Author medova

Estetik Dolgu

Estetik dolgular; cilt kırışıklıklarını ve elastikiyet kaybını düzeltmek için kullanılan, vücutla uyumlu, kalıcı ya da yarı kalıcı maddelerdir. Dolgular aynı zamanda ciltteki asimetriyi düzeltmek, çukurları doldurmak ve dokulara hacim vermek için de kullanılır. Dolgu uygulamaları günümüzde popülerliğini her geçen gün arttıran ve tercih edilen uygulamalardan biridir.

İlerleyen yaş, stres, güneş ışınları, sigara ve alkol tüketimi gibi etkenler cildinizde bulunan kollajen, elastin ve hyalüronik asit miktarların azalmasına neden olur. Cildimize canlılık, genç ve sağlıklı görünümü veren bu maddelerin ilerleyen yaş ile birlikte azalması sonucunda kırışıklıklar, doku kaybı, elastikiyet kaybı ve sarkmalar görülür. İşte tam bu nokta da Hyalüronik asit içeren dolgu maddeleri bu sorunları ortadan kaldırarak sizlere kaybetmiş olduğunuz güzelliği geri verir. Boyun, şakak, el ve akne ya da çeşitli nedenlerle oluşmuş izlerin doldurulması gibi birçok estetik kaybının önüne geçilebilir.

Dolgu uygulaması, cilt altında özel enjektör yardımıyla sorunlu olan bölgenin tespit edilmesiyle o bölgeye dolgunun enjekte edilmesidir. Cildin yaş almasına veya genetik faktörlere bağlı olarak ciltte elastikiyet kayıpları, kollajen liflerde eksilme ve yağ tabakasında azalma gibi problemler meydana gelir. Bu problemler ilerleyen dönemlerde ciltte kırışıklık ve sarkmalara sebep olur. Dolgu maddeleri; vücuttaki herhangi bir yapının (yüz, el sırtı, burun vb.) hacmini arttırmak, derin kırışıklıkları doldurmak ve dudak dolgunlaştırmak için kullanılır. Dolgu maddelerinin kalıcılığı, kullanılan ürüne göre değişmekte olup, ortalama 6-12 aydır (dudak 4-6 ay). Daha uzun kalıcılığı olan sentetik malzeme içeren dolgular da mevcuttur. Yüz bölgesinde oluşan sarkma ve kırışıklıklarda dolgu enjeksiyonları oldukça başarılıdır. Dolgu enjeksiyonları aynı zamanda dudakta ya da yanak bölgesinde daha dolgun bir görünüm sağlamak için de kullanılır.

Dolgular; kırışıklık, sarkma gibi izleri gidermek ve yüze yeniden şekil vermek için enjekte edilen geçici veya yarı kalıcı maddelerdir. Yaşlanma süreci ile birlikte ciltte elastik lifler, kollajen lifleri, yağ tabakası ve hyaluronik asit azalır; buna bağlı olarak da kırışıklıklar ve sarkmalar meydana gelir. Özellikle göz, ağız, çene, boyun, burun ve alın bölgelerinde kırışıklar ve sarkmalar oluşur. Yüzün orta ve alt bölümlerindeki sarkma ve kırışıklıklarda dolgu uygulaması başarıyla kullanılabilir. Bu uygulama; “dolgu ile yüz şekillendirme ve germe” olarak da adlandırılır. Dolgu enjeksiyonu dudaklara uygulandığında, hacim kazandırarak daha dolgun, daha çekici ve daha genç bir görünüm sağlar. Dolgular, ciltteki derin yara ve akne izlerini gidermek için de kullanılabilir.

Dolgu Kalıcılığını Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Dolgu maddesi, ince bir iğne veya kanül yardımıyla yüze enjekte edilir. Jel kıvamındaki dolgular, kırışıkların altını doldurur ve kırışıklığı düzeltir. Yüzde sarkma varsa, hacim vererek bu sarkmayı giderir. Ayrıca dolguların içeriğindeki Hyalüronik asidin ciltte su tuttuğu ve cildi yoğun olarak nemlendirdiği, yine dolgu malzemelerinin içinde bulunan kalsiyum hidroksiapatit maddesinin de ciltteki kollajen oranını arttırdığı bilinmektedir. Dolgular cilde hacim kazandırmanın yanında, ciltte kollajen ve nem artışına yol açıp cildin yenilenmesini sağladığı için, eridikten sonra bile uygulanan bölgede ilk haline göre çok daha iyi bir görünüm sağlanmaktadır. Dolgular genellikle hyalüronik asit ve kalsiyum hidroksi apatit içeriklerinden oluşur. Bu içerikler ciltte hacim etkisi sağlarken aynı zamanda cildin nemini ve kollajen oranını da arttırır. Hyalüronik asit ve kollajen cildin yapı taşlarındandır. Hyalüronik asit cilde nem sağlayarak kırışıklıkları açar, kollajen ise cildin sıkılaşmasını veya sıkı durmasını sağlayan bağlardır. Genç ciltlerde Hyalüronik asit ve kollajen daha fazladır. Ancak bu durum genetik ve yaşama biçimlerine bağlı olarak değişebilir. Ayrıca dolgu işleminin uzun süre kalcı olması için, cildin dokusu, kişinin yaşam tarzı, hastanın yaşı ve enjeksiyon tekniğine göre değişkenlik göstermektedir.

Dolgu maddelerine baktığımızda günümüzde 3 kategoride sınıflandırılmaktadırlar. Dolgu çeşitleri;

  • Kalıcı olmayan dolgular, (1 yıldan kısa)
  • Yarı kalıcı dolgular, (1-2 yıl arasında)
  • Kalıcı dolgular (2 yıldan fazla)

Dolgu maddelerinden en çok kullanılanı hyalüronik asit içeren yani kalıcı olmayan dolgu ürünleridir. Bu madde su tutucu özelliğinden dolayı cilde hacim verir ve sonrasında vücut tarafından emilerek etkisi sonlandırılmaktadır. Kalıcılığı 6-12 ay arasında değişmekte olup, yüzün her bölgesine ve ellere kolayca uygulanabilir. Uygulanacak bölgeye ve hacim kaybının derecesine göre kullanılacak hyalüronik asit dolguları farklılık gösterir. Göz ve ağız kenarları çizgilenmelerinde akışkanlığı fazla olan maddeler, alın kırışıklıkları, kaşların arası, burnun alt köşesi ve ağız köşesi arasında kalan hafif kıvrımlarda ve dudak hacimlendirmesinde akışkanlığı biraz daha yoğun maddeler, burnun alt köşesi ve ağız köşesi arasında kalan derin kıvrımlarda ve yüz şekillendirmesinde ise akışkanlığı en yoğun olan maddeler kullanılmaktadır. Dolgu yