Monthly Archives Ocak 2022

Birim Tanıtımı

 

Tıbbın geniş kapsamlı alanlarından biri olan Genel Cerrahi bölümümüz, organların hastalıklarını ve cerrahi tedavilerini günümüz teknolojisine ayak uydurarak, daha etkin bir şekilde gerçekleştirmeyi ve aynı zamanda ameliyat sonrasının daha konforlu geçirildiği bir süreç sunmayı amaçlamaktadır.

Modern Teknoloji ve Etkin Cerrahi

Genel Cerrahi bölümümüz, cerrahi müdahalelerde güncel teknolojik imkanları kullanarak hastalarına en iyi hizmeti sunmayı hedefler. Özellikle karın içi organların hastalıklarında laparoskopik (kapalı) ameliyat yöntemleri, büyük ve kompleks ameliyatları güvenli ve konforlu bir şekilde gerçekleştirmemize olanak tanır. Bu modern yöntemler, iyileşme sürecini hızlandırır ve hastalarımızın daha kısa sürede normal yaşamlarına dönmelerine yardımcı olur.

İşbirliği ve Eş Güdüm

Genel Cerrahi bölümü, ilgili alanının geniş kapsamı nedeniyle birçok disiplin ile iş birliği içinde ve eş güdümlü olarak çalışmaktadır. Bu, hastalarımıza en kapsamlı ve etkili tedaviyi sağlamak adına uzmanlıkları bir araya getirme fırsatı sunar. Hastalarımızın tedavi sürecinde her aşamada, multidisipliner bir yaklaşımla en iyi sonuçları elde etmeye odaklanırız.

Hasta Merkezli Bakım

Genel Cerrahi birimimizde hasta memnuniyeti ve konforu ön planda tutulur. Ameliyat öncesi, sırası ve sonrasında uzman cerrahlarımız ve deneyimli sağlık personelimiz, hastalarımıza destek ve bilgi sağlamak adına yanınızdadır. Ameliyat sonrası dönemi daha konforlu geçirmeniz için gerekli olan her türlü hizmeti sunarız.

 

Siz de sağlığınıza güvenilir ellerde yatırım yapmak istiyorsanız, Genel Cerrahi bölümümüzün deneyimli ekibi sağlığınız için hazır. Sağlığınız bizim önceliğimizdir.

 

Daha detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için 444 86 82 iletişim numaramızdan hastanemize ulaşabilir veya hastanemizi ziyaret edebilirsiniz.

Read More

Birim Tanıtımı

Sindirim Sistemi Hastalıklarının Uzmanlık Alanı: GASTROENTEROLOJİ

Gastroenteroloji, gastrointestinal sistem ile yani sindirim organlarına ait hastalıklar ve tedavileri ile ilgilenen bilim dalıdır. Gastroenteroloji uzmanları, sindirimde görev yapan organlara ait şikâyet ve bulguların değerlendirilmesi, altta yatan hastalıkların teşhis ve tedavisi konusunda yetkin ve deneyimlidirler. İlgilendikleri hastalıklar ve uygulama alanları oldukça geniştir. Bu geniş alanı başlıca iki ana gruba ayırabiliriz. Birinci grubu, gastrointestinal kanal adı verilen ağız, yemek borusu, mide, on iki parmak bağırsağı, ince ve kalın bağırsaklar, anal bölge (makat) hastalıkları oluşturur. İkinci grubu ise karaciğer, safra yolları, safra kesesi, pankreas hastalıkları oluşturur.

Gastroenteroloji bölümümüz, sizlere konusunda uzmanlaşmış, deneyimli ve dinamik kadrosuyla sağlık hizmeti sunmaktadır. Ünitemiz nitelikli ve güçlü bir altyapı üzerine mükemmeliyet anlayışıyla kurulmuştur. İhtiyaç halinde, tanısal amaçlar ve girişimsel tedaviler için son teknoloji ürünü endoskopik görüntüleme ve müdahale ekipmanı ile donatılmış endoskopi laboratuvar imkânları hastalarımız için kullanıma sunulmuştur.

