Monthly Archives Ocak 2022

                                            Omurga ve Omurilik Tümörü Tedavisi

İyi ve Kötü Huylu Omurga ve Omurilik Tümörleri Tedavi Yöntemleri

Tümörün tipini ve kaynağını öğrenmek için biyopsi yapılması gereklidir. Biyopsi ile tümörün kaynağı ve tipi ortaya konabilirse bundan sonra tedavi de neler yapılacağına karar verilir.

Cerrahi olmayan tedavi yöntemleri takip, kemoterapi ve radyoterapidir. Omurilik basısı semptomlarına neden olmayan ve agresif yayılımı olmayan iyi huylu tümörler aralıklı MR çekimleri ile takip edilebilir.  Kötü huylu omurga tümörleri kemoterapi veya radyoterapiye hassas olabilir. Bu tip tümörlerde kemoterapi veya radyoterapi ile tedavi edilebilir.

 

Omurganın kendisinden kaynaklanan kötü huylu tümörleri, tespit edildiği anda genellikle cerrahi tedavi tercih edilir. Amaç, kötü huylu tümörün olabildiğince çıkarılmasıdır.  Cerrahi tedavi, tümörün omurga sağlamlığını aşırı derecede bozması ve bunun neden olduğu anormal omurga hareketi olan hastalarda da bozulan omurganın metal implantlarla sabitlenmesi gerekebilir. Cerrahinin gerekli olabileceği bir diğer durum ise tümörün kemoterapi veya radyoterapiye hassas olmaması ve bu tedavilere cevap vermemesi durumudur.

Bazı tümörler için cerrahi tedavi sonrası kemoterapi veya radyoterapi uygulanması gerekebilir. Bu tedavilerin uygulanması da toplam iyileşme süresini etkileyebilir.

Read More

Çocuklarda Bulantı Ve Kusma Ciddi Hastalıkların Habercisi Olabilir

Bulantı ve kusma çocuklarda sık görülen semptomlardır. Bulantı ve kusmanın nedeni değişkenlik gösterebilir. Enfeksiyonlar, bağırsaklarda tıkanıklık, apandisit gibi cerrahi durumlar, kafa içi yer kaplayan kitle, kafa travmaları, ilaçlar ve sistemik hastalıklar bulantı ve kusmaya neden olabilmektedir.

Çocuklarda Bulantı ve Kusma Nedenleri Ne Olabilir?

Çocukluk çağında en sık nedenlerinden biri enfeksiyonlardır. Enfeksiyöz nedenlerden dolayı oluşan bulantı ve kusmaya ateş ve ishal eşlik edebilmektedir. İshal, kusma ve ateş ile seyreden enfeksiyöz bağırsak enfeksiyonlarının başında rota virüs enfeksiyonu gelmektedir. Virüs kontamine su ve gıda, dışkı ile kirlenmiş eller, çeşitli eşyalar ve oyuncaklar ve kişiden kişiye direkt ya da indirekt temas ile bulaşmaktadır. Yaklaşık 2-4 gün inkübasyon dönemi sonrasında aniden ateş ve kusma, ardından sayısı 10’a ulaşan ishal gelişir. Gaita kansız ve bol suludur. Hastalık 4-8 günde kendi kendini sınırlar. Genellikle tam iyileşme olur. Rotavirüse bağlı ölümler sıvı kaybı ve elektrolit bozukluğuna bağlıdır. Bu nedenle hastanın sıvı kaybı açısından değerlendirilmesi, gerekirse damar yolu ile sıvı desteği yapılması önemlidir.

Bağırsak enfeksiyonları dışında idrar yolu enfeksiyonları, orta kulak iltihabı, zatürre, sinüzit, menenjit kusmaya neden olan diğer enfeksiyon hastalıklarıdır. Gastroösefageal reflü hastalığı kusmanın bir diğer nedenidir. Kilo kaybı, büyüme geriliği, solunum sistemi sorunları, demir eksikliğine bağlı kansızlığa yol açabilir. Daha ileri yaşlarda bulantı, geğirme, mide ağrısı, ağrılı yutkunmaya neden olur. Kusma ile özellikle süt çocukluğu döneminde yemek borusu alt kas yapısının tam olgunlaşmaması ve boyunun kısa olması nedeniyle sık karşılaşılır.

