokusunda yağ oranının artması kilo verilmesini takiben geri dönebilse de meme dokusundaki salgı bezlerinin gelişmesi sıklıkla geri dönüşümsüz olarak gerçekleşir veya tıbbi tedavi alınmasını gerektirebilir.

Bu anlamda, meme dokusunda büyüme şikayeti olan kişilerde sorunun kaynağının doğru şekilde belirlenmesi tedavi planlaması açısından oldukça önemlidir. Uzman bir hekim tarafından incelemelerin yapılması bu doğrultuda daha faydalı olacaktır.

Jinekomasti Nasıl Gelişir?

Her iki cinsiyette, ergenlik dönemi ile birlikte vücutta birtakım değişiklikler gelişmeye başlar. Özellikle vücut kıllanmasında artış, ses değişimi, boy uzaması gibi değişikliklerin yanında vücuttaki üreme sistemine ait organlar fonksiyon göstermeye başlar.

Kadınlarda, genellikle telarş adı verilen meme dokusunda büyüme, pubik bölge ve koltuk altında kıllanma anlamında pubarş ve nihayetinde adet kanamasının görülmesi ile (menarş) bu süreç tamamlanır.

Erkeklerde ise testis hacminde artış, kıllanmada artış ve son olarak sperm üretiminin başlaması bu sürecin özetidir.

Her iki cinsiyette de, tüm bu fonksiyonel değişimler hormonlar sayesinde gerçekleşir. Kadınlarda hakim olan hormon östrojen ve progesteron iken; erkeklerde testosterondur. Ancak her iki cinsiyette bu hormonlar belirli bir düzeyde ortak üretilebilir. Bu hormonlar bir denge içinde hareket ederek görevlerini yerine getirir.

Eğer hormonlar arasındaki denge bozulursa ve erkeklerde östrojen miktarında artış meydana gelirse; kadınlarda ortaya çıkan telarş süreci erkeklerde gelişmeye başlar. Bunun sonucu olarak, östrojen varlığına duyarlı meme salgı bezleri gelişim gösterir ve nihai olarak meme dokusu kadınsı bir hal alır. Kişinin diğer vücut özellikleriyle de ilişkili olarak, meme dokusu belirli oranda hacimsel bir artış yaşar.

Sorun sadece memedeki yağ miktarının artışı ile alakalı olmadığından, sorunun çözümü için sıklıkla başvurulan sportif faaliyetler ve yoğun egzersiz programları, memedeki büyüme görüntüsünü düzeltemez. Bu anlamda, jinekomasti açısından hastaların bir hekim değerlendirmesine tabi tutulması önemlidir.

Jinekomasti Nedenleri Nelerdir?

Jinekomasti temelde hormon dengesini etkileyen ve östrojen miktarında artışa neden olan hastalıklar sonucunda ortaya çıkar. Bu doğrultuda, aşağıdaki hastalıkların sürecinde jinekomasti gelişimi söz konusu olabilir:

Andropoz: İleri yaştaki erkeklerde, kadınlardaki menapoza benzer şekilde, erkeklik hormonu olan testosteron üretimi zamanla azalır. Buna bağlı olarak, vücuttaki östrojen miktarı görece artar ve hormon dengesinde bozulma meydana gelir. Sonuçta jinekomasti gelişebilir.

Ergenlik: Bazı kişilerde, ergenlik dönemindeki hormon salgısının artışı esnasında östrojen salınımı yoğun gerçekleşerek geçici tarzda jinekomastiye yol açabilir.

Emzirme Dönemi: Erkek bebeklerin emzirilmesi esnasında, anne sütüyle birlikte yoğun östrojen geçebilir. Bunun sonucu olarak, geçici tarzda jinekomasti benzeri meme gelişimi görülebilir.

Kanser: Bazı testis kanserlerinde, tümör hücreleri tarafından östrojen üretilmesine bağlı olarak jinekomasti ortaya çıkar.

Siroz: Karaciğer yetmezliğinin son aşaması olan sirozda, hormonların kanda taşınmasından sorumlu birtakım proteinlerin üretimi aksadığından, östrojenin kandaki düzeyi göreceli artabilir. Bunun sonucu olarak jinekomasti gelişebilir.

Hipertiroidi: Tiroit hormonlarındaki artış, hormonların taşınmasından sorumlu protein düzeyini etkileyerek östrojen oranının artmasına ve jinekomasti gelişimine yol açar.

Kronik Böbrek Hastalığı: Böbrek yetmezliği durumunda, idrarla vücuttan uzaklaştırılması gereken östrojen idrarla atılamadığı için, kandaki düzeyi artar ve jinekomastiye neden olur.

Bazı Genetik Sendromlar: Kleinfelter sendromu gibi östrojen düzeyini etkileyen çeşitli genetik hastalıklarda jinekomasti sık görülen bulgulardandır.

