Monthly Archives Ocak 2022

Üst Göz Kapağında Yaşlanma Belirtileri

Yüzdeki yaşlanma bulgularından bahsederken yüzü bir bütün olarak düşünmek gerekir. 30’lu yaşlarda alın ve kaşlarda aşağı doğru yer değiştirme başlar. Bu durum üst göz kapağı derisinde bollaşma ile kendini belli eder. 50’li yaşlarda üst göz kapağındaki kasların incelmesi ile hem derideki bolluk daha da artar hem de göz çukurundaki yağ yastıkçıklarında belirginleşme olur. Bu doğal süreç aileden alınan bazı özelliklere bağlı olarak bazı kişilerde daha erken yaşlarda belirginleşmeye başlar. Örneğin kaşları gençlikten beri daha düşük pozisyonda olan hastalar.

Alt Göz Kapağında Yaşlanma Belirtileri Nelerdir?

Nasıl üst göz kapağındaki yaşlanma belirtileri alındaki yaşlanma ile ilişkili ise alt göz kapağındaki yaşlanma belirtileri de yanaklar ile ilişkilidir. 40’lı yaşlarda yanaktaki yağ dokusu yer çekiminin de etkisiyle aşağı doğru yer değiştirmeye başlar. Bu durum alt göz kapağı altında hale şeklinde çöküntü ve ağız kenarındaki gülme çizgilerinde belirginleşme ile kendini belli eder. Alt göz kapağı derisinin incelmesi ile alt göz kapağı çevresi kazayağı dediğimiz çizgiler oluşmaya başlar. 50’li yaşlarda alt göz kapağı kaslarının da zayıflamasıyla göz küresindeki yağ yastıkları önlerindeki desteği kaybettiklerinden daha belirgin hale gelirler.

Ameliyattan Önce Nelere Dikkat Edilmeli?

Ameliyattan önce bir hafta süreyle aspirin ve benzeri ilaçları kullanmayınız. Aynı şekilde yeşil çay gibi bitkisel çayların ve E vitamininin kan sulandırıcı etkisi olduğuna inanıldığı için, bunların da ameliyattan önce bir hafta süreyle alınmamasında yarar vardır. Göz tansiyonunun fazla olması, hipertansiyon, tiroid hastalıkları, göz kuruluğu gibi rahatsızlıklar göz kapağı estetiği ameliyatlarında riski arttıran durumlardır. Eğer bu kronik rahatsızlıklardan birine sahipseniz doktorunuzu bu konuda mutlaka bilgilendirin.

Üst Göz Kapağı Estetiği Ameliyatına Nasıl Karar Verilir?

Alın ve kaşların fizik muayenesi yapılarak kaşların seviyeleri kontrol edilir. Göz kapak hareketleri değerlendirilerek herhangi bir asimetri olup olmadığı tespit edildikten sonra kaş seviyesi minimal aşağıda ve alında ince çizgilenme mevcut olan hastalara ameliyat öncesi botox yapılarak üst göz kapakları tekrar değerlendirilir. Göz kapaklarında bolluk devam ediyorsa üst göz kapağı estetiğine karar verilir. Eğer kaşlarda bariz düşme, alında derin çizgilenme ve üst göz kapağında belirgin dolgunluk mevcutsa endoskopik kaş ve şakak germe işlemlerinin yapılmasına ve ameliyat esnasında üst göz kapaklarının tekrar değerlendirilip üst göz kapağı estetiği yapılmasına karar verilir.

Alt Göz Kapağı Ameliyatına Nasıl Karar Verilir?

Alt göz kapağındaki yaşlanmayı yanaktaki yaşlanma ile birlikte değerlendirmek gerekir. Çoğunlukla 40’lı yaşlar sonrası yanak dokusu aşağı doğru yer değiştirdiğinden endoskopik cerrahi ile yanak dokusunun da yukarı alınması gerekir. Bu işlem sonrası hala alt göz kapağı derisinde bollaşma ve alt göz kapağı yağ yastıkçıklarında belirginlik mevcut ise ameliyat esnasında alt göz kapağı estetiğinin de yapılmasına karar verilir.

Üst ve Alt Göz Kapağı Estetiği Ameliyatı Nasıl Yapılır?

Yalnızca üst göz kapağı estetiği yapılacaksa lokal anestezi altında işlem gerçekleştirilebilir. Üst göz kapağı ameliyatı süresi 1 saati geçmez. Çıkarılacak deri ve kas miktarına hasta otururken yapılan çizim ile karar verilir. Çoğunlukla uygun ölçülerde kapağın katlanma çizgisinde gizlenecek bir çizgiye neden olacak şekilde yapılan deri ve kas çıkartılması göz kapağında yeterli gerginlik sağlar. Fakat bazı vakalarda iç ve orta kısımda mevcut olan yağ yastıkçıkları çok belirgin olabilir. Bu nedenle çok az miktarda onların da küçültülmesi cerrahi olarak yapılır.

Alt göz kapağı kirpiklerinin hemen altından yapılan kesi ile alt göz kapağı derisi kas ile beraber kaldırılır. Yağ yastıkçıklarına yapılan küçültme işlemi çok nadir gerekli olur. Genellikle yağ paketlerinin göz çukuru kenarına yayılması göz altında oluşan çöküntünün düzeltilmesinde yardımcı olur. Bu çöküntünün giderilmesinde yanak kaldırılması ve yağ yastıkçıklarının yayılması işlemi yetersiz kalırsa yağ enjeksiyonu işlemi de eklenir. Deri ve kas bolluğu uzaklaştırıldıktan sonra kas dokusu göz çukurunun dış duvarına asılır. Bu da yağ yastıkçıklarına destek sağlar. Alt göz kapağı estetiği genellikle orta yüz germe ameliyatı ile beraber yapıldığı için genel anestezi altında yapılır. Ameliyatın süresi yapılacak ek girişimlere göre 2 ile 4 saat arasında değişir.

Ameliyat Sonrasında Nelere Dikkat Etmeliyiz?

İşlem bittiği zaman göz kapaklarını örten bantlar olacaktır. Bunlar görmenizi engellemez. Göz çevresine işlem sonrası ödemi kontrol etmek amacıyla soğuk uygulaması yapılır. Bu önlemlere rağmen, göz çevresinde şişlik ve morluk oluşabilir. Bu şişlik ve morluklar ilk 2 gün artarak seyreder. 3. günden itibaren giderek azalmaya başlar. Erken dönemde arnika krem başlanması morlukların daha çabuk geçmesine yardımcı olur. Özellikle işlem sonrası ilk saatlerde, göz kapaklarını örten bantlar üzerinde sızıntı, hafif kanamalar görülebilir. Efor, öksürme, hapşırma bu şikâyetleri artırır.

İşlem sonrası dinlenirken birkaç yastıkla başın yüksekte tutulması ödemin daha az olmasına yardımcı olur. İşlem sonrası ilk günlerde, göz çevresinde gerginlik, batma, yanma şeklinde şikâyetler olabilir. Basit ağrı kesicilerle bu şikâyetler giderilebilir.

İşlem sonrası 3. günden itibaren göz çevresindeki ödem azalmaya başlar ve aktiviteler arttırılabilir. İşlem sonrası 5. günde göz çevresindeki bantlar ve dikişler alınır. Bir 5 gün daha kalmak üzere göz kenarına ufak bir bant daha konulabilir. Aynı gün göz çevresinin yıkanmasına ve göz kapaklarına nemlendirici uygulanmasına izin verilir. Bu işlemleri yaparken özenli olunmalı, sert hareketlerden kaçınılmalıdır. Göz çevresindeki bantlar ve dikişler alındığı zaman, sararmaya başlamış mor alan ve sınırlı bir şişlik doğaldır. Bunlar gün geçtikçe azalır ve hafif makyajla gizlenebilir. İşlem sonrası ağır sporlardan, solaryum, sauna, güneş banyosu buhar banyosu gibi ödem arttıran uygulamalardan 6 hafta boyunca kaçınılmalıdır,

İşlem sonrası ilk haftalarda, sabahları uyanıldığında gözlerin şişmiş olması son derece sık rastlanan bir durumdur. Gün içinde bu şişlik giderek azalır. İlk haftalarda rüzgâr ve güneşe maruz kalınmasına bağlı olarak gözlerde gerginlik, batma ve sulanma olabilir. Bu durumu önlemek için güneş gözlüğünden faydalanılabilir.

Göz Kapağı Ameliyatı Sonrası İz Kalır mı?

Üst göz kapağı kıvrımında, alt göz kapağında, kirpiklerin altında, ince, pembe bir çizgi ilk haftalarda dikkati çekebilir. Göz köşesinde ise bu durum bazı olgularda daha uzun süreyle devam edebilir. Göz kapağı derisi çok ince olduğundan deride oluşacak izi 1 yıldan sonra ayırt etmek oldukça güçtür. Yine bazı olgularda göz dış kenarının kas askısı ile asılması gereken durumlarda, ilk hafta daha belirgin olmak üzere, gözler çekik görülebilir. Bu durum her geçen gün azalır.

Göz Kapağı Ameliyatının Riskleri Nelerdir?