Bulantı ve Kusmanın Altında Yatan Neden Belirlenmeli

Bir yaş civarında hastaların birçoğu düzelmektedir. Bu dönemde fazla beslenme de kusmaya neden olabilen bir durumdur. Kusması olan çocuk altta yatan nedenin aydınlatılması ve sıvı kaybının değerlendirilmesi açısından mutlaka değerlendirilmelidir. Kusmaya neden olan duruma yönelik tedavisi planlanmalıdır.

 

Read More

Labioplasti Nedir?

Genelde doğuştan gelen veya ergenlik çağı ile genişleyen, uzayan, kararan, sarkan veya düzensizleşen iç dudakların kesilerek küçültülmesi, estetik olarak düzeltilmesi ameliyatı olarak tarif edilmektedir.

Bazen de “labial asimetri” dediğimiz bir dudak kısmının diğerine göre daha uzun veya farklı yapıda olması nedeni ile de yapılabilmektedir.

Bu tür ameliyatlar modern jinekolojik estetik operasyonlar arasında yer almakta;

Labia minorların haddinden fazla büyümesi, asimetri, tekrarlayan enfeksiyonlar, ağrılı cinsel ilişki ve hareketlerde kısıtlamalara sebep olduğu durumlarda labioplasti ameliyatı zorunlu bir tedavi halini alır. Normalde dış dudaklar, iç dudakları tamamen kapatırlar. Ama doğum ve doğum anındaki travmalar, ergenlik ve menapoz sebebi ile ani değişen hormonlar ya da hızlı kilo alıp verme gibi etkenler sebebi ile iç dudaklarda sarkma ve dış dudakların tam kapatamaması gibi sorunlar meydana çıkar. Ya da bu etkenlerin hiçbiri olmasa bile yaşın ilerlemesi sebebi ile de sarkmalar meydana gelebilir.

Labioplasti avantajları nelerdir?

  • Cinsel ilişki sırasında yaşanan ağrılar yok olur,
  • Genital bölge estetik görünümüne kavuşur,
  • Kıyafet giymede yaşanan sorunlar ortadan kalkar,
  • Kişi kaybettiği özgüvenini geri kazanmış olur,
  • Kişi içerisinde olduğu hem psikolojik hem de fiziksel sorunları atlatmış olur.

 

Read More

Yumurta Toplama İşlemi Nasıl Yapılır?

Yumurta toplama işlemi; Tüp bebek tedavisinde, yumurta toplama işlemi aşaması olgunlaşmış yumurtaların toplandığı ve döllendirmeden önceki aşamadır. Tüp bebek tedavisinde ilk olarak anne ve baba adayının kısırlık sorunları teşhis edilir. Daha sonra anne adayının yumurtalık rezervlerine, kısırlık sorunlarına ve anne adayının yaşına göre ilaç protokolü uygulanır. Daha sonra anne adayı 15 gün kadar ilaç tedavisini sürdürür. Bu süreç boyunca sık sık tüp bebek merkezine kontrole gitmesi gerekmektedir. Bu kontrollerde yumurtalıkların durumu kontrol edilir. Şayet ilaç dozlarının düzeltilmesi gerekiyorsa 15 gün içerisinde ilaç protokolü değiştirilebilir.

Yapılan kontrollerde yumurtaların istenilen olgunluğa eriştiği anlaşıldıktan sonra çatlatma iğnesi yapılır. Çatlatma iğnesinden 36 saat sonra yumurta toplama işlemi yani OPU işlemine geçilir.

Yumurta Toplama İşleminde Yumurtalar Nasıl Toplanır?

Çiftin tüp bebek merkezine çatlatma iğnesinden sonra belirtilen saatte gelmesi oldukça önemlidir. Aksi halde tüp bebek tedavisi olumsuz etkilenecektir. Anne adayına lokal ya da genel anestezi uygulanabilir. İşlem yaklaşık olarak 20 dakikada tamamlanır. Yumurtalar toplama işlemi sonrası anne adayı bir süre tüp bebek merkezinde dinlendirilir ve daha sonra evine gidebilir. Yumurta toplama işlemi aşamasında anestezi uygulandığı için herhangi bir ağrı ya da acı söz konusu değildir.

Yumurta toplama işleminde, yumurtaların toplanması ile aynı gün baba adayından sperm örneği alınır. Sperm örneği, tüp bebek merkezindeki özel odalarda verilmektedir. Sperm örneği verilirken hiçbir yabancı madde (kayganlaştırıcı, tükürük, prezervatif vs.) kullanılmamalıdır. Erkek aday ilk olarak ellerini yıkamalıdır. Daha sonra sperm örneğini temiz bir kaba koymalı ve yetkililere teslim etmelidir. Sperm örneğinin kısa sürede laboratuvara yetiştirilmesi gerektiği için merkezde verilmesi önerilmektedir. Şayet baba adayının menisinde sperm hücresi yoksa, testislerinden sperm almak adına Mikro TESE yöntemi uygulanabilir. Mikro TESE işlemi kısa sürede tamamlanan bir cerrahi işlemdir.