Gastroenteroloji Branşında Uygulanan İşlem ve Tedaviler

  • Endoskopi, Kolonoskopi
  • Endoskopik Obezite Tedavileri (Mide Balonu ve Botoksu)
  • Mide ve Bağırsak Kanseri Taraması
  • Endoskopik Mukozal Rezeksiyon, Polipektomi
  • Yemek Borusu, Mide ve Bağırsak Darlıklarının Endoskopik Tedavisi
  • Mideye Beslenme Tüpü (PEG) Takılması
  • Mide ve Bağırsak Kanamalarının Tedavisi
  • Yemek Borusu ve Midedeki Yabancı Cisimlerin Çıkarılması
  • ERCP (Safra kanalındaki darlık ve taşların endoskopik tedavisi)
  • Pankreas Hastalıklarının Endoskopik ve Medikal Tedavisi
  • İltihabi Bağırsak Hastalıklarının (Ülseratif Kolit, Crohn vb.) Tedavisi
  • Karaciğer Hastalıklarının Tedavisi (Hepatit B-C, Karaciğer Yağlanması, Kronik Hepatit, Siroz)

Safra ve Pankreas Hastalıklarında ERCP Yöntemi

Endoskopik retrograd kolanjiyopankreatografi (ERCP), özel bir endoskopik cihaz ile ile oniki parmak bağırsağına ulaşılarak safra yolları ve pankreas hastalıklarının yönelik yapılacak inceleme ve tedavilere imkan sağlayan gelişmiş bir endoskopik tedavi yöntemidir. Hastalar uyutulur, ağız yoluyla duodenoskop adlı cihazla girilerek yemek borusu ve mide geçilerek oniki parmak barsağına safra kanalı ve pankreas kanalının birlikte açıldığı papilla denilen yapıya ulaşılır. Daha sonra kılavuz tel, kateter, balon, stent gibi çeşitli cihazlarla kanallar içerisindeki taşlar, tümöre veya enflamasyona bağlı darlıklar gibi bir çok durum ameliyatsız olarak düzeltilebilmektedir.

ERCP Kimlere Uygulanır?

ERCP en sık safra kanalına düşerek kanalda tıkanıklık ve buna bağlı sarılık, safra yollarında enfeksiyon ve pankreatit gibi hastalıklara sebep olan safrayolu taşlarının çıkarılmasında uygulanmaktadır. Ayrıca safra yollarında iyi veya kötü huylu hastalıklara bağlı gelişen darlık ve tıkanıklıkların hem tanısında hem tedavisinde en güvenilir ve etkili tedavi yöntemidir. Safra kesesi yada kist hidatik ameliyatları sonrası gelişen safra yolu kaçakları da ERCP ile başarıyla tedavi edilebilmektedir.

Kilo Vermede Ameliyatsız Yöntem: Mide Botoksu

Mide botoks uygulaması obezite tedavisinde 20 yılı aşkın süredir güvenle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Endoskopik olarak, hastalarımızın mide içerisinde bazı bölgelerde, kas dokusu içerisine özel yöntemlerle botoks enjeksiyonu yapılmaktadır. İşlem yaklaşık 20 ile 30 dakika sürmekte, hastalarımız uyutularak ağrı ve rahatsızlık hissetmemektedir. Hastalarımız ertesi gün normal günlük aktivitelerine dönebilmekte, mide balonu tedavisinde sıklıkla görülen şiddetli bulantı, kusma gibi yan etkiler de çok daha az izlenmektedir. Botoks enjeksiyonunun bir diğer avantajı ise diğer yöntemlerin aksine tekrar uygulanabilir olmasıdır.

Mide botoksu genellikle boy/kilo endeksi 27 ile 35 arasında olan bireylerde tercih edilmektedir. Yapılan çalışmalarda mide botoksu sonrası günlük kalori alımında %30’dan fazla ve vücut ağırlığında %25’e varan azalma sağlanabilmektedir. Botoks uygulaması sonrasında diğer obezite tedavilerinde olduğu gibi önerilen diyetlere uyum tedavi başarısını artırmaktadır.

Kilo Vermede Etkili Yöntem: Mide Balonu

Mide balonu uygulanması, obez hastalarda kilo verilmesini sağlamak için dünyada yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Cerrahi tedavilerin aksine herhangi bir ameliyat gerektirmeden endoskopik olarak uygulanmaktadır. Ameliyatın getirdiği riskleri ortadan kaldırması, düşük maliyeti, midede kalıcı bir etki bırakmaması ve yan etki sıklığının oldukça düşük olması en büyük avantajlarıdır. Vücut kitle indeksi 27-35 kg/m2 arasında olan kilolu bireylerde başarıyla uygulanmakta, vücut ağırlığının %20 sine varan oranlarda kilo verme sağlanabilmektedir. Başlıca kilo verdirici etkilerini tokluk hissi sağlayarak ve mide boşalmasını geciktirerek gösterir. 6 ile 12 ay süreyle midede bırakılarak etki gösteren farklı balon türleri bulunmaktadır. Diğer tüm obezite tedavilerinde olduğu gibi, hastanın önerilen diyet ve egzersizlere uyumu tedavi sırasında ve sonrasında kilo kaybının sağlanması ve sürdürülmesi açısından önem taşımaktadır.

Read More

Birim Tanıtımı

 

“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp” fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma, bunlara tanı koyma, iyileştirme veya tedavi etmenin yanında sağlıklı hayatın sürdürülmesinde de kullanılan, farklı kültürlere özgü; teori, inanç ve tecrübelere dayalı, izahı yapılabilen veya yapılamayan bilgi, beceri ve uygulamaların bütünüdür. Batı tıbbını destekleyici ve tamamlayıcı yöntemlerdir.

Medova Hastanesi GETAT Ünitesi; kronik ve sistematik hastalıkların tedavisini destekleyen geleneksel tedavi yöntemlerini, bilimin ışığında modern uygulamalarla bir araya getirmektedir. GETAT Ünitesi’nde; akupunktur ve kupa-hacamat gibi geleneksel tıbbın binlerce yıldır kullandığı tedavi yöntemlerinin yanı sıra ozon ve PRP-CGF kök hücre tedavileri tamamlayıcı olarak hastalara uygulanmaktadır.

Üniteye başvuran hastaların durumu, öncelikle GETAT sorumlu hekimi tarafından gerekli tüm tetkikler yapılarak değerlendirilmekte, sonrasında en uygun geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulaması seçilerek tedavi süreci başlatılmaktadır. Usulsüz ve bilgisizce yapılan uygulamaların önüne geçmek amacıyla Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan yönetmeliğe göre; geleneksel ve tamamlayıcı tıp yöntemlerini uygulayabilecek tek yetkili hekimlerdir. Modern tıbbi uygulamalarla geleneksel tıp yöntemlerini sentezleyen GETAT Ünitesi de bu yönetmeliği esas alarak, hastaların yanlış ellerde yanlış yöntemlerle mağduriyet yaşamaması için çaba göstermektedir;

GETAT Ünitemizde Uygulanan Tedavi Yöntemleri

Akupunktur

Hastalıkların tedavisi ve ağrı ile mücadelede kullanılan yöntemlerin başında akupunktur tedavisi gelmektedir. GETAT ünitemizde Sağlık Bakanlığı ruhsatına sahip deneyimli hekimlerimiz ve ekibi tarafından bu yöntem uygulanmaktadır. “Akupunktur, bozulanları iyileştirir, harap olanları düzeltmez.” söyleminden yola çıkarak uygulanan yöntem klasik tedavi yöntemlerinin yetersiz kaldığı veya sonuç vermediği ve cerrahi aşamaya gelmemiş vakalarda daha iyi neticeler sağlamaktadır.

İnsan vücudunun kendi kendini onarım gücü çok yüksektir ve bu gülcü harekete geçiren belli uyarı noktaları vardır ve bu noktalardan 650-700 tanesi kullanılır. Her hastalık için ayrı program ve noktalar bulunmaktadır.

Belli bir süre iğne batırarak tedavi etme anlamına gelen akupunktur yönteminde; vücutta bozulmuş olan dengenin yeniden sağlanması hedeflenmekte, vücut bir bütün olarak kabul edilmekte ve sadece ağrılı bölgeye odaklanılmayıp vücudun genel işleyişi düzeltilerek bağışıklık ve onarım mekanizmaları devreye sokulmaktadır. Akupunktur iğneleri sayesinde yapılan uyarılarla organizmanın hemen her yerine ulaşabilecek haberler iletilmektedir. Bu yüzden bağışıklık sistemi güçlendirilerek vücudun direncinin düşmesine bağlı birçok hastalık tedavi edilebilmekte, ağrının direkt olarak nedenlerine de yönlenebilmektedir. Genel vücut akupunkturu ve kulak akupunkturu uygulamalarıyla istenen etkilere ulaşılabilmektedir.

Omuzdaki ağrının giderilmesi ve kısıtlılığın açılmasında, dizlerdeki ağrıdan dolayı yürümede ve oturup kalkmada, dizlerini katlamada zorluk çekenlerde, dirsek, el bileği ve ayak eklemlerinde, topuk ve taban ağrısı olan hastalarda etkili sonuçlar alınmaktadır.

Akupunktur metabolizma üzerindeki etkileri nedeniyle; endokrin bozukluklarının giderilmesinde, kilo kontrolünde, sigara bırakmada, boyun ve bel fıtıklarında, romatizmal hastalıklarda, migren ve sinüzitte, alerjik reaksiyonlarda, kalp, solunum sistemi, kadın hastalıkları ve mide-bağırsak sistemi hastalıklarında, hipertansiyon tedavisinde, sınav stresinin önlenmesinde, depresyon tedavisinde, kabızlıkta vb. pek çok hastalıkta kullanılmaktadır.

Farklı birçok hastalığın tedavisini destekleyen uygulama, batı tıbbının tedavi yöntemlerine engel teşkil etmeyip tam aksine çok büyük ek katkı sağlamaktadır.

Ortalama 12 seanslık tedaviler, 3. veya 4. Seansta etkisini göstermektedir. Akupunktur uygulaması tedavi boyunca gereksiz ve uzun süre ilaç kullanımına bağlı yan etkileri de ortadan kaldırmakta, hem maliyeti hem de hastaların iş gücü kaybını en aza indirmektedir. 5000 yılı aşkın süredir uygulanan ve hiçbir kimyasal madde içermeyen akupunktur, sertifikalı uzman hekimler tarafından her yaştan hastaya kolaylıkla uygulanabilmektedir.

Kilo Kontrolünde Geleneksel Tıp Uygulamaların Desteğini Alın

Obezite günümüzde artık bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu sağlık sorununun tedavisinin esasını ise sağlıklı şekilde kilo vermek ve verilen kilonun muhafaza edilmesi teşkil etmektedir. Kilo vermede alınan kalorinin düşürülmesi ve harcanan kalorinin artırılması yani diyet ve egzersiz olmazsa olmaz olarak kabul edilirken; akupunktur, bu diyet programının uygulanabilirliliğine ve sürdürülebilirliliğine büyük bir katkı sunmaktadır.

Akupunktur ile kilo verme yönteminde; beyindeki iştah merkezinin baskılanarak kontrol altına alınır, böylece iştah ve acıkma hissi azalır. İştahın azalması diyet programını olumlu etkileyerek; etkinliğini destekler, midede ekşime ve yanma hissinin oluşmasını engeller, halsizlik ve bitkinliği önler, stresi azaltır.

Akupunktur aynı zamanda diyet sırasında vücudun kendini koruma altına alması nedeniyle ortaya çıkan metabolizma sorunlarını da düzenler, diyete bağlı yavaşlayan metabolizmayı hızlandırır.

Ayrıca diyet sırasında oluşan açlık nedeniyle günlük yaşam aktiviteleri olumsuz etkilenebilmekte, özellikle egzersize karşı bir isteksizlik oluşturabilmektedir. Akupunktur burada da devreye girerek, kişinin günlük aktivitelerini yerine getirmesini sağlamakta ve kalori harcamaya yardımcı olmaktadır. Akupunkturun tüm bu olumlu etkileri bir araya geldiğinde, kilolu olan kişinin ideal ve sağlıklı kilosuna ulaşması kolaylaşmaktadır. İdeal kiloya indikten sonra kişiler koruma tedavisine alınır; 3 haftada bir kez uygulama yapılır, egzersiz programı eşliğinde bu sırada sıkı diyet değil sağlıklı beslenme programı uygulanır ve kilolar sabitlenir. Uzman ve hastanın gerekli gördüğü durumlarda tedavi sonrasında yılda 2 veya 3 kez uygulama yapılabilir.

Ozon Tedavisi

Ozon, 3 atomlu bir moleküldür ve oksijenin çok yüksek enerji taşıyan bir şeklidir. Ozon oda sıcaklığında gaz halinde bulunur. Renksiz ve fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında hissedilebilen karakteristik kokusu olan bir gazdır. Tıpta kullanılan ozon özel jeneratörlerde saf oksijenden üretilir. Ozon tedavisi, medikal ozon gazı kullanılarak bazı hastalıkların tedavi edilmesidir. Ozon tek başına veya diğer tedavilere ek olarak ya da tamamlayıcı bir yöntem olarak da uygulanabilir. Ozon terapi ‘‘alternatif’’ bir tedavi değildir.

Uygun dozlarda ve tekrarlı şekilde uygulanan ozon tedavisi; vücudun savunma sistemlerini (antioksidan sistemleri) aktive edip güçlendirmekte, oksidatif strese karşı direnç gelişimini sağlamaktadır. Ozon tedavisi böylece vücutta; antibakteriyel, antiviral, antifungal etki ve -bağışıklık sistemini uyararak- immünomodülatör etki oluşturmaktadır. Tüm bunların yanı sıra kırmızı kan hücrelerinin dokulara oksijenin taşma kapasitelerini artırarak oksijen azlığını gidermekte; kozmetik, analjezik ve anti-aging etki sağlamaktadır.