Seyrek olmakla birlikte, göz kapağı ameliyatı sırasında ya da sonrasında kanama problemi ile karşılaşılabilinir. Operasyon sonrasında kanama olursa, acil drenaj tedavisi gerekebilir. Kanama riskini artırmaları nedeni ile operasyonun on gün öncesinden, aspirin veya antiinflamatuar ilaçların kullanımı durdurulmalıdır. Tıbbi kontrol altında olmayan hipertansiyon da operasyon sırasında ya da sonrasında kanamaya neden olabilir. Göz kapakları altına kanama, iyileşmeyi geciktirebilir ve kötü iz (skar) kalmasına neden olabilir.

Bu ameliyat sonrasında enfeksiyon genellikle beklenmez. Nadiren de olsa, enfeksiyon gelişecek olursa, uygun antibiyotik tedavisi ile sorun çözülebilir.

Blefaroplasti sonrasında körlük, son derece az bir ihtimaldir. Ancak cerrahi sırasında veya cerrahi sonrasında göz içine kanama buna neden olabilir. Erken teşhis ve drenaj ile bu sorunun üstesinden gelinebilinir.

En korkulan ve nispeten sık görülen komplikasyon ise alt göz kapağında aşağı doğru çekilme (ektropiyon ) olmasıdır. Bu olasılık ikinci kez ameliyat olan hastalarda artar. Sorun genellikle göz derisinin gereğinden fazla alınmasıdır ve tedavisi de eksik derilerin yerine konmasıdır. Bunun için üst göz kapağından deri almak gerekebilir.

Yaşlanma, güneşte kalma ve diğer bazı şartların sonucu olarak göz kapağının görüntüsünde değişikler olabilir. Blefaroplasti ameliyatı yaşlanmayı durdurmaz, ya da göz kapağı bölgesinin gerginliğini sürekli olarak sağlamaz. Blefaroplasti ameliyatının sonuçlarını koruyabilmek için gelecekte yeni ameliyatlar ve tedaviler gerekebilir.

Read More

Estetik Dolgu

Estetik dolgular; cilt kırışıklıklarını ve elastikiyet kaybını düzeltmek için kullanılan, vücutla uyumlu, kalıcı ya da yarı kalıcı maddelerdir. Dolgular aynı zamanda ciltteki asimetriyi düzeltmek, çukurları doldurmak ve dokulara hacim vermek için de kullanılır. Dolgu uygulamaları günümüzde popülerliğini her geçen gün arttıran ve tercih edilen uygulamalardan biridir.

İlerleyen yaş, stres, güneş ışınları, sigara ve alkol tüketimi gibi etkenler cildinizde bulunan kollajen, elastin ve hyalüronik asit miktarların azalmasına neden olur. Cildimize canlılık, genç ve sağlıklı görünümü veren bu maddelerin ilerleyen yaş ile birlikte azalması sonucunda kırışıklıklar, doku kaybı, elastikiyet kaybı ve sarkmalar görülür. İşte tam bu nokta da Hyalüronik asit içeren dolgu maddeleri bu sorunları ortadan kaldırarak sizlere kaybetmiş olduğunuz güzelliği geri verir. Boyun, şakak, el ve akne ya da çeşitli nedenlerle oluşmuş izlerin doldurulması gibi birçok estetik kaybının önüne geçilebilir.

Dolgu uygulaması, cilt altında özel enjektör yardımıyla sorunlu olan bölgenin tespit edilmesiyle o bölgeye dolgunun enjekte edilmesidir. Cildin yaş almasına veya genetik faktörlere bağlı olarak ciltte elastikiyet kayıpları, kollajen liflerde eksilme ve yağ tabakasında azalma gibi problemler meydana gelir. Bu problemler ilerleyen dönemlerde ciltte kırışıklık ve sarkmalara sebep olur. Dolgu maddeleri; vücuttaki herhangi bir yapının (yüz, el sırtı, burun vb.) hacmini arttırmak, derin kırışıklıkları doldurmak ve dudak dolgunlaştırmak için kullanılır. Dolgu maddelerinin kalıcılığı, kullanılan ürüne göre değişmekte olup, ortalama 6-12 aydır (dudak 4-6 ay). Daha uzun kalıcılığı olan sentetik malzeme içeren dolgular da mevcuttur. Yüz bölgesinde oluşan sarkma ve kırışıklıklarda dolgu enjeksiyonları oldukça başarılıdır. Dolgu enjeksiyonları aynı zamanda dudakta ya da yanak bölgesinde daha dolgun bir görünüm sağlamak için de kullanılır.

Dolgular; kırışıklık, sarkma gibi izleri gidermek ve yüze yeniden şekil vermek için enjekte edilen geçici veya yarı kalıcı maddelerdir. Yaşlanma süreci ile birlikte ciltte elastik lifler, kollajen lifleri, yağ tabakası ve hyaluronik asit azalır; buna bağlı olarak da kırışıklıklar ve sarkmalar meydana gelir. Özellikle göz, ağız, çene, boyun, burun ve alın bölgelerinde kırışıklar ve sarkmalar oluşur. Yüzün orta ve alt bölümlerindeki sarkma ve kırışıklıklarda dolgu uygulaması başarıyla kullanılabilir. Bu uygulama; “dolgu ile yüz şekillendirme ve germe” olarak da adlandırılır. Dolgu enjeksiyonu dudaklara uygulandığında, hacim kazandırarak daha dolgun, daha çekici ve daha genç bir görünüm sağlar. Dolgular, ciltteki derin yara ve akne izlerini gidermek için de kullanılabilir.

Dolgu Kalıcılığını Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Dolgu maddesi, ince bir iğne veya kanül yardımıyla yüze enjekte edilir. Jel kıvamındaki dolgular, kırışıkların altını doldurur ve kırışıklığı düzeltir. Yüzde sarkma varsa, hacim vererek bu sarkmayı giderir. Ayrıca dolguların içeriğindeki Hyalüronik asidin ciltte su tuttuğu ve cildi yoğun olarak nemlendirdiği, yine dolgu malzemelerinin içinde bulunan kalsiyum hidroksiapatit maddesinin de ciltteki kollajen oranını arttırdığı bilinmektedir. Dolgular cilde hacim kazandırmanın yanında, ciltte kollajen ve nem artışına yol açıp cildin yenilenmesini sağladığı için, eridikten sonra bile uygulanan bölgede ilk haline göre çok daha iyi bir görünüm sağlanmaktadır. Dolgular genellikle hyalüronik asit ve kalsiyum hidroksi apatit içeriklerinden oluşur. Bu içerikler ciltte hacim etkisi sağlarken aynı zamanda cildin nemini ve kollajen oranını da arttırır. Hyalüronik asit ve kollajen cildin yapı taşlarındandır. Hyalüronik asit cilde nem sağlayarak kırışıklıkları açar, kollajen ise cildin sıkılaşmasını veya sıkı durmasını sağlayan bağlardır. Genç ciltlerde Hyalüronik asit ve kollajen daha fazladır. Ancak bu durum genetik ve yaşama biçimlerine bağlı olarak değişebilir. Ayrıca dolgu işleminin uzun süre kalcı olması için, cildin dokusu, kişinin yaşam tarzı, hastanın yaşı ve enjeksiyon tekniğine göre değişkenlik göstermektedir.

Dolgu maddelerine baktığımızda günümüzde 3 kategoride sınıflandırılmaktadırlar. Dolgu çeşitleri;

  • Kalıcı olmayan dolgular, (1 yıldan kısa)
  • Yarı kalıcı dolgular, (1-2 yıl arasında)
  • Kalıcı dolgular (2 yıldan fazla)

Dolgu maddelerinden en çok kullanılanı hyalüronik asit içeren yani kalıcı olmayan dolgu ürünleridir. Bu madde su tutucu özelliğinden dolayı cilde hacim verir ve sonrasında vücut tarafından emilerek etkisi sonlandırılmaktadır. Kalıcılığı 6-12 ay arasında değişmekte olup, yüzün her bölgesine ve ellere kolayca uygulanabilir. Uygulanacak bölgeye ve hacim kaybının derecesine göre kullanılacak hyalüronik asit dolguları farklılık gösterir. Göz ve ağız kenarları çizgilenmelerinde akışkanlığı fazla olan maddeler, alın kırışıklıkları, kaşların arası, burnun alt köşesi ve ağız köşesi arasında kalan hafif kıvrımlarda ve dudak hacimlendirmesinde akışkanlığı biraz daha yoğun maddeler, burnun alt köşesi ve ağız köşesi arasında kalan derin kıvrımlarda ve yüz şekillendirmesinde ise akışkanlığı en yoğun olan maddeler kullanılmaktadır. Dolgu yaptırmadan önce özellikle ürünün FDA onaylı olmasına dikkat edilmelidir. Aynı zamanda ürün ile birlikte uygulayacak doktor seçiminde dikkatli olunmalıdır.

Dolgu Hangi Bölgelere Uygulanabilir?

  • Elmacık kemiklerine,
  • Burun kenarlarından aşağı doğru inen çukurlara (Nasolabial çizgiler),
  • Ağız kenarından çeneye inen çukurlara,
  • Dudak içerisine ya da kontürüne, Dudak üzerindeki ve etrafındaki kırışıklara,
  • Kaşları kaldırmak veya asimetriği düzeltmek için kaş bölgesine,
  • Çeneyi uzatmak ve şekil vermek için çene kısmına,
  • Burun ucunu kaldırmak için burnun uç kısmına,
  • Kaş çatma ile oluşan kaş arasındaki çizgilere.

Dolgu Uygulamasından Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?