Alınan yumurta ve sperm hücreleri laboratuvar ortamına gönderilir. Daha sonra bu üreme hücreleri döllendirme aşaması için hazırlanır ve aralarında en kalitelisi seçilir.

Yumurta Toplama İşlemi Aşamasından Sonra:

Anne adayı lekelenme tarzı kanamalar yaşayabilir. Hafif ağrılar söz konusu olabilir. Ancak, kötü kokulu akıntı ya da ateş yükselmesi söz konusu ise mutlaka doktora haber verilmelidir.

Yumurta Toplama İşleminde Yumurtalar Ne Zaman Döllendirilir?

Yumurta ve sperm hücresi alındıktan sonra yıkama gibi özel işlemlerden geçilir. Kalite ve DNA bakımından incelenen yumurta ve sperm hücresi arasından en kaliteleri seçilir ve döllendirme aşamasına geçilir. Döllendirme klasik ya da mikroenjeksiyon yöntemi ile olabilmektedir. Şayet mikroenjeksiyon yöntemi kullanılacaksa, seçilen en kaliteli sperm hücresi yumurtanın içerisine enjekte edilir.

Embriyo Transferi Ne Zaman Yapılır?

Embriyo transferi; Yumurta hücresi mikroenjeksiyon ya da klasik tüp bebek yöntemiyle döllendirildikten sonra 2 ya da 5 gün laboratuvar ortamında gözlenir. En kaliteli embriyolar seçilir ve 2 ya da 5 gün sonra anne adayının rahmine transfer edilir. Transfer işleminden sonra 12 gün sonra ise gebelik testi yapılır ve tedavinin sonuçları öğrenilir.

Read More

Diğer varyantlardan farklı olarak Omicron’un, soğuk algınlığına yakın semptomlar verdiği, diğer varyantlar gibi ağır enfeksiyonlara neden olmadığı bildirilmektedir. Hastaların yüzde 83’ünün en çok öksürükten şikâyetçi olduğu belirtilmiştir.

Ancak, ateş ve koku veya tat kaybı gibi diğer yaygın COVID-19 semptomları, Omicron varyantı için hala dikkat edilmesi gereken önemli işaretlerdir.

Omicron varyantının diğer belirtileri;

  • Burun tıkanıklığı ve akıntısı
  • Yorgun ve uyuşuk hissetme
  • Boğaz ağrısı
  • Baş ağrısı
  • Ateş
  • Tat azalması
  • Koku azalması
  • Aşırı terleme
Read More

Birim Tanıtımı

Alerjibağışıklık sistemimizin yabancı maddelere karşı verdiği anormal bir yanıttır. Vücudumuzun normalde zararsız özelliği olan maddelere karşı anormal yanıtı olarak tanımlanabilir. Alerjen olarak adlandırdığımız bu maddeler ile (ev tozu akarları, polenler, besinler vb) normal insanlar karşılaştığında herhangi bir problem yaşamaz iken, alerjik kişiler bu alerjenleri kendine “tehdit” olarak algılayıp tepki gösterirler ve hepimizin bildiği, vücudumuzun farklı organlarında alerjik bulgular ortaya çıkar.

Vücudumuz alerjik olduğu maddelere verdiği yanıtlar ya da reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan bulgular etkilenen organa göre farklılıklar gösterebilir. Bulgular çok hafif olabileceği gibi yaşamı tehdit eden anafilaksi gibi ağır da olabilir.

Alerjen olarak adlandırdığımız yabancı maddeler ile karşılaştığınızda aşağıdaki bulgular ortaya çıkabilir

  • Hapşırık
  • Burun akıntısı, kaşıntı
  • Öksürük
  • Hırıltı
  • Nefes darlığı
  • Ciltte kaşıntı ve kızarıklık
  • Yüzde, dudaklarda ve gözde şişlik
  • Gözlerde kızarıklık ve kaşıntı
  • Tansiyon düşüklüğü
  • Bayılma

Alerjik hastaların tanısı hastadan alınan anamnez (tıbbi hikâye), yapılan fizik muayene ve alerji testleri ile tanı konur.

İmmünoloji, bağışıklık sisteminin değerlendirildiği branştır. Bağışıklık sistemimizi oluşturan elemanlardan herhangi birinin yokluğu ya da fonksiyon bozukluğu immün yetmezlik (bağışıklık yetmezliği) hastalıkları olarak adlandırılır.

Bu hastalıklar kalıtsal ya da genetik nedenlere bağlı geliştiğinde primer immün yetmezlik (birincil bağışıklık sistemi yetmezliği) olarak adlandırılır. Kronik hastalıklar (şeker, damar tıkanıklığı), ilaçlar, bazı enfeksiyonlar, anatomik bozukluklar (burun eğriliği, polip, kulak zarında delik vb) ve alerjik hastalıkların sebep olduğu bağışıklık sistemi yetmezliğine sekonder (ikincil) immün yetmezlik olarak adlandırılır. Erişkinlerde, sekonder immün yetmezlik tabloları daha sık izlenir.

İmmün yetmezlikleri (bağışıklık yetmezliği) düşündüren belirtiler

  • Tekrarlayan, tedavisi zor, hayatı tehdit eden ve olağan dışı mikroplarla oluşan enfeksiyonlar
  • Tekrarlayan pnömoni (zatürre), sinüzit ve kulak enfeksiyonları
  • Tedaviye dirençli enfeksiyonlar
  • Ciltte ya da iç organlarda apse oluşumu
  • Ailede primer immün yetmezlik hastalığı öyküsü
  • Otoimmün hastalıklar
  • Lenf bezlerinde ve dalakta büyüme

Alerjik Nezle

Nezle (rinit) burun içerisindeki zarların iltihabı olarak tanımlanabilir. Rinitler; alerjik ve alerjik olmayanlar (non-alerjik) şeklinde iki grupta sınıflandırılır.

Polenler, ev tozu akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyaları gibi alerjen olarak tanımlanan maddelerin neden olduğu nezle tablosuna alerjik rinit denir. Alerjik rinit, erişkin toplumun yaklaşık %20’sini etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır. Mevsimsel ve yıl boyu süren şeklinde iki alt grubu vardır.

Mevsimsel Alerjik Rinit; ilkbahar, yaz ve sonbahar mevsimlerinde ortaya çıkan ağaç, çayır-çimen ve yabani ot polenlerine karşı gelişen alerji sonucunda bu mevsimlerde ortaya çıkan nezle durumudur.

Yıl Boyu Süren Alerjik Rinit; ev tozu akarları, depo akarları, küf mantarları, hayvanların deri döküntüleri ve salyalarına karşı gelişen alerji sonucunda yıl boyu devam eden nezle durumudur.

Alerjik nezle hastalarında genellikle burun kaşıntısı, burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, gözlerde, kulaklarda ve boğazda kaşıntı şikayetleri olur.

Alerjik rinit yakınmaları sıklıkla 20 yaşından önce ortaya çıkmakla birlikte, ilerleyen yaşlarda da hastalık başlayabilir.

Ürtiker

Ürtiker ya da kurdeşen ciltte ortası soluk, etrafı kızarık, kaşıntılı ve kabarık döküntü oluşumuyla karakterize bir rahatsızlıktır. Toplumun yaklaşık %20’sinin etkileyen, yaygın görülen bir hastalıktır.

Ürtikere neden olabilecek veya ürtikeri tetikleyebilecek birçok faktör vardır. Olası nedenler ilaçlar, enfeksiyonlar, alerjiler, soğuk hava, basınç gibi çok çeşitlidir. Bazen ürtikere tam olarak neyin sebep olduğu tespit edilemez. Ancak, hastalığı alevlendiren faktörlerin tespiti ve önlenmesinde alerji uzmanı görüşü önem arz eder.

Ürtiker, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyebilen; fakat bulaşıcı olmayan bir hastalıktır. Hastalık altı haftadan kısa sürerse akut, altı haftadan daha uzun sürerse kronik ürtikerden söz edilir. Hastalık nadiren uzun yıllar boyunca devam eder. Hastaların yaklaşık yarısında birinci yılda ürtiker kaybolmuş olur.

Tedavide tetikleyici ve alevlendirici faktörlerden uzak durulması ve antihistamin denilen ilaçlar oldukça etkilidir.