Son yıllarda hastalıkların tedavisinde rutin yöntemlere yardımcı olarak tercih edilen ozon tedavisi; güvenli, etkili ve bilimsel bir uygulamadır. Günümüzde diyabet, hipertansiyon ve kronik hepatit tedavisinde başarılı sonuçlar sağlayan ozon tedavisi, hücre yenilenmesini hızlandırdığı için eklem ağrıları, kireçlenmeler, bel ve boyun fıtıkları gibi rahatsızlıkların tedavisinde, klasik fizik tedavi yöntemlerine çok büyük katkıda bulunmaktadır.

Ayrıca ilerlemiş iskemik hastalıklar, fistülün eşlik ettiği abseler, enfekte yaralar, bası yaraları, kronik ülserler, diyabetik ayak ve yanıklar, kas iskelet sistemi hastalıkları ve eklem kireçlenmeleri, kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji, ağız boşluğundaki kronik ve tekrarlayan enfeksiyonlar ve yaralar, akut ve kronik enfeksiyöz hastalıklar, alerji ve astım, amfizem, kronik obstrüktif akciğer hastalıkları, otoimmün hastalıklar (multipl skleroz, romatoid artrit, Crohn hastalığı vs.), senil demans (yaşlılığa bağlı bunama), kansere bağlı yorgunluk, psöriyazis (sedef) ve atopik dermatid gibi deri hastalıklarına kadar birçok durumda hekimlerin önerileri doğrultusunda, tedavi sürecinin önemli bir kısmını oluşturmaktadır.

Ozon Tedavisinde Kullanılan Yöntemler Nelerdir?

Major Yöntem: En yaygın kullanım metodudur. Bu metotta kişiden 50-200 ml arasında kan alınarak vücut dışındaki bir ortamda, belirli kurallara uyularak ozon gazı ile karıştırılıp ozon+kan karışımının tekrar vücuda geri verilmesi söz konusudur. Tedavi seanslarının sayısı ve uygulanacak ozon dozu; hastanın genel durumuna, yaşına ve esas hastalığına bağlı olarak hekim tarafından belirlenmektedir.

Minor Yöntem: Kişiden alınan 2 – 5 cc arası kan, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kişinin kasına enjekte edilir.

Vücut Boşluklarına Ozon Verilmesi: Rektal (makat) yoluyla, vajinal, burun veya dış kulak yoluna püskürtme yöntemi ile kişiye ozon verilir.

Eklem ve Kas İçine Ozon Gazı Verilmesi: Kas iskelet sistemi rahatsızlıklarında, uygun bir iğne ile belirli dozda ve hacimde ozon gazı kişinin eklemlerine veya kaslarında ağrılı bölgeye enjekte edilir.

Ozon Torbası: İyileşmeyen yaralarda ve diyabetik ayaklarda, cilt lezyonlarında, enfeksiyonlarda, dolaşım bozukluklarında, nöropatik ağrılarda ve huzursuz bacak sendromunda kullanılır.

Kupa- Hacamat Tedavisi

Hacamat kısaca; deri altında birikmiş, vücutta hastalıklara neden olan toksik kanın ciltte tekniğine uygun bir şekilde, milimetrik kesiler oluşturarak sonrasında kupalarla vakumlanarak dışarı alınması işlemidir.

Çevremizdeki çeşitli kimyasallar, gıda katkı ve koruyucu maddeleri, atılamayan ilaç birikintileri, gıdalardaki hormonlar, soluduğumuz havadaki ağır metaller, yabancı proteinler, kanserojenler, alerjenler, GDO’lu ürünler, su ve hava kirliliği, mikro pıhtılar, kanın akışkanlığını bozan ve kanı kalınlaştıran sebepler; kolesterol, iltihabi kalıntılar vb. bütün bu sayılanlar hacamat ile vücuttan uzaklaştırılabilmektedir.

Vücuttaki toksinler, diyabet ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklara zemin hazırlamaktadır. Kanda yoğunlaşma artarsa akışkanlık azaldığı için, yorgunluk, halsizlik, isteksizlik, sinirlilik, damar tıkanıklıkları olur. Tüm bunların sonucu olarak; felç, inme, pıhtı atma ve kalp krizi risklerini artar.