Dolgu işleminin yapılmasının ardından bir süre beklenildikten sonra antiseptik bir maddeyle cilt temizlenir ve uygulama enjeksiyon yöntemiyle birkaç yerden girilecek şekilde yapılır. Aynı kişiye, çökük alanının derinliğine göre birden fazla dolgu maddesi kullanılabilir.  Derin çökmelerde ilk uygulama sonrasında 3 ay içinde tekrar yapıldığında daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Dolgu işlemi kısa sürede yapıldığı gibi görünümden rahatsız olunduğu takdirde çıkarılabilir.

Uygulama sonrasında üç gün boyunca yoğun fiziksel aktiviteden kaçınılmalıdır.

Masaj yapılmamalı, sıcak/soğuk ortamlardan kaçınılmalıdır (kızarıklık ve şişlik kaybolana kadar).

Ertesi gün cilt bakım ürünleri kullanılabilir.

Yan etki olarak kızarıklık, şişlik, morluk vb. görülebilir fakat uygulama öncesi anestezik krem ile uyuşturulduğundan hasta acı veya ağrı hissetmez.

Dolgu maddesi uygulaması yaklaşık 20 dakika ile 30 dakika gibi kısa süreli bir işlemdir, uygulandığı yerde hafif kızarıklık ve çok az miktarda morarma görülebilir.

İşlem tamamlandıktan sonra dönüp günlük yaşantınıza dönebilirsiniz.

Işık Dolgusu Nedir?

Cilde ışığı yansıtma kapasitesini geri vermek için mezoterapi ve dolgu teknikleri arasında yeni bir uygulamadır. 3 hafta aralıklı 3 seansla etkili ve basit bir şekilde uygulanabilir. Birinci enjeksiyon ve kümülatif seanslardan itibaren gözle görülür sonuçlar ortaya çıkar. Ciltte hali hazırda mevcut olan doğal içeriklerin özel seleksiyonu ve hiyalüronik asit bazlı özel formül, cildin antioksidan koruması ve alt derinin tekrar yoğunlaştırılması için sinerjik bir biçimde cilde verilir.

El Üstü Dolgu Nasıl Yapılır?

Yaşlanma belirtileri arasında olan el üzerindeki lekelenmeler, doku azalmaları ve damarların belirginleşmesi ile de kendini belli eden el üstü yaşlanmasının artık bir çözümü var. El gençleştirmede amaç el sırtında azalmış olan cilt altı dokusunu yerine koymak, incelmiş ve yıpranmış cildin kalitesini arttırmak ve ciltteki lekeleri ortadan kaldırmaktır. Cilt altını dolgunlaştırmak için el sırtına, dolgu uygulamaları yapılabilir. Cilt kalitesini arttırmak ve nemlendirmek amacı ile saf hyaluronik asit ve PRP uygulamaları yapılır. Cilt lekeleri kimyasal soyma ya da abrazyon yapılarak ortadan kaldırılır.

Yağ Dolgusu Nedir?

Yağ dolgusu yani yağ enjeksiyonu yüze ve vücudun diğer pek çok bölgesine uygulanabilen bir dolgu çeşididir. Yağ dolgusu, sentetik dolguların aksine kişinin kendi vücut yağları ile yapılan bir dolgu çeşididir. Bu nedenle öncelikle hastanın vücut yapısı incelenmeli, yağ fazlalığı olan bölgeler belirlenmelidir. Yağ dolgusu, özellikle dış görünüşü nedeniyle sosyal yaşamda sorun yaşayan kişiler için özgüven yükseltici ve psikolojik açıdan rahatlatıcı bir uygulamadır. Vücudun orantılı ve estetik bir görünüm alması, kusurlu olan bölgelerin yağ takviyesi ile doldurulması hastalarımızın kendini daha çok beğenmesini sağlamaktadır.

Yağ Enjeksiyonu Hangi Bölgelere Yapılır?

Yağ dolgusu hem yüze hem de vücudun diğer bölgelerine uygulanabilir. Yüz bölgesinde bulunan kırışıklıklar, yağ enjeksiyonu ile giderilebilir. Yüz bölgesinde; burun, ağız köşeleri, alın çizgileri, kaş arası çizgiler, kaz ayakları, göz altı çukurları yağ dolgusu yapılabilen bölgelerdir.

Bunun dışında yağ enjeksiyonu vücudun neredeyse her bölgesine uygulanabilir. Kalça dikleştirme, meme büyütme, ince bacakların dolgunlaştırılması, çarpık bacak sorununun giderilmesi ve bazı doğumsal vücut şekli sorunlarının giderilmesi yağ dolgusunun vücutta en sık kullanıldığı işlemlerdir.

Yağ Dolgusu Nasıl Yapılır?

Yağ dolgusu, hastane ortamında yapılan bir işlemdir. Liposuction ile yapılır. Öncelikle hastamız lokal anestezi ya da genel anestezi ile uyutulur. Bu nedenle işlem sırasında herhangi bir ağrı ya da acı hissedilmez. Liposuction ile yağ almak için bölgeye özel bir sıvı enjekte edilir. Yağ alınacak bölgeye küçük bir kesi yapıldıktan sonra bölgedeki fazla yağ kanül adını verdiğimiz, ince iğnelerle çekilir. Sonrasında hastadan çıkarılan yağ santrifüj ya da süzme yöntemi ile ayrıştırılır. Yeniden enjekte edilebilir hâle gelen yağ dokusu, dolgunlaşma istenen bölgeye enjekte edilir ve dolgu işlemi sonlanır.

Yağ Alma Ameliyatında İz Kalır Mı?

Yağ dolgusu için yapılan ilk işlem yukarıda da bahsettiğimiz gibi yağ almadır. İşlem sırasında katlanma bölgelerine, küçücük bir kesi yapıldığı için ameliyat izi göze çarpmaz ve estetik sorunlara neden olmaz. Operasyondan sonra hasta aynı gün içerisinde taburcu edilir ve birkaç gün sonra günlük hayatına geri dönebilir.

Yağ Dolgusu Kalıcı Mıdır?

Birçok hastamızın sentetik dolgu yerine yağ dolgusunu tercih etme sebeplerinden biri de kalıcılıktır. Yağ dolgusu ile enjekte edilen doku, ilk 6 ay içerisinde %40 – 60 oranında erir. Bu nedenle yağ dolgusu mutlaka tekrar edilmesi gereken bir işlemdir. Yoksa beklenen sonuçları almamanız ve hayal kırıklığına uğramanız olasıdır. Fakat tekrar edildiğinde uygulamanın etkileri kalıcıdır. Yağ dolgusunun kaç seansta tamamlanacağı ise uygulama yapılan bölgeye ve kişinin yapısına bağlıdır.

Read More

Cilt Kanseri Tanı ve Tedavisi

Cilt Kanseri (Melanoma) Nedir?

Cilt Kanseri (Melanom veya Melanoma), deriye rengini veren melanosit adı verilen hücrelerde başlayan bir cilt kanseridir. Malign melanom veya kutanöz (cilt kaynaklı) melanom olarak adlandırılır. Melanom cilt kanseri hücrelerinin çoğu melanin üretmeye devam ettiği için tümör genellikle kahverengi veya siyah renktedir. Ancak, bazı melanomlar melanin üretmez.
Bu durumda kanser pembe, sarımsı kahverengi hatta beyaz olarak görülebilir. Melanom cilt kanseri, deride doğuştan var olan veya sonradan ortaya çıkan benler üzerinde kanser oluşabilir ve saçlı deri, ayak tabanı dahil vücudu kaplayan derinin herhangi bir yerinde görülebilir.
Melanom cilt kanseri, erkeklerde boyun ve sırt bölgelerinde; kadınlarda bacaklar, boyun ve yüzde sık görülmektedir. Ancak kanser avuç içi, ayak tabanı, tırnak içinde de gelişebilir. Tüm bunların yanında nadir de olsa göz, ağız, genital veya anal bölgede de oluşabilir. Erken evrede teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kanser türü olan melanom hızlı yayılım gösterdiğinde tedavi şansını azaltan bir kanser türüne dönüşebilir.

Cilt Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarır

Cilt kanseri, gözle görülebilen kanser türüdür. Cilt kanserinde de diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken dönemde derideki değişiklikleri fark edildiğinde kanser yayılmadan tedavi edilebilir.

Ayrıca, erken evrede tedavi edilen cilt kanserinde tedaviye bağlı yan etkiler minimum düzeyde görülmektedir.

Cilt Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Cilt kanserinin en önemli belirtisi deride yeni bir leke veya lekenin büyüklüğü, şekli veya rengindeki değişikliktir. Diğer bir önemli işaret, cilt lekesinin cildinizdeki diğer lekelerden farklı gözükmesidir. Buna çirkin ördek işareti de denir. Bu uyarı işaretlerinden birini gözlemlemeniz durumunda vakit kaybetmeden doktorunuza görünmelisiniz.

Diğer uyarı işaretleri:

  • İyileşmeyen yara,
  • Pigmentlerin lekenin dışına taşarak etrafındaki deriye yayılım göstermesi,
  • Kırmızılık veya sınırının ötesinde yeni bir şişlik,
  • Hassasiyetin artması- kaşıntı, hassasiyet veya ağrı,
  • Benin yüzeyinin değişmesi, tümsekleşme, kanama ya da nodül veya yumru şeklinde görünüm.