Astım

Astım, hava yollarının kronik (müzmin) iltihabi hastalığıdır. Soluduğumuz hava akciğerlerimize yani oksijen ile karbondioksit değişiminin yapıldığı alveollere (keseciklere) havayollarından geçerek ulaşmaktadır. Astım aslında karmaşık bileşenleri olan bir klinik sendrom olarak kabul edilmektedir. Hastaların hava yollarında mikrobik olmayan iltihap vardır. İltihabi süreçte hem hava yollarında aşırı duyarlılaşma olurken hem de aşırı hücre birikimi, mukus ve hava yollarını saran kaslarda kasılma meydana gelir. Tüm bu faktörlerin etkisiyle hava yolları daralır. Nefes alıp verirken zorlanmaya başlarız. Soluduğumuz havanın alveol dediğimiz keseciklere ulaşmasında sorunlar yaşanmaya başlar. Bu durumda hastalarda öksürük gibi hafif bulgulardan, ağır nefes darlığına kadar değişen geniş yelpazede semptomlar ortaya çıkar.

Astım tanısı olan şikayeti olmayan hastalarda bile havayollarında iltihap bulunmaktadır. Normalde reaksiyon verilmemesi gereken tetikleyicilerle (alerjenler, hava kirliliği, sigara dumanı) karşılaştıklarında hava yollarında aşırı hassasiyet olduğu için öksürük, nefes darlığı gibi semptomlar ortaya çıkar.

Astım tanısının konulabilmesi için öncelikle hastanın iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Çoğu vakada tanı, hastanın öyküsü ve semptomların özelliklerine göre kolayca konulabilir.

Ailesel alerjik hastalık bulunması, tanı için oldukça önemlidir. Astım semptomları gece veya sabaha karşı daha sık ortaya çıkabilir. Tetikleyiciler (alerjen, egzersiz, hava kirliliği, vb) ile karşılaşıldığında öksürük, göğüste hışıltı sesinin duyulması ya da nefes darlığının oluşması astım tanısı için önemli özelliklerdir. Diğer bir önemli husus ise astım hastaların, şikayeti olmadan tamamen normal olduğu dönemleri de vardır. Diğer kronik akciğer hastalıklarından ayırıcı önemli bir özelliktir.

Öykü ve hastanın muayenesi ile büyük ölçüde tanı konulabilmesinin yanında ek laboratuvar incelemelerine de çoğu zaman gereksinim duyulmaktadır. Laboratuvar incelemeleri, tanı konulması yanında hastanın takip sürecinin de objektif parametrelerle yapılmasını sağlamaktadır.

İlaç Alerjileri

İlaç alerjileri, duyarlı kişilerde bağışıklık sisteminin anormal yanıtı sonucu ortaya çıkar. Bulgular ciltte sınırlı kalabileceği gibi hayatı tehdit edici anafilaksi tablosu da gelişebilir.

İlaç alerjileri ilaçlara bağlı olarak oluşan hastalıklardan sadece biridir.  Her ilaç reaksiyonunu alerji olarak isimlendirmemek gerekir. Üstelik ilaç alerjileri tüm ilaç reaksiyonlarının küçük bir kısmını oluşturur. Ancak, bazen ölümle sonuçlanabildiğinden hafife de alınmamalıdır. İlaç alerjisi tanısını koymak, doğrulamak ve sonrasında bir yol haritası çizebilmek için bir alerji uzmanı tarafından değerlendirilme gerekmektedir.

Gerçekten ilaç alerjisi olan hastaların bileklik, künye veya ilaç alerji kartı gibi tanıtıcıları taşımaları gerekmektedir.

Arı Alerjisi

Bal arısı ve eşek arısının zehrine karşı vücutta aşırı bir reaksiyon oluşmasıdır. Vücut bağışıklık sisteminin oluşturduğu bu reaksiyonlar farklı şiddetlerde ortaya çıkabilir. Arı alerjileri polen, ev tozu akarı veya hayvan epiteline karşı alerjiden daha az görülmekle birlikte, hayatı tehdit edici anafilaksiye neden olabilecek şiddetli alerjik reaksiyon riski daha yüksektir.

Arı sokması sonrası gelişen anafilaksi (hayatı tehdit edici alerjik reaksiyon) tablosunun acilen tedavi edilmesi gerekir. Sonraki arı sokmalarında alerjinin tekrar etmemesi için uygulanan aşı tedavisi hayat kurtarıcıdır.