Düzenli aralıklarla yapılan tarama hacamatı tedavisi ile kronik hastalıklardan uzaklaşılır. Tıkanıklık ve blokajlar kaldırılarak sağlıklı kan dolaşımına geri dönmek mümkün olur. Hacamat ile anti-aging etki sağlanarak zindeliğe kavuşulur.

Hacamat rahatsız edecek kadar ağrıya yol açmadan, yatak istirahatsız, iş gücü kaybı olmadan tatbik edilen bir tedavi metodu olup, hastalıklardan korunmanın ve sağlıklı yaşamanın en kolay yollarından biridir.

Metabolik atıkların giderilmesinde, sistematik ağrıların azaltmasında ve lenfatik sistemlerin canlandırılmasında etkili olan hacamat tedavisi, steril şartlarda Sağlık Bakanlığı sertifikalı hekimler tarafından yapılmalıdır. Kime ve nasıl yapılacağı, tüm tedavi uygulamalarında olduğu gibi yine doktor tarafından belirlenmelidir.

PRP, CGF-CD34 ve Kemik İliği Kök Hücre Tedavisi

Kök hücre tedavisi, kanın iyileştirme potansiyelinin hücre-doku rejenerasyonunu sağlamak amacıyla kullanılmasıdır.

Dokuların kendini yenilemesi esasına dayanan PRP uygulamasında; kandaki pıhtılaşma hücreleri olan trombosit (platelet) hücreleri özel yöntemler ile ayrıştırılıp aktive (içlerindeki büyüme faktörleri açığa çıkarılır) edildikten sonra kullanılmaktadır.

Hastadan 8-20 cc kan alınarak özel tüplere konulur. Santrifüj cihazında kan kimyasının bileşenleri izole edilir. Bu işlem sonucunda elde edilen trombosit yönünden zengin ve büyüme faktörlerini içeren serum, uygulandığı bölgelerde kök hücreleri aktive ederek, doku yenilenmesini ve cilt gençleşmesini sağlar.

Günümüzde oldukça yaygın olarak kullanılan PRP “Büyüme Faktörleri (Growth Factors)” tedavisinin yerini artık, çok daha yoğun “Büyüme Faktörleri ve Kök Hücre” içeren CGF-CD34 (Concentrated Growth Factor – Konsantre Büyüme Faktörü) diğer ismi ile 2. Jenerasyon Platelet Konsantresi tedavisi almaya başlamıştır.

Hücre ve doku yenilenmesini sağlayan CGF-CD34 tedavisindeyse, farklı aktivasyon işlemleri ile çok daha yoğun (konsantre) büyüme faktörü ve kişinin kendi CD 34 tamir hücrelerini içeren plazma sıvısı ayrıştırılarak, istenen bölgeye uygulanmaktadır. Kişinin kendi kanı kullanıldığı için herhangi bir alerji, hastalık bulaşma, doku uyuşmazlığı riski bulunmamaktadır.

Ayrıca kemik iliğinden elde edilen kök hücreler aynı şekilde ayrıştırma işlemine tabi tutularak; kandan yaklaşık 100 kat daha yoğun kök hücre konsantrasyonuna ulaştırılmakta ve hedeflenen dokuya verilmek suretiyle doku rejenerasyonuna büyük katkıda bulunulmaktadır.

Belirtilen tedavi yöntemlerinden; fibromiyalji, kulunç ve burkulma tedavisinde, eklem kireçlenmelerinde (diz, kalça, omuz, ayak bileği), kıkırdak – kemik aşınma ve kireçlenmelerinde (gonartroz ve patella tendiniti), eklem, bağ ve kas yaralanmalarında, menisküs yaralanma ve yırtıklarında, topuk dikeninde, bel ve boyun fıtıklarında, yara ve yanık tedavilerinde (diyabetik ayak, iyileşmeyen yaraların ve yanıkların tedavisinde), kronik bel ve boyun ağrılarında, iltihabi kas hastalıkları ve romatizmal hastalıklarda, kas-bağ dokusu yapışıklıklarında kullanılabilmektedir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Kas-iskelet sistemi, vücudumuzun temel destek yapılarından biridir. Ancak, zamanla ortaya çıkabilen hastalıklar, sakatlıklar veya yaşlanma süreci nedeniyle bu sistemin fonksiyonları kısıtlanabilir, bireylerde ağrı ve hareket sorunları ortaya çıkabilir. İşte burada devreye giren Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon bölümü, kişilere sağlıklı, aktif ve ağrısız bir yaşamın kapılarını aralamaktadır.