Normal bir benle melanom arasındaki farkı ayırt etmek bazen zor olabilir. Bu durumda doğru olan en kısa zamanda uzman bir dermatoloğa başvurmaktır.

Cilt Kanserine Neden Olan Faktörler Nelerdir?

Ultraviyole (UV) Işınına Maruz Kalmak:UV ışınları melanom cilt kanserinde ana risk faktörlerinden biridir. Deri hücrelerinin DNA’sına zarar verir ve cilt kanseri başlar. Güneş ışığı ultraviyole ışınlarının başlıca kaynağıdır. Solaryumunda UV ışınının diğer bir kaynağı olduğu sö Bu kaynaklardan fazla derecede UV ışınına maruz kalan kişilerde melanom dahil birçok cilt kanseri görülme riski artar.

UVA Işınları: Hücre yaşlanmasına neden olur ve hücre DNA’sına zarar verebilir. Kırışıklık gibi deride uzun süreli zararlara neden olduğu ve bazı cilt kanserlerinin gelişiminde rol düşünülmektedir.

UVB Işınları: Güneş yanıklarına neden olan ve hücre DNA’sına direk zarar verebilen ana ışındır. Cilt kanserlerinin çoğuna neden olduğu düşünülmektedir.

UVC Işınları: Atmosferden geçemez. Dolayısıyla güneş ışığında bulunmaz. Bu sebeple de cilt kanserine sebep olmaz.

Solaryum: Araştırmalar, bronzlaşmak için sık sık solaryuma giden kişilerde melanom cilt kanseri riskinin daha fazla olduğunu gö Solaryumlarda bronzlaştırma için kullanılan UV lambalarının “ultraviyole lambalar” olması gereklidir ve üzerlerinde “UV ışınlarına sürekli maruz kalmak, cildin erken yaşlanmasına ve cilt kanserine neden olabilir” ibaresi olan etiketler olmalıdır. Ayrıca, bu ışınlara devamlı maruz kalan kullanıcılar için “cilt kanseri için düzenli doktor kontrolü gereklidir” yazan bir etiket daha koyulmasının uyarıcı nitelikte olabileceği düşünülmektedir. Böylece, özellikle cilt kanseri riski olan, 18 yaş altı gençler/çocuklar ve ailesinde cilt kanseri olan kişiler için ultraviyole ürünlerinin (kara ışık lambası, cıva buharlı lamba, yüksek basınçlı ksenon ve ksenon civalı ark lambası, plazma fenerler ve ark kaynakları vb.) kullanımına karşı eğilimi azaltma hedeflenmektedir.

Benler: Vücudumuzdaki benler, iyi huylu tümörlerdir ve sadece doğumda değil çocukluk ve gençlik dönemlerinde de oluşur. Benlerin çoğu asla probleme yol açmaz. Ancak, fazla sayıda beni olan kişilerde melanom gelişme riski daha fazladır.

Normal Benler: Ciltte genellikle kahverengi, ten rengi veya siyah nokta şeklindedir. Düz veya yüksek ve kabarık, yuvarlak veya oval olabilir ve genellikle 6 m m’den küçüktür. Benler, doğuştan veya çocukluk ve gençlik dönemlerinde oluşabilir. Erişkinlik döneminde vücutta çıkan yeni benler, olası bir cilt kanserine karşı doktor tarafından kontrol edilmelidir. Vücutta bir ben geliştiğinde yıllarca aynı boyut, şekil ve renkte kalacaktır. Bazı benler ise, zaman içinde kendiliğinden yok olacaktır. Birçok insanda ben vardır ve bu benlerin çoğu zararsızdır. Ancak, benin şekli, büyüklüğü veya renginde bir değişiklik olduğunda olası bir cilt kanseri gelişimine karşı bunu fark etmek ö

Displastik Nevüs: Displastik nevi (nevi, nevusun çoğul halidir) ya da bir başka adıyla alışılmışın dışında nevi, çoğunlukla azda olsa normal benler gibi görünür ancak melanomun bazı özelliklerini taşır. Genellikle diğer benlerden daha büyüktür, şekli veya rengi alışılmışın dışındadır ve çoğu kansere dönüşmez.

Konjenital (Doğumsal) Melanositik NevüsDoğumda varolan benlere konjenital melanositik nevi adı verilir. Doğumla birlikte var olan bu tür benlerde nevüsün büyüklüğüne bağlı olarak melanom gelişme riskinin %0-l0 arası olduğu tahmin edilmektedir. Konjenital melanositik nevüsü büyük olan kişilerde melanom gelişme riski daha fazladır. Örneğin; konjenital nevi avuç içinden daha küçükse, melanom riski daha düşüktür. Bunun aksine, sırtta veya kalçalarda büyük boyutlarda olan konjenital nevilerde melanom riski önemli ölçüde artmaktadır.

Açık Ten, Çillenme ve Açık Renk Saç: Beyaz tenli, açık renk saçlı kişilerde melanom riski siyah tenli kişilere göre 10 kat daha fazladır. Kızıl ve sarı saçlı, beyaz tenli, mavi veya yeşil renk gözlü ya da çilli kişilerde cilt kanseri riski artmaktadır.

Yaş: Melanom sıklıkla 15-29 yaş arası gençlerde gözükmekle birlikte en sık 25-29 yaş grubu arasında görülür (özellikle genç bayanlarda). Ancak ileri yaşlarda da görülebilir.

Cinsiyet: Görülme sıklığı ve biyolojik farklılıkları göz önüne alınarak cilt kanserleri malign meianom ve melanom dışı cilt kanserleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Genç erişkin yani 25-34 yaş arası erkeklerde en sık görülen 4. kanser türü iken, kadınlarda meme ve jinekolojik kanserlerden sonra en sık görülen kanser türüdür.

Kaynak ve Metal İşleri ile Uğraşma: Gözlerde melanom riskini arttığı gösterilmiştir.

Fototerapi (Işık Tedavisi): Sedef gibi bazı cilt hastalıkları olan kişilere uygulanan tedaviye bağlı maruz kalınan UV ışınları, skuamöz hücreli cilt kanseri riskini arttırmaktadır.

Cilt Kanserinde Genetik Faktörler Neler?

Bir veya birden fazla birinci derece akrabasında (anne- baba, kardeş veya çocuğu) melanom cilt kanseri görülen kişilerde risk daha yüksektir. Melanom olan kişilerin yaklaşık %10’unda ailesinde aynı hastalık görülmektedir.

Riskin artmasındaki bir sebep, aile içinde yaşam şeklindeki benzerlik sonucu sık sık güneşe maruz kalmak, duyarlı açık tenli aile üyelerinin çoğunlukta olması veya bu faktörlerin her ikisi olabilir. Bunun yanında, ailede genlerdeki değişiklik sonucu gen mutasyonu, melanom riskinde etken bir faktör olabilir. Ailesinde yüksek oranda melanom görülen kişilerin yaklaşık %10-40’ında gen mutasyonuna rastlanmaktadır.

Kseroderma Pigmentosum (XP): Normalde DNA’yı onarmakla görevli enzimlerde oluşan hasar sonucu kalıtsal bir durumdur ve nadir görülür. XP olan kişilerde, güneşin neden olduğu DNA zararını onarma yeteneği daha az olduğu için ciltlerinin güneşe maruz kalmış bölgelerinde melanom dâhil birçok cilt kanseri gelişim gösterebilir.

Olağandışı yaralar, şişlikler, lekeler, çizikler veya derinin söz konusu bölgesinin görünüşünde değişiklik, melanom veya diğer bir cilt kanseri türünün işareti veya kanserin oluşabileceğine dair bir uyarı olabilir.

Cilt Kanseri Tanısı Nasıl Konulur?

Cilt kanserinin en önemli belirtileri, deride yeni bir leke veya lekenin büyüklüğü, şekli veya rengindeki değişikliktir. Olağandışı ve iyileşmeyen yaralar, şişlikler, lekeler, çizikler veya derinin görünüşünde değişiklik, benin yüzeyinin değişmesi (tümsekleşme, kanama ya da nodül veya yumru şeklinde görünüm), kaşıntı, hassasiyet ve ağrı melanom ya da diğer bir cilt kanseri türünün işareti veya kanserin oluşabileceğine dair bir uyarı olabilir. Bu tür belirtilerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmak, erken tespit edilen sağlık sorununa hızlıca çözüm bulunmasını sağlayacaktır.

Cilt Kanserinde Kendi Kendine Cilt Muayenesi: Ayda iki kez cildin kontrol edilmesi çok önemlidir. Benlerin, lekelerin ve çillerin özelliklerini bilmek, yeni bir ben veya lekeyi fark edecek kadar vücudun tanınması önemlidir. Kendi kendine cilt muayenesi, iyi aydınlatılmış bir odada tüm vücudun gözlemlenebileceği bir boy aynasının karşısında yapılmalıdır. El aynası kullanarak sırt, kalça gibi vücudun kör noktalarını boy aynasında görüntülemek kolaylaşır. Erkeklerde 3 melanomdan 1’i sırtta görülmektedir. Sırt, avuç içi, ayak tabanı, kafa derisi, gözler, tırnaklar gibi vücudun tüm bölgeleri kontrol edilmelidir.