Anafilaksi (Hayatı Tehdit Edici Alerjik Reaksiyon)

Anafilaksi, en güçlü alerjik reaksiyondur ve alerjene tüm vücudun tepki göstermesi durumudur. Anafilakside alerjenle temastan kısa süre sonra alerjik reaksiyon ortaya çıkar ve hastanın genel durumu hızla bozulur. Solunumu engelleyerek çok hızlı bir şekilde hayati tehlike oluşturabileceğinden, her zaman derhal tedavi edilmesi gereken tıbbi bir acil durumdur. Anafilaksi geçiren hastalarda sorumlu ajanı tespit etmek için alerji uzmanına muayene olmak gerekir. Zira, anafilaksi olgularının çoğunda önlenebilir/kaçınılabilir bir sorumlu ajan (ilaç, gıda, böcek sokması vb) mevcuttur.

Alerji Testleri

Alerji testleri nelerdir? Alerji testini kim yapar? Alerji testi nasıl yapılır?

Alerji testleri hastada şüphe edilen alerjene (polen, ev tozu, kedi ve gıda gibi) göre alerji ve immünoloji uzmanınca yapılır. Hangi test panelinin kullanılacağına hekim karar verir. Bu testlerin uygulanması ve yorumlanması eğitim ve tecrübe gerektirir. Erken tip alerjik reaksiyonlarda (alerjik nezle, astım ve çoğu gıda alerjisi) genel olarak iki yöntemle alerji testi uygulanır.

1- Deri (Prick) Testi: Genellikle hastanın koluna 20 kadar alerjen damlatılır. Alerjenin derinin üst tabakasına ulaşması için damlanın ortasına küçük bir lanset batırılır. 15. dakikada yapılan değerlendirmede kabarıklığa eşlik eden kızarıklık pozitif olarak değerlendirilir.

2- Kanda Spesifik IgE Ölçümü: Alınan kan örneğinden belirli alerjenlere karşı IgE antikor düzeyi ölçülür.

*Alerji deri testlerinin uygulanması ve özellikle yorumlanması tecrübe ve uzmanlık gerektirir.

Alerjik Hastalıklarda Tedavi

İlaç tedavisi ve alerji testi ile tespit edilen alerjen maruziyetinin azaltılması tedavinin temelini oluşturur.

İlaç Tedavisi:

Burun spreyleri; alerjik nezle hastalarında kortizon içeren spreyler ilaç tedavisinde birinci basamağı oluşturur. Doğru teknik ve dozda uygulandıklarında, çoğu hastada belirtiler kontrol altına alınabilir. Ancak, dekonjestan madde içeren burun spreyleri 3 günden fazla kullanılmamalıdır.

Anti-histaminler; alerji belirtilerinin çoğunun ortaya çıkmasından sorumlu olan histamin denen maddenin etkilerini engelleyen ağız yoluyla kullanılan tabletlerdir.

Alerjen Maruziyetinin Azaltılması;

Özellikle ev içi alerjenler olan ev tozu akarı, küf mantarları ve hayvan epiteline karşı alınacak çevresel kontrol önlemleri ile alerjen maruziyeti azaltılabilir. Polen maruziyetini azaltmak için de bir takım önlemler uygulanabilir, ancak polen alerjisinde bu yöntemin etkinliği daha düşüktür.

İmmünoterapi (Aşı Tedavisi)

‘İmmunoterapi’ veya halk arasında bilinen adıyla ‘aşı tedavisi’ ise, sorumlu alerjenlerin düşük konsantrasyon ve dozlardan başlanarak belirli aralıklarla ve giderek artan dozlarda deri altına enjekte edilmesi şeklinde uygulanan bir tedavi yöntemidir. Çevresel alerjen maruziyetinin azaltılması ve düzenli ilaç tedavisi ile hastalık belirtilerinin kontrol altına alınamadığı durumlarda, aşı tedavisi etkili ve uygun bir tedavi yöntemidir. Aşı tedavisi, hastalık seyrini değiştirebilen tek tedavi yöntemidir. Bağışıklık sisteminin alerjenlere tepki verme şeklinin değiştirilmesi amaçlanır. Aşı tedavisi adayı olup olmadığınız; tıbbi öykünüze, hastalık geçmişinize ve neye alerjiniz olduğuna bağlıdır. Alerjeniniz olduğunu doğrulamak için deri ve/veya kan testleri yapılması gerekir. Aşı tedavisi neticesinde, alerjene maruz kalmak daha az semptoma neden olur ve hatta semptomları tamamen ortadan kaldırabilir.