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümümüzde uzman hekimimiz tarafından uygun görülen tedaviye yönelik uygulamaların adımları;

  1. Tanı ve Planlama: Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanları, hastaların muayene ve ayrıntılı değerlendirmesini yaparak, sorunların kökenini belirler. Bu bilgiler doğrultusunda kişiye özel bir tedavi planı oluşturulur.
  2. Tedavi: Oluşturulan tedavi planı, bireyin ihtiyaçlarına ve durumuna uygun olarak hazırlanır. Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon bölümü, çeşitli teknik ve yöntemlerle, hastanın sağlığına en uygun çözümleri sunar.
  3. Eğitim ve Korunma: Sağlıklı bireylere, kas, eklem ve bağ dokusu hastalıklarından korunma konusunda eğitim verilerek, önleyici tedbirlerin alınması desteklenir. Bu, gelecekte oluşabilecek sorunların minimize edilmesine yardımcı olur.

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon bölümü, hastaların günlük yaşamlarına ve iş hayatlarına bağımsız, üretken ve kendine güvenen bireyler olarak geri dönmelerini sağlamak için çalışır. Fiziksel ve psikososyal seviyelerini en üst düzeye çıkarmak, bizim temel hedefimizdir. Sağlıklı ve aktif bir yaşam için Medova Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü olarak sizleri desteklemek ve yaşam kalitenizi artırmak için buradayız!

Daha detaylı bilgi almak ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümümüzden randevu oluşturmak için 444 86 82 iletişim numaramızdan hastanemize ulaşabilirsiniz.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Enfeksiyonlar vücudumuzun her bölgesinde meydana gelebilen; bakteriler, virüsler veya parazitler tarafından oluşturulan ve bir kısmı bulaşıcı olabilen hastalıklardır. Tanı yöntemlerindeki ilerlemeler ve yeni antimikrobiyal ilaçların kullanımı sonucunda önümüzde birçok enfeksiyon hastalığının teşhis ve tedavisi yapılabilmektedir. Grip, idrar yolu enfeksiyonu ve ishallerden ciddi hatta ölümcül olabilen AIDS, menenjit, tüberküloz ve sarılıklara kadar çok geniş bir hastalık grubu olan enfeksiyon hastalıkları, uzmanları tarafından takip ve tedavi edilmektedir. Ateş, enfeksiyon hastalıklarının en sık karşılaşılan bulgularından biri olduğu için hastaların değerlendirilmesinde enfeksiyon hastalıkları biriminin önemli yeri vardır.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Endokrinoloji, vücudumuzdaki hormon salgılayan birçok salgı bezini kontrol eden ve bu bezlerin hastalıklarını inceleyen bir tıp dalıdır. Hormonlar, salgı bezlerinde üretilip kan dolaşımı aracılığıyla vücuttaki birçok dokuya ulaşan kimyasal maddelerdir. Bu hormonlar, vücuttaki çeşitli dokulara sinyaller göndererek organların ve sistemlerin düzenli çalışmasını sağlar. Endokrin sistemi, metabolizma, solunum, büyüme, cinsel gelişim, hareket ve duyu algısını kontrol eder.

Endokrinoloji, iç hastalıkları alanının geniş bir perspektifini kapsar. Birçok iç hastalık branşıyla bağlantılı olan bu uzmanlık alanı, hormonların dengeli salınımının sağlanması, hormonal bozuklukların tanı ve tedavisi, metabolizma hastalıkları gibi birçok konuyu ele alır. Medova Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Birimi, bu kapsamlı alan üzerinde uzmanlaşmış bir hekim kadrosuyla, hastalarına en iyi sağlık hizmetini sunmayı amaçlamaktadır.

 

Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümümüzde;

Hormonal Bozuklukların Tanı ve Tedavisi: Endokrinoloji birimimiz, hormonal dengede meydana gelen bozuklukların tanı ve tedavisi konusunda uzmanlaşmıştır. Tiroid, adrenal bez, pankreas gibi önemli salgı bezlerinin hastalıklarıyla ilgili geniş bir yelpazede hizmet sunar.

Metabolizma Hastalıkları: Şeker hastalığı, obezite, lipid metabolizma bozuklukları gibi metabolizma hastalıklarının tanı ve yönetimi konusunda kapsamlı hizmetler sunmaktayız.

Tiroid Hastalıkları: Tiroid bezinin hiperaktivitesi (hipertiroidizm) veya yetersizliği (hipotiroidizm) gibi tiroid hastalıklarının tanı ve tedavisi birimimizin uzmanlık alanları arasındadır.