Tıbbi Geçmiş ve Fiziksel Muayene: Cilt kanseri için fiziksel muayene ilk olarak uzman bir dermatolog veya Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından yapılmalıdır. Dermatoskopi olarak adlandırılan (epiluminesens mikroskopi veya yüzey mikroskopi olarak da bilinir) bir teknik kullanılarak deri üzerindeki lekeler ya da benler yakından incelenir ve istenirse görüntüsü alınabilir ve şüpheli bölgeye yakın deri altındaki lenf bezlerindeki olası yayılım gözlenebilir. Bazı cilt kanserleri, lenf bezlerine yayılım gösterir. Bu olduğunda, etkilenmiş olan lenf bezleri büyüyebilir ve normalden daha sert olabilir. Cilt kanserinin erken teşhis edilmesinde oldukça etkili olabilir. Displastik nevüs sendromu olan, ailesinde daha önce melanom görülmüş kişilerin düzenli olarak cilt muayenesi yaptırması önemlidir.

Cilt Kanseri Tanısında Dermatoskopi

Dermatoskopi deri yüzeyi mikroskopisidir; benlerin ve pigmentli diğer lezyonların tanısında kullanılır. Bu yöntemde, yağlanmış deri yüzeyi, ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop, kulak muayenesinde kullanılan otoskoba benzer ve 10 yılı aşkın süredir yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonları belirlenir. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınır ve kaydedilir. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır.

Dijital Dermatoskop bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplayarak malign melanom riskini gösteren bir indeks de oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır. Çıplak gözle erken evre melanom tanı şansı %60 iken, dijital dermatoskopik inceleme ile %90’lara çıkar.

Cilt Biyopsisi: Eğer şüpheli bölgenin cilt kanseri olabileceği düşünülüyorsa, bu bölgeden parça örneği alınarak laboratuvar ortamında incelenir. Buna, cilt biyopsisi denir. Cilt biyopsisi birçok farklı yolla yapılabilir. Şüpheli bölgenin vücuttaki yerine, büyüklüğüne ve şüphelenilen cilt kanseri türüne göre biyopsi şekline karar verilecektir.

Şüpheli ben veya leke, kanser veya kanser öncesi olarak tespit edilirse, doktorunuz daha fazla test veya tedavi uygulamak isteyebilir. Şüpheli ben veya leke küçük ve bölgesel ise, daha geniş çaplı bir biyopsi (daha fazla doku almak için) veya bir çeşit cerrahi müdahale uygulanabilir. Yayılım göstermiş cilt kanserlerinde ise, görüntüleme testleri ve tedavi için immunoterapi, hedefe yönelik tedavi, kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekecektir.

Cilt Kanseri Türleri Nelerdir?

Melonom Cilt Kanseri

Melanom, deriye rengini veren melanosit adı verilen hücrelerde başlayan bir cilt kanseridir. Malign melanom veya kutanöz (cilt kaynaklı) melanom olarak adlandırılır. Melanom cilt kanseri hücrelerinin çoğu melanin üretmeye devam ettiği için tümör genellikle kahverengi veya siyah renktedir. Ancak, bazı melanomlar melanin üretmez.

Bu durumda kanser pembe, sarımsı kahverengi hatta beyaz olarak görülebilir. Melanom cilt kanseri, deride doğuştan var olan veya sonradan ortaya çıkan benler üzerinde kanser oluşabilir ve saçlı deri, ayak tabanı dahil vücudu kaplayan derinin herhangi bir yerinde görülebilir.

Melanom cilt kanseri, erkeklerde boyun ve sırt bölgelerinde; kadınlarda bacaklar, boyun ve yüzde sık görülmektedir. Ancak kanser avuç içi, ayak tabanı, tırnak içinde de gelişebilir. Tüm bunların yanında nadir de olsa göz, ağız, genital veya anal bölgede de oluşabilir. Erken evrede teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kanser türü olan melanom hızlı yayılım gösterdiğinde tedavi şansını azaltan bir kanser türüne dönüşebilir.

Diğer Cilt Kanseri Türleri

Bazal hücreli ve skuamöz hücreli kanserler çoğunlukla baş, boyun ve kollar gibi güneşe fazla maruz kalan bölgelerde görülür. Ancak, bunun yanında vücudun başka bölgelerinde de rastlanmaktadır.

A-Bazal Hücreli Karsinom: En sık görülen cilt kanseridir. Çoğunlukla düz, sert, bulunduğu bölge soluk renkli veya ufak bir kazada bile kolay kanayabilen küçük, tümsekli, pembe veya kırmızı, şeffaf, parlak, inci büyüklüğünde şişlikler bulunan bir kanserdir. Ortası çökük ve alanı mavi, kahverengi veya siyah renktedir. Büyük bazal hücreli karsinomlar, kabuklu veya yayılan bir alana sahiptir.

B-Skuamöz Hücreli Karsinom: Sıklık olarak ikinci sırada görülen cilt kanseridir. Büyüyen bir yumru gibi gözükebilir. Çoğunlukla sert, pul pul veya kabuklu bir yüzeyi vardır. Bunun yanında yavaş gelişen düz, kırmızı lekeli bir görünüme de sahip olabilir. Bu cilt kanserlerinin her ikisi de, normal deriden çok az bir değişiklik göstererek düz bir alanda gelişebilir.

Aknitik keratoz aynı zamanda solar keratoz olarak da bilinir. Bazen deride kanser öncesi oluşan bir durum olabilir ve güneşe fazla maruz kalınması sonucu ortaya çıkar. Aknitik keratoz, genellikle pembe-kırmızı veya deri renginde küçük, sert veya pul pul noktalardır. Genellikle yüzde, kulaklarda ellerin üstünde ve kollarda başlar. Ancak, vücudun güneşe maruz kalan diğer bölgelerinde de görülebilir. Aknitik keratoz genellikle çok sayıdadır. Bazıları skuamöz hücreli kanserlerin içinde gelişebilir. Bazıları ise aynı kalır veya tek başına ilerler.

Cilt Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Cilt kanseri tedavisinde kanserli dokunun tümü herhangi bir kalıntı bırakılmadan çıkarılması hedeflenir. Cerrahi tedaviyle oldukça yüksek oranda başarı sağlanabiliyor. Yeterli derinlikte ve genişlikte çıkarılan kanserli doku ile kanserin tekrar ortaya çıkarılması önlenir.  Cilt kanseri tedavisinde kanserli hücrenin yok edilmesinin yanı sıra  estetik açıdan iz kalmamasına ve işlev kaybına neden olmamasına önem verilir. Cilt kanserinin en çok görüldüğü yük bölgesi için hastanın yaşı genel durumu, tümör boyutu, deri özellikleri ve lenf bezlerine yayılma olasılığı önemli hale gelir.

Cilt kanserinde tek tip bir tedaviden ziyade kişiye özel tedavi şekilleri sunulur. Cerrahi ve radyoterapi açısından küçük tümörlerin tedavisinde genellikle bir sorunla karşılaşılmaz. Cilt kanseri tedavisinde deneyimli bir ekibin tümör çıkarma işlemini uygulaması da bir diğer önemli noktadır.

Cerrahi tedavi sonrası fazla iz kalıyor ve ciddi bir yan etki olmadan tümörün ışın ile kontrolü sağlanabiliyor ise primer tedavi modeli olarak radyoterapi tercih edilebilir. Yanakta, alında veya burun sırtında görülen melanom dışı cilt kanseri, özellikle bazal hücreli ise radyoterapi ile çok başarılı bir şekilde tedavi ediliyor. Küçük tümörlerin tedavisinde ise kriyocerrahi yöntemi tercih edilebiliyor. Sıvı nitrojenin tümör üzerine uygulandığı tedavide, anormal hücreler ölüyor. Buzların çözülmesinden sonra ise ölü dokular vücuttan ayrılıyor.

Küretaj olarak adlandırılan tedavi yönteminde ise, kanserli bölge kaşık şeklindeki bir küretle kazınıyor, özel bir cihazdan sağlanan elektrik akımı ile kanama durduruluyor ve kanser hücreleri öldürülüyor. İşlemin sonunda ciltte düz, beyaz bir iz kalıyor. Yüzeysel cilt kanserlerinde krem ya da losyon şeklindeki uygulanan lokal kemoterapi de bir seçenek olarak değerlendiriliyor.

Cilt Kanserinden Korunma Yolları Nelerdir?

Cilt kanserine neden olan risk faktörleri ve UV maruziyeti azaltılarak korunma mümkün olabilir. Peki, ne tür önlemler alarak güneşten korunmak mümkündür?

  • Örtünün. Güneşlenmiyorsanız üstünüze bir şeyler giyin, geniş kenarlı şapka takın ve cildinizi mümkün olduğu kadar koruyun. Gözlerinizi, UV ışınlarını en az %99 engelleyen güneş gözlüğü takarak koruyabilirsiniz.
  • Gölgede oturun. Güneş ışınlarının en sert olduğu saat 10:00 ile 16:00 arası güneşlenmeyin. Direk güneş ışınlarına maruz kalma sürenizi, uzmanların belirttiği sürelerle sınırlayın.
  • Solaryumda bronzlaşmaktan kaçının. Cilt kanserinin oluşmasına katkı sağlayabilir ve cildinizde uzun süreli zarara yol açabilir.
  • Kozmetik ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edin.
  • Güneş koruma faktörü en az 30 olan geniş spektrumlu güneş kremleri kullanın. Güneş kreminizi 2 saatte bir, yüzdükten ve terledikten sonra sürdüğünüzden emin olun.