Read More

Koronavirüs Sigara İçenleri Çok Seviyor

Dünyanın ve ülkemizin mücadele ettiği en büyük salgınlardan biri olan Covid-19, sigara içenlerde daha ağır sonuçlara neden olmaktadır.  Akciğer ve kalp sağlığını olumsuz etkileyen sigara, düzenli kullanan kişilerin ciğerlerine   zarar   vermekte   ve   virüs   ile   teması   söz   konusu   olduğunda   organ yetmezliğine   neden   olarak   kişiyi   ölüme   dahi   sürüklemektedir.   Yapılan araştırmalara   göre   sigara kullanımını   azaltmanın bir   faydası yoktur.  Koronavirüs dahil olmak üzere pek çok   sağlık sorunu riskini azaltmak için sigarayı bırakmalısınız.

Bir Sigara, Koronavirüs Riskini 14 Kat Artırıyor!

Dünyanın ve ülkemizin mücadele ettiği en büyük salgınlardan biri olan Covid-19, sigara içenlerde daha ağır sonuçlara neden olmaktadır.  Akciğer ve kalp sağlığını olumsuz etkileyen sigara, düzenli kullanan   kişilerin   ciğerlerine   zarar   vermekte   ve   virüs   ile   teması   söz   konusu   olduğunda   organ yetmezliğine   neden   olarak   kişiyi   ölüme   dahi   sürüklemektedir.   Yapılan araştırmalara   göre sigara kullanımını   azaltmanın bir   faydası yoktur.  Koronavirüs dahil olmak üzere pek çok   sağlık   sorunu riskini azaltmak için sigarayı bırakmalısınız.

Read More

Birim Tanıtımı

Onkolojik Cerrahi, kanser teşhisi, kanser evresinin tespiti ve kanserin cerrahi tedavisine odaklanmış bir alandır.

Onkolojinin dahil olduğu tüm ilgili dahili ve cerrahi branşlar, tıbbi onkoloji, hematoloji, pataloji ve radyoloji bölümlerimizle hastanın sağlığı ve yaşam kalitesi için etkin ve multidisipliner bir yaklaşım, kanser tanı ve tedavi sürecinin izlenmesi açısından önemli ve vazgeçilmez bir süreçtir.

Onkolojik Cerrahi’de kanser hastaların sağ kalımı ve yaşam kalitesini artırmak için tanı aşamasında, cerrahi uygulama ve tedavi sürecinde multidisipliner bir yaklaşım ile hastalara özel en uygun tedavi planları öngörülmektedir. Bunun yanı sıra sadece tedavi aşamasında değil, erken teşhisle tamamen tedavi edilebilecek kanser hastalıkların tanı aşamasında da Onkolojik Cerrahlar etkin bir rol üstlenmektedir.

Her türlü kanserin tanı ve tedavisi ile ilgilenen dahili ve cerrahi branşlar eşliğinde teşhis ve tedavi aşamasında tıbbi onkoloji, hematoloji, patoloji ve radyoloji bölümleri ile de komplike ve hedefe yönelik bir tedavi süreci izlenmektedir.

Onkolojik Cerrahlar tarafından kanserli doku ve organları çıkarmaya ya da küçültmeye yönelik uygulanan cerrahi tedavilerin yanı sıra ağrıyı kontrol etmeye, hastanın konfor seviyesini artırmaya, hastalığın semptomları ve yan etkileri yönetmeye yardımcı olacak palyatif ameliyatlar da gerçekleştirilmektedir.

Kanser Tanı ve Tedavi Gerçekleştirilen Dahili ve Cerrahi Branşlar

  • Tıbbi Onkoloji
  • Hematoloji
  • Genel Cerrahi
  • Beyin ve Sinir Cerrahisi
  • Jinekolojik Onkoloji / Kadın Hastalıkları ve Doğum
  • Göğüs Cerrahisi
  • Ortopedik Cerrahi
  • Plastik Cerrahi
  • Üroloji
  • Kulak Burun Boğaz
  • Gastroenteroloji

Tıbbi Onkoloji: Kanser tanısı almış olan hastaların tanı tedavi ve takibi

Hematoloji: Hematolojik kanserlerin tanı ve tedavi süreçlerinde bilgi alış verişi

Genel Cerrahi: Meme kanseri tanı ve tedavisi, iyi huylu mem tümörleri ve hastalıkları, yemek borusu kanseri tanı ve tedavisi, yemek borusu iyi huylu hastalıkları, mide kanseri tanı ve tedavisi, kolon kanseri tanı ve tedavisi, rektum tümörleri, anorektal tümörleri,  karaciğer kanseri tanı ve tedavisi, karaciğer iyi huylu tümörleri, kistler, safra kesesi ve yolları tümörleri, pankreas kist ve tümörleri cerrahisi.