İlaçlar: Çeşitli hastalıklar için kullanılan antihipertansifler, amfetaminler, antidepresanlar veya steroidler gibi bazı ilaçlar yan etki olarak jinekomasti yapabilir.

Bazı Kimyasallar: Sigara, alkol veya uyuşturucu gibi çeşitli alışkanlıklar ya da östrojen içerikli bazı katkı maddelerinin tüketimi jinekomastiyle sonuçlanabilir.

Jinekomasti Belirtileri Nelerdir?

Erkekte anormal şekilde meme dokusunda büyüme ve gelişme yaşanması çeşitli şikayetlerle birlikte görülebilir. Aşağıdaki belirtiler jinekomasti durumunda ortaya çıkabilecek durumları özetler:

  • Meme dokusunda şişkinlik,
  • Bir memenin diğerinden daha büyük olması,
  • Tek memeden veya her ikisinden meme başı akıntısı gelmesi,
  • Memede ağrı veya hassasiyet,
  • Meme ucunun altında yumru hissi

Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de meme kanserinin görülebildiğidir. Jinekomastiden bağımsız olarak, erkeklerde de meme kanseri gelişebildiğinden, bahsedilen belirtiler meme kanseriyle de ortaya çıkabilir. Bu anlamda, yukarıdaki belirtileri gösteren kişilerin en yakın sağlık kuruluşuna başvurarak profesyonel yardım alması oldukça önemlidir.

Jinekomasti Elle Nasıl Anlaşılır?

Hastalar tarafından sorulan önemli sorulardan birisi “Jinekomasti nasıl anlaşılır?” sorusudur. Jinekomasti muayenesinde temel yaklaşım, östrojen salgısına bağlı olarak gelişme gösteren salgı bezlerinin elle hissedilmesidir. Bu anlamda, yağ üretimindeki artışa bağlı gelişen meme büyümelerinde; özellikle meme başı altında sert ve yumru tarzda doku hissedilmezken; jinekomasti gelişen hastalarda meme başı altında yoğun, sert, lastik kıvamda, yumru şeklinde doku hissi alınabilir.

Jinekomasti Tedavisinde Neler Yapılır?

Jinekomastinin doğru şekilde tedavi edilebilmesi, öncelikli olarak hangi tipte bir meme büyümesinin söz konusu olduğunun belirlenmesine ve altta yatan hastalığın doğru teşhis edilmesine bağlıdır. Uzman bir hekim tarafından ayrıntılı hastalık öyküsünün alınmasını ve detaylı fizik muayene yapılmasını takiben, gerekli görüldüğü takdirde ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurulur. Nihayetinde, tüm elde edilen veriler ışığında altta yatan hastalığın tanısı konularak uygun tedavi planlanır.

Jinekomastinin kendisinin kanserleşme riski taşımadığı kabul edilir. Bununla birlikte, jinekomastiye yol açan ve östrojen artışı yapan durumlar, erkeklerde meme kanseri gelişme riskini artırır. Bu doğrultuda, jinekomastiye yol açabilecek durumların tespit edilip tedavi edilmesi gereklidir. Bu bağlamda, altta yatan testis tümörü, siroz, böbrek yetmezliği, hipertiroidi gibi hastalıkların spesifik tedavisi uygulanır.

Jinekomasti kendisi doğrudan bir sağlık problemi oluşturmasa da; yol açtığı belirtiler ve sosyal sebepler nedeniyle sıklıkla tedavi yöntemlerine başvurulmaktadır. Jinekomastide farklı tedavi yöntemleri mevcuttur. Bu doğrultuda aşağıdaki metotlar jinekomasti tedavisinde sıklıkla uygulanır:

İlaç Tedavisi: Jinekomastide ilaç tedavisi kapsamında sıklıkla östrojen reseptörlerini engelleyen raloksifen ve tamoksifen gibi ilaçlar kullanılır.

Cerrahi Uygulama: Sıklıkla başvurulan diğer bir yöntem olan jinekomasti ameliyatı ile, meme dokusundaki yağ ve salgı bezlerinin ameliyatla çıkarılması hedeflenir. Mastektomi adı verilen bu işlem sıklıkla kapalı yöntemle (laparoskopik), küçük bir kesiyle yapılır ve kozmetik sonuçları oldukça yüz güldürücüdür.

Diğer Girişimsel Yöntemler: Yağ oranının hakim olduğu jinekomasti olgularında, liposuction gibi ultrasonla görüntüleme esnasında yağ dokusunun alınmasını sağlayan bazı girişimsel yöntemler uygulanabilir.

Jinekomasti korsesi özellikle jinekomasti ameliyatı sonrası kullanılması önerilir. Ameliyat sonrası yaklaşık 3 haftalık süreçte sürekli kullanılması istenen korseler; 6 haftaya kadar ağır egzersiz yapan kişilerde kullanılmaya devam edilir.

Read More