Amerika Yiyecek ve İlaç Dairesi (FDA), sadece güneş yanığından değil, cilt kanseri ve erken yaşlanmayı tetikleyen UVA ışınlarından da koruyan güneş kremlerinin üretimini yürürlüğe soktu. Bunun yanı sıra; kullanılan nemlendirici, dudak kremi ve makyaj malzemelerinin etiketlerinde de güneş kremlerinde olduğu gibi koruma faktörü derecesinin belirtilmesi şartı söz konusu.

Güneş Kremi Kullanırken Nelere Dikkat Etmeli?

UVB ve UVA ışınlarının her ikisinden koruyan “geniş spektrumlu” güneş kremleri kullanılmalıdır. Tüm güneş kremi ürünleri, güneş yanığına yol açan UVB ışınlarına karşı koruyucu özelliktedir. Artık, güneş kremleri, cilt kanseri ve ciltte erken yaşlanma oluşumunda payı olan UVA ışınlarına karşı da koruyucu özellik taşımak zorundadır. Sadece, testleri geçen ürünlerde “geniş spektrumlu” etiketi kullanılabilir.

Read More

Botoks  

Gün içinde hepimiz mutlaka mimik kullanırız. Yüzümüzde yer alan binlerce mimik kası vardır, mimik kullanımına bağlı olarak yüzümüzde kırışıklıklar meydana gelir ve yaşımız olduğundan daha büyük görünür. Botoks uygulaması, yaşın ilerlemesi ile birlikte belirginleşen mimik çizgilerini ortadan kaldırır.

Botoks Nasıl Etki Eder?

Botoks uygulandığı hastaya geçici felç etkisi yaratır. Sanılanın aksine botoks, kasın tamamına değil yapılan bölgenin 1-2 cm çevresinde etkili olur. Yüz enjeksiyonlarında, mimik kaslarının hareketlerini kısıtlar, derin kırışıklıkların oluşmasını engeller. Fakat hastanın derin kırışıklıkları varsa botoks enjeksiyonu sadece bu kırışıklıkları hafifletebilir. Tamamen engelleyemez. Botoks beraberinde dolgu uygulamasıda kullanılılır ise derin kırışıklıkların giderilmesi sağlanabilir.

Botoks, Clostridum Botulinum bakterisinden üretilmiş doğal, protein yapısında bir ilaçtır ve dinamik kırışıklıklara yol açan kasları geçici süreyle giderir. Botoks ince çizgiler ve çok derin olmayan kırışıklıkların giderilmesinde kullanılır, eğer çok daha derin kırışıklıklar var ise bunların hafiflemesini sağlar.

Alın, göz çevresi (kaz ayakları), kaş arası, burun yan duvarı, dudak üzerinde ince çizgiler, ağız çevresindeki kırışıklar ve boyun derisindeki kırışıklıklar ve bandlar yüz ve boyundaki mimik kasların kasılması sonucu oluşur. Kaş arası ve burun yan duvardaki çizgiler kızgın yüz ifadesi, göz çevresi ve alındaki çizgiler yaşlı ve yorgun yüz ifadesi ve ağız çevresindeki çizgiler ise üzgün bir yüz ifadesine neden olur.

Botoks yüzün bu bölgelerindeki mimik kasları geçici olarak kasılmasını bloke ederek yorgun, kızgın ve üzgün yüz ifadesini ortadan kaldırarak kırışıksız, daha genç, daha dinç bir yüz ifadesi elde edilir.

Botoks Nasıl Uygulanır?

Botoks tedavisi yüz kasları anatomisini iyi bilen tecrübeli ve deneyimli sağlık profesyonelleri tarafından yapılmalıdır. Çok ince uçlu bir iğne ile kırışıklığa neden olan kasların üzerine yapılır. Ağrılı bir işlem değildir, yalnızca o bölgede hafif bir yanma ve acıma hissedilir. İşlem yapıldıktan sonra botoksun çevre kaslara dağılmaması için, o bölgenin ovuşturulmaması gerekir.

Botoks Uygulamasından Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?

Botoksun uygulandığı gün spora, kuaföre veya saunaya gidilmemesi önerilir. Ayrıca 3 gün havuza gidilmemelidir. Aynı gün uyku pozisyonuna dikkat edilmeli, yüz üstü yatılmaması gerekmektedir. Botoksun tam etkisi 5 ile 7 gün arasında tamamen görülür. Botoks tedavisinin etki süresi 4-6 ay civarındadır. Etki süresi kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu süreyi yaş ve uygulanan bölgenin durumu etkilemektedir. Hamile veya emziren bayanlar dışında hemen hemen herkes botoks işlemi yaptırabilir.

Yüzde Botoks Uygulama Alanları

Yorgun ve yaşlı ifadeye neden olan alın çizgileri,
Kızgın ifadeye neden olan kaş arası çizgileri,
Göz kenarı kırışıklıkları (Kaz ayakları),
Üst dudak üzerindeki ince çizgilerin düzeltilmesi,
Kaş kaldırılması, kaşlarda arzu edilen pozisyona getirilmesi,
Boyun derisindeki kırışıklıklar ve bandların düzeltilmesi,

Terleme Botoksu

El, ayak ve koltuk altı terlemeleri botoks tedavisi ile 6 aylığına ortadan kaldırılır. Öncesinde krem ile lokal olarak uyuşturulduktan sonra ter bezlerinin yoğun olduğu bölgeye yapılır.

Masseter Botoksu

Masseter kasına yapılan botoks işlemi olup özellikle bruksizm denilen diş sıkma, gece uyurken diş gıcırdatma problemini çözmek için tedavi amacı ile yapılır. Ayrıca yüzün alt kısmına çene yanlarında oluşan kare görünümü de düzeltir ve yüzü inceltir. Masseter kası, yüzün alt kısmında yer alır ve bu işlemle çene yan tarafların inceltilir.

Alternatif bir tedavi şekli olan masseter botoks, uzun süreli olarak etkisini gösterir. Yüz bölgesinde erkeksi bir görünüme yol açan kare şeklindeki görünüm masseter botoks uygulaması ile giderilebilir. Bu sayede daha orantılı ve oval bir yüz şekli elde edilir.

Masseter kasındaki orantısız büyüklük, kadınların daha maskülen, erkeksi görünmesine neden olur. Böyle bir görüntüden rahatsız olan kadınlar için ideal bir estetik prosedür olan masseter botoks uygulaması, kadınların bu rahatsızlıktan kurtulmasını sağlar. Çenede masseter dediğimiz çiğneme kaslarının olduğu yerlere uygulama yapılarak bu kasların büyümüş hacmi küçültülerek, o bölgede bir incelme elde edilir ve yüzle daha uyumlu hale gelmesi sağlanır. Uygulama yaptığımız kadın ve erkek hastalarımızda aynı zamanda psikolojik bir rahatlık da sağlanır. Özellikle uykuda diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı olarak diş yüzeylerinde oluşan aşınma ve kırılmaların önüne geçilir, ayrıca diş sıkmaya bağlı olarak çene ekleminde oluşan ağrı da giderilir. Diş sıkma probleminde alternatif bir tedavi şekli olan masseter botoks, uzun süreli olarak etkisini gösterebilir. Hem tıbbi olarak diş sıkma problemi çözülür hem de estetik olarak çene kasındaki büyüme azaltılıp inceltilerek yüzde daha estetik ve ince bir görünüm elde edilir.

Baby Botoks (Sanki Hiç Botoks Yaptırmamış Gibi!)

Baby botoks botulinum toksin enjeksiyonları ile yapılır. Sadece çok az miktarda uygulanarak lokal kırışıklığı açar, kasları gevşetir ve sinir kasılmalarını azaltır. Baby botoks ortalama olarak 15 dakika sürer. Botoks uygulamasının etkisi genellikle 1-2 gün sonra ortaya çıkar. 2 gün sonra yüzünüzdeki kırışıklığın azaldığını ve daha genç göründüğünüzü fark edersiniz.

Baby botoks göz çevresi, kaş arası, kaz ayakları, alın bölgelerinde tercih edilir. Botoksun etkisi geçici olduğu için baby botoks uygulamasını 6 ayda bir yaptırmanızı öneriyoruz. Böylece kalıcılığını ve dinamik yüz yapınızı daha uzun süre korursunuz. Fakat en çok merak edilen konuda botoks etkisi geçince kırışıkların tekrar artacağının düşünülmesidir. Bu durum sanılanın aksine o bölgedeki kaslar kullanılmadığından botoks etkisi geçince daha fazla kırışıklık olmayacaktır.

Baby Botoks Mimiklerini Kaybetmek İstemeyen Herkese Uygundur

Cildin kolajen üretimi 35 yaşından sonra azalmaya başlar. Kolajenin azalmasıyla birlikte cilt elastikiyetini kaybeder, kırışmaya başlar. Kırışıklar için ne kadar erken önlem alırsanız, o kadar etkili sonuçlara ulaşabilirsiniz. 30’Xlu yaşlar baby botoks uygulaması için uygun yaşlardır. Yüzünüzdeki kırışıklardan endişe duyuyor, daha genç ve dinamik görünmek istiyorsanız minimal dokunuşlarla müdahaleler yapabilirsiniz. Botoks uygulamasının cildinizde sahte bir görüntü yaratmasından korkuyorsanız tercihiniz baby botoks olabilir. Minik dokunuşlarla doğal ve canlı bir yüze kavuşacaksınız.