Beyin ve Sinir Cerrahisi: Beyin, omurga ve omurilik tümörleri, periferik sinir ve sinir kılıfı  tanı ve tedavisi, beyin sapı tümörleri tanı ve tedavisi

Jinekolojik Onkoloji / Kadın Hastalıkları ve Doğum: Rahim Ağzı (Serviks) kanser tanı ve tedavisi, rahim (endometrium) kanser tanı ve tedavisi, yumurtalık (over) kanser tanı ve tedavisi, periton (karın zarı) kanser tanı ve tedavisi, meme kanseri olan hastaların jinekolojik takibi, vulva / vajen kanser tanı ve tedavisi, nüks kanserlerin tedavisi, metastatik kanserlerin tedavisi, rahim ağzı kanser taramaları ve problemlerin tedavisi (Leep, Konizasyon)

Göğüs Cerrahisi: Akciğer kanseri tanı ve tedavisi, Kaburga tümörleri, Akciğer zarı kanser, Diyafram tümörleri, Nefes borusu tümörleri, Mediastinal bölge tümörleri, göğüs duvarı tümörleri

Ortopedik Cerrahi: Tüm kemik, kas ve yumuşak dokular başta olmak üzere her türlü tümörlerin tanı ve tedavisi

Plastik Cerrahi: Deri kanserleri

Üroloji: Böbrek kanseri tanı ve tedavisi, prostat kanseri tanı ve tedavisi, mesane kanseri tanı ve tedavisi

Kulak Burun Boğaz: Baş ve boyun bölgesi kanserleri (dudak, dil, farenks kanserleri, larinks kanserleri, boyun kitleleri, burun, sinüs kanserleri cerrahisi)

Gastroenteroloji: Mide kanseri, kalın bağırsak kanseri, rektum kanseri, pankreas kanseri, karaciğer kanseri, yemek borusu kanseri, safra kesesi ve safra yolları kanseri, ince bağırsak kanserleri ve karın içi kanserler tanı ve tedavisi

Read More

Sağlıklı Bir Eğitim Dönemi İçin Çocuklarınızın Bağışıklık Sistemini Güçlendirin

Çocuklarımızın eğitim ve öğretim hayatlarında başarılı olmaları, gelişimlerini eksiksiz sürdürmeleri için bağışıklık sistemlerini güçlü tutmamız gereklidir. Özellikle okulların yüz yüze eğitime başladığı bu süreçte hem pandeminin olumsuz etkilerinden hem de kalabalık ortamda olmanın getirisi olan risklerden korunmalarını sağlamak oldukça önem kazanıyor. Bu nedenle uzmanlarımız çocuklarınızı korumak, bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için öneriler hazırladı. Siz de bu önerilere hayatınızda yer vererek çocuklarınızı koruyabilir, sağlıklı gelişimlerini destekleyebilirsiniz.

  • Aşı programını tamamlanmalı,
  • Yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmeli,
  • Hava değişimlerinin dikkat edilmeli, sıcaklığa uygun giydirilmeli,
  • Hijyen ve sosyal mesafe kurallarının önemi anlatılmalı ve dikkat edilmeli,
  • Uyku düzenine özen gösterilmeli,
  • Teneffüslerde açık havaya çıktığından emin olun,
  • Düzenli muayene ve kontrollerini yaptırın.
Read More

Tedavisi biten Covid-19 hastaları   taburcu olduktan sonra, karantina kurallarını uygulamaya devam etmelidir.  Bu kişilerin diğer insanlarla aynı odadayken mutlaka maske takmaları, izole ve ayrı bir odada zaman geçirmeleri, hekimin önerdiği ilaçları düzenli kullanmaları, el hijyenine önem vermeleri, bol sıvı tüketmeleri ve durumlarında bir değişiklik olursa 112’yi aramaları gerekmektedir.

Covid-19 Tedavisinden Sonra Hasta/ Hasta Yakınları Nelere Dikkat Etmeli?

  • Hasta izlem süresini mutlaka evde geçirmelilerdir.
  • Bu süreçte eve ziyaretçi kabul edilmemelidir.
  • Hekim tarafından verilen ilaçlar düzenli kullanılmalıdır.
  • El hijyenine dikkat edilmelidir.
  • Maske kullanımına devam edilmelidir.
  • Hastanın bol sıvı tükettiğinden ve iyi beslendiğinden emin olunmalıdır.
  • Hastanın durumu kötüleştirse mutlaka uzmana başvurulmalıdır.
Read More