Böbrek Üstü Bezi Hastalıkları: Adrenal bezlerin hormonal bozukluklarına yönelik tanı ve tedavi hizmetleri sunulmaktadır.

Cinsel Hormon Bozuklukları: Cinsel gelişim ve üreme sistemi üzerinde etkili olan hormonal bozuklukların tanı ve yönetimi konusunda uzman hekimlerimizle hizmetinizdeyiz.

Genetik Hormonal Bozukluklar: Genetik temellere dayanan hormonal bozuklukların tanısı ve genetik danışmanlık hizmetleri bulunmaktadır.

Hormonal dengenin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi, genel sağlığın temel bir unsuru olarak kabul edilir. Medova Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Birimi, uzman hekim kadrosu, modern teşhis ve tedavi yöntemleri ile hormonal bozukluklara, metabolizma hastalıklarına ve genetik temelli hormonal sorunlara çözüm sunar. Sağlıklı bir yaşam için hormonal dengeyi korumak adına rutin sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin.

Daha detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için 444 86 82 iletişim numaramızdan hastanemize ulaşabilirsiniz.

Read More

Birim Tanıtımı

 

İç kulak, beyin, omurilik, eklem ve kaslar; vücudumuzun denge sistemini oluşturan önemli organlardır. Bu organlar arasında meydana gelen herhangi bir anormallik, vertigo ve baş dönmesi gibi rahatsızlıklara neden olabilir. Kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bu denge bozuklukları, tanı ve tedavide özenli bir yaklaşım gerektirir. Medova Hastanesi Denge Merkezi, toplumda sıkça görülen bu sağlık sorunlarının tanı ve tedavisini hızlı ve etkin bir şekilde gerçekleştirerek hastalarını sağlıkla buluşturmaktadır.

 

Denge Bozuklukları ve Tanı

Denge, vücuttaki çeşitli organların bir arada uyum içinde çalışmasıyla sağlanan karmaşık bir süreçtir. İç kulak, göz, kaslar, eklemler ve beyin, bu denge sistemini oluşturan ana bileşenlerdir. Bu organlarda meydana gelen problemler, kişinin hareket koordinasyonunu ve denge kontrolünü etkileyerek vertigo, baş dönmesi, düşme eğilimi gibi belirtilere yol açabilir.

Medova Hastanesi Denge Merkezi, denge bozukluklarının tanısını koymak için modern tıbbın sunduğu son teknoloji tarama yöntemlerini kullanmaktadır. Detaylı iç kulak incelemeleri, görüntüleme testleri ve sinir sistemi değerlendirmeleri, hastaların durumlarını doğru bir şekilde belirlememize yardımcı olur.

 

Tedavi ve Rehabilitasyon

Tanı konulduktan sonra, Medova Hastanesi Denge Merkezi, her hastaya özel bir tedavi ve rehabilitasyon planı oluşturarak sağlıklı bir denge sistemine kavuşmalarına yardımcı olur. Fizik tedavi, egzersiz programları, ilaç tedavileri ve gerekli durumlarda cerrahi müdahaleler gibi çeşitli yöntemler kullanılarak hastaların yaşam kaliteleri artırılır.

 

Medova Hastanesi Denge Merkezimizde;

Tanı ve Tarama Hizmetleri: Modern teknoloji kullanılarak detaylı denge taramaları ve tanı testleri gerçekleştirilir.

Bireysel Tedavi Planları: Her hastanın durumuna uygun, kişiye özel tedavi ve rehabilitasyon programları oluşturulur.

Fizik Tedavi ve Egzersiz: Kas ve eklem koordinasyonunu geliştiren özel fizik tedavi seansları ile hastaların günlük yaşamlarında bağımsızlıklarını artırmalarına yardımcı olunur.

Cerrahi Müdahaleler: Gerekli durumlarda uzman cerrahlarımız tarafından gerçekleştirilen cerrahi operasyonlar ile kalıcı çözümler sunulur.

Denge sorunlarıyla başa çıkma sürecinde hastalarımıza destek olmanın yanı sıra, sağlıklı bir geleceğe adım atmalarını sağlamak amacıyla uzman kadromuzla gerçekleştirdiğimiz tanı ve tedavi süreçlerimizle buradayız. Sağlıklı adımlar ve dengeli bir yaşam için Medova Hastanesi Denge Merkezi her an yanınızda!

Daha detaylı bilgi almak ve randevu oluşturmak için 444 86 82 iletişim numaramızdan hastanemize ulaşabilirsiniz.

Read More