Read More

Hollywood Yanağı (Bichectomy) Yanak İnceltme Estetiği

Kalın ya da tombul görünümlü yanaklar kişilerin olduğundan daha kilolu görünmesine sebep olurken; ince hatlı yüz yapısı daha estetik ve daha genç görünmesini sağlar. Kişiyi rahatsız eden bu görüntü yanak inceltme estetiği yani Bichectomy (Bişektomi) ile kolayca giderilebilmektedir

Bichectomy (Bişektomi) yani yanak inceltme estetiğinin kolay bir cerrahi işlem olması da son dönemlerde en çok tercih edilen estetik işlemlerden olmasını sağlamıştır.

Bichectomy (Bişektomi) kısaca, elmacık kemiğinin daha da belirginleştirilmesi ve yüz hatlarının daha belirgin hale getirilmesi için yanakta bulunan fazla yağların alınması işlemidir. Her hasta Bichectomy (Bişektomi) işlemi için uygun değildir. Hastanın yağ dokusunun miktarı ve cilt kalitesi çok iyi muayene edilmelidir. Aksi halde ilerleyen yıllarda çökük ve daha yaşlı görünüme neden olan bir yüz hattı oluşturmuş oluruz.

Bichectomy (Bişektomi) şu sıralar en çok Hollywood yıldızları tarafından uygulandığı için Hollywood Yanağı olarak da anılmaktadır. İnce ve keskin yüz hatları özellikle oyuncuların ifadelerinin daha güçlü görünmesini sağlamaktadır. Bişektominin tersi yani orantısız derecede göçük yanak görüntüsü için de ameliyatsız yanak dolgusu işlemi yapılabilmektedir.

Bichectomy (Bişektomi), Yanak İnceltme Ameliyatı Nasıldır?

Uygulama kişinin ve doktorun ortak tercihine göre lokal ya da genel anestezi altında yapılabilmektedir. Ağız içinde açılan küçük bir kesi sayesinde o bölgedeki yağ dokusunun %40’ına yakını dışarı alınır. Yaklaşık yarım saat süren bu işlemde kesik izi yanağın içinde olduğu için estetik açıdan sizi rahatsız edecek hiçbir görüntü oluşmamaktadır. İşlem sonrası kısmi ağrı ve şişlikler meydana gelebilmektedir. Hasta aynı gün evine gidebilir. İyileşme süreci ise hastanın ağız içini sürekli hijyen tutması ile doğru orantılıdır. Bu süreçte gargara ve diş fırlama işlemleri dikkatli bir şekilde yapılabilmektedir. Yanak içi dikişler birkaç gün içinde kaybolacaktır. Tedavinin sonucu 3-4 hafta içinde net bir biçimde görünmektedir.

Read More

Ben (Nevüs) Nedir?

Deride melanin (deri pigmenti) üreten hücrelerin lokalize artmasıdır. Doğumsal ve edinilmiş (sonradan kazanılmış) olmak üzere 2 çeşit ben vardır. Çoğunlukla benler doğumda mevcut olmayıp sonradan ortaya çıkar. Yirmi yaşından itibaren çoğu insanda 20-30 adet vücudunun her yanına dağılmış ben mevcuttur. Bu benler zamanla görsel hale gelirler ve genellikle büyüklükleri 0,5 mm’den büyük olmaz. Sadece her yüz bebekten biri doğumsal nevüsle doğmaktadır. Bu benlerin büyüklükleri değişmektedir: 0,6 santimetreden küçük olabildiği gibi neredeyse tüm vücudu kaplayanı da vardır ki bunlara “dev konjenital nevüs” adı verilir. Bu benler yakın takip gerektirir. Çünkü %2-40 oranında malign melanom dediğimiz kötü huylu cilt kanserine dönüşebilmektedir. Benler büyüklük, şekil, renk ve kıl içeriği bakımından çok çeşitlilik göstermektedir.

İnsan vücudunda çok sayıda ben görülebilir. Bu benlerin bazıları doğuştan vardırlar, bazıları ise güneşe maruz kalınması sonucunda oluşurlar. Benler; kahverengi, siyah ya da nadiren koyu mavi renkte olabilirler. Her koyu renk değişikliği ya da kabarıklık ben değildir. Doğuştan gelen benlerde daha fazla risk olmakla birlikte benlerin bazıları kanser riski taşıyabilir. Bu nedenle, tehlikeli benlerin takibi son derece önemlidir. Takipte ‘ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU’ bulgusunu öneririz. Yüzlerce beni olan hastada bu benlerin tek tek takibi zordur. Bu nedenle diğerlerinden farklı olanı yakın takip etmeyi öneririz.

Ben Alınırsa Kansere Döner Mi?

Halk arasında benlere “bıçak değdiği” zaman kötüye dönüşebilecekleri hakkında yanlış bir inanış vardır. Oysa tam tersi tehlike taşıyan benlerin cerrahi olarak çıkarılmaması durumunda yaşamı tehdit eden “Malign Melanom” isimli bir deri kanserine dönüşüm riskleri vardır. Malign Melanom, tüm dünyada hızla artmakta olan kötü seyirli bir kanser tipidir. Bu nedenle, tehlikeli benlerin tespiti ve çıkarılması kişinin hayatını kurtarabilir.

Malign Melanom gelişimi riski genel popülasyonda %1,5′dur. Bu oran atmosferimizdeki ozon tabakasındaki incelme ve zararlı UV ışınlarına yükselen oranda karşılaşma nedeniyle her gün artmaktadır. Ben alındıktan sonra patojik tetkik yapılır.

Ben alımı iki şekilde olur:

  • Cerrahi
  • Lazerle çıkarma.

Her iki işlemde lokal anestezi altında uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı duymazlar.

Lazerle Ben Aldirma Tedavisi

Erbium YAG ve Karbondioksit Lazerler ile gerçekleşmektedir. Yüzde ya da vücutta oluşmuş olan zararsız epidermal ve dermal nevuslar sadece kişiyi estetik açıdan rahatsız eden benler tek seansta, dikiş olmadan anında yok edilmekte ve kişi sosyal yaşantısına devam edebilmektedir. Çok derin köklü olan nevuslar cerrahi olarak çıkartılmalıdır. Göz üstlerinde veya altındaki benler de alınabilmekte hatta birçok kişinin rahatsızlık duyduğu göz altındaki yağ butoncukları da lazer ile temizlenebilmektedir. Uygulama lokal aneztezi ile yapılmakta olup ağrı hissedilmemektedir. Benlerin alındığı alan 4-6 gün arasında normal hal almaktadır. Oluşan pembelik 1-2 ay içerisinde normal cilt renginize uyum sağlayacaktır.

Cerrahi Ben Aldırma Tedavisi

Bu işlemde lokal anestezi altında uygulanır. Plastik Cerrahınız nevüsün lokalizyonuna uygun bir şekilde oluşacak izin en az kalacağı bir biçimde cerrahi işlemi gerçekleştirecektir. Oluşan defekt sıklıkla primer kapatılmakla beraber bazı olgularda doku kaydırma denilen flep cerrahisi veya deri yaması (deri grefti) ile kapatılmaktadır. Çıkarılan materyal patolojik tahlil için laboratuvara gönderilmelidir.

Read More

Diyet ve egzersize cevap vermeyen karın derisi sarkıklığı olan kadın ve erkekler bu ameliyat için adaydır. Daha çok kadın hastalarda bu ameliyat yapılmaktadır. Özellikle birkaç kez doğum yapmış, karın bölgesi derisinde çatlaklar oluşmuş ve sarkmış,  karın kasları zayıflamış kadınlarda son derece faydalıdır. Yine aşırı kilo alıp verme sonrasında karın cildinde sarkma olan kadın ve erkek tüm adaylar bu operasyon için adaydır. Kilo verme operasyonu değil, vücut şekillendirme ameliyatıdır. Abdominoplasti ameliyatı, görünüşünüzü ve kendinize olan güveninizi arttıracaktır ve tümüyle daha iyi bir görünüme kavuşmanızı sağlayacaktır.

Karındaki sarkıklık ve gevşekliğin dercesine göre 4 tip karın germe operasyonu vardır.

Tam Karın Germe Ameliyatı (Abdominoplasti)

Tam karın germe ameliyatında, karın kasları sıkılaştırılır, göbek deliğinin altındaki ve üstündeki gevşek deri ve yağ birikintileri alınır. Göbek deliği çevredeki ciltten ayrılır ve deri gerildikten sonra göbek deliği için yeni bir dairesel kesi oluşturulur. Çünkü göbek deliğinin orijinal yeri de fazla deriyle birlikte alınır. Bu durum, daha küçük ve orantılı bir göbek deliği oluşturma fırsatı sunar.

Bu ameliyat sırasında karın orta kısmında var olan karın kası ayrılması olarak da bilinen diastazis recti onarımı da yapılır. Böylece hem bel kavsi oluşur hem de ıkınma, öksürme gibi durumlarda oluşan karın orta kısımdaki fıtıklaşma da tedavi edilmiş olur.

Kısmi Karın Germe Ameliyatı (Mini-Abdominoplasti)

Mini karın germe, genellikle göbek deliği altındaki gevşek cilt ve kas zayıflığı problemleri için uygulanır. Ancak göbek deliği üzerinde de uygulanabilir. Alınan fazlalık deri miktarı az olduğundan ve uygulanan kas sıkılaştırma çok kapsamlı olmadığından, göbek deliğinin ayrılması gerekmez. Mini karın gerdirme, epey formda olup da yalnızca çok küçük düzeltmelere ihtiyaç duyan kişiler içindir. Oluşturulan kesi de, tam karın germe ameliyatında oluşturulandan çok daha kısadır.

Fleur De Lis Abdominoplasti

Aşırı kilo verme sonucu orta hatta da cilt fazlalığı olan hastalarda, klasik sezeryan kesisi yanında orta hatta dikey olarak kesi uzatılır. Kesi cilt fazlalığına göre göğüs kafesinde ortadaki ksifoid kemik bölgesine kadar uzatılabilir. Sonuçta ters T harfi şeklinde bir kesi izi oluşur. Bu metodla orta hatta, klasik abdominoplasti ile düzeltilemeyen fazla cilt ve yağ dokusu çıkarılır ve cilt orta hatta birleştirilir.

Dermalipektomi-Pannikülektomi

Göbek altı cilt ve yağ dokuda aşırı sarkıklık olan, hatta uyluğa kadar uzanan hastalarda, tam abdominoplasti ameliyatının yapılması riskli olduğu takdirde, karın bölgesi gerginse ve göbek üzeri bir onarım planlanmıyorsa sadece göbek altı cilt ve yağ dokusu, tıpkı büyük bir ben vs. çıkarır gibi çıkarılır. Sonra kesi dikişlerle kapatılır. Bu yöntem özellikle göbek altı fazlalıklarından çok rahatsız olan ve daha büyük bir ameliyatı istemeyen veya tolere edemeyecek kişilerde uygulanır. Fasya plikasyonu uygulanmaz. Bu ameliyatın uygulandığı hastalar cilt enfeksiyonları ve kızarıklıklardan şikayetçidir. Estetik amaçtan ziyade tıbbi ihtiyaç nedeniyle yapılan bir ameliyattır.

Evlilik Abdominoplasti

Aynı anda hem meme küçültme hem de karın germe ameliyatı planlanılan hastalarda, karın bölgesi cilt ve yağ fazlalığı göbek üzerinde ise sadece meme küçültme ameliyatı kesileri kullanılarak, hem meme küçültme hem de karın germe, meme altı kıvrımda yapılır. Karın alt kısımda sezeryan izi bölgesinde kesi ve yara izi olmaz. Nadir kullanılan bir yöntemdir. Göbek altı cilt ve yağ fazlalığı olan kişilerde tercih edilmeyen bir yöntemdir.

İlk muayenenizde cerrahınız genel sağlık durumunuz, karın bölgesindeki yağ miktarı ve dağılımı, karın cildinin sarkıklığı ve fazlalığı ve deri kalitesini kontrol eder. Bu muayene sırasında; geçirdiğiniz hastalıklar, halen mevcut sağlık problemleriniz (şeker hastalığı vb), alışkanlıklarınız (sigara, içki vb) ve kullandığınız ilaçlar (aspirin, sakinleştirici vb) hakkında bilgi edinir. Doktorunuz bu ameliyatı neden istediğiniz ve bu ameliyattan neler beklediğiniz ile ilgili detaylı bilgi alır. Muayene bulgularınız sonucu, tek başına veya liposuction ile birlikte tam veya kısmi abdominoplati için uygun bir hasta olabilirsiniz veya sadece liposuction sizin için yeterlidir. Bu muayene sırasında anestazi tipi, kaç gün hastahanede kalacağınız ve ameliyat sonrası karşılaşabileceğiniz olası sorunlar tartışılmalıdır.

Genellikle bu ameliyat için genel anestezi tercih edilir. Nadiren  ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçlarla birlikte lokal anestezi altında mini germe operaysonu yapılabilir.

Ameliyat Süreci Nasıldır?

Tam abdominoplasti, ameliyatın genişliğine bağlı olarak 2-5 saat, kısmi abdominoplasti 1-2 saat sürebilir. Sıklıkla bir kalçadan karşı kalçaya uzanan, ancak mayo içine gizlenebilen bir kesi hattı ve göbek çevresine yuvarlak ikinci bir kesi yapılması gerekir. Kısmi abdominoplastide kesi hattı daha kısadır ve göbek yeri değiştirilmeyebilir. Ameliyat sırasında karın derisi, kasıklardan itibaren kaburga kemikleri hizasına kadar altındaki kaslardan serbestleştirilir. Karın kaslarında bir zayıflık veya fıtık varsa, burası takviye edilir, fazla deri kesilerek vücuttan uzaklaştırılır. Mini-abdominoplastide yapılan bu işlemler daha sınırlıdır. Operasyon bittikten sonra yara tercihe göre ya metal klempler ya tek ya da gizli (intradermik) dikiş ile kapatılır ve pansumanlar ile örtülür. Bölgede toplanacak fazla sıvıyı emmek için dren adı verilen bir yada iki tüp deri altına yerleştirilebilir.

Ameliyat Sonrası Süreç Nasıl İlerler?

İlk birkaç gün karın bölgesinde şişlik ve ağrı kesiciler ile kontrol altına alınabilen ağrı olabilir. Drenler ortalama 1-3 gün, dikişler 1-3 hafta sonra alınır. Ortalama 1-3 gün hastanede kalmanız gereklidir. Kendinizi eskisi gibi hissetmeniz birkaç ay alabilir. İşinize 2-4 hafta sonra dönebilirsiniz. Yara izi ilk 3-6 ay kötüye gidiyor gibi görünebilir ama bu normaldir, izlerin düzleşmesi ve solması 9 ay ila 1 yıl alabilir. Tamamen yok olmamasına rağmen iz, bikini altına dahi kolayca saklanabilir. Kısmi veya tam abdominoplasti işlemleri karın kaslarında zayıflık veya seri sarkıklığı olan hastalar için mükemmel sonuç yaratır. Hastaların çoğunda, düzenli egzersiz ve diyetle mükemmel sonuç yıllarca korunabilir.

Risk Faktörleri Nelerdir?

Her yıl yüzlerce abdominoplasti ameliyatı yapılmaktadır. Vücut kontürü düzeltme konusunda da uzmanlaşmış bir plastik cerrah tarafından bu ameliyat yapıldığı takdirde sonuç genellikle tatmin edicidir. Her cerrahi işlemin belli miktarda riski mevcuttur ve önemli olan sizin abdominoplasti ile ilgili olanları anlamanızdır. Kişinin cerrahi işlemi kabul etmesinde ameliyatın risk ve faydalarının karşılaştırılması esastır. Pek çok kadın ya da erkek aşağıdaki komplikasyonlar ile karşılaşmasa bile, siz, plastik cerrahınızla riskleri, muhtemel komplikasyonları ve sonuçlarını, anladığınıza emin olana kadar tartışın. Ameliyat öncesi inceleme ve değerlendirme, hastane şartlarında ve uzman plastik cerrah tarafından gerçekleştirilen bu ameliyatın enfeksiyon ve kanama gibi komplikasyonları nadirdir. Enfeksiyon, antibiyotik ile abse oluşmuş ise apsenin boşaltılması ile tedavi edilir, fakat hastanede yatma süresini uzatabilir. Yara iyileşmesinde gecikme veya kötü yara iyileşmesi görülebilir ve yara iziyle sonuçlanabilir. Bu şartlarda ikinci bir ameliyat gerekebilir. Sigara içenlerde cilt kaybı ve yara iyileşmesinde komplikasyonlara daha sık rastlanır.

Yaşlanmaya, gebeliğe ve kilo alıp vermeye bağlı olarak ameliyat bölgesi dışında vücut kontürü değişiklikleri gelişebilir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Yenidoğan dönemi, bebeğin ilk nefesiyle başlayan dönemdir ve yaşamının 28. gününe dek devam eder. Yenidoğana özgü bazı özel durumlar olabilir. Derisinin rengi, vücudundaki döküntü ve lekeler, saçlı derideki şişlikler, bıngıldakları ve yenidoğan refleksleri gibi yenidoğana özgü bir çok özellik sıklıkla aileleri endişelendirir.

Yenidoğan dönemi dediğimiz bu dönem aslında bebeğin yaşama başlangıç dönemi, dış dünyaya adaptasyon sürecini geçirdiği bir süreçtir. Hastanemizde yenidoğan tanı ve tedavi hizmetleri uzman ekibimiz ile yenidoğan polikliniğimiz ve yenidoğan yoğun bakım ünitemizde modern şartlarda gerçekleştirilmektedir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Yenidoğan dönemi, bebeğin ilk nefesiyle başlayan dönemdir ve yaşamın 28. gününe dek devam eder. Yenidoğana özgü bazı özel durumlar olabilir. Derisinin rengi, vücudundaki döküntü ve lekeler, saçlı derideki şişlikler, bıngıldakları ve yenidoğan refleksleri gibi yenidoğana özgü bir çok özellik sıklıkla aileleri endişelendirir.

Yenidoğan dönemi dediğimiz bu dönem aslında bebeğin yaşama başlangıç dönemi, dış dünyaya adaptasyon sürecini geçirdiği bir süreçtir.

Hastanemizde yenidoğan tanı ve tedavi hizmetleri uzman ekibimiz ile yenidoğan polikliniğimiz ve yenidoğan yoğun bakım ünitemizde modern şartlarda gerçekleştirilmektedir.

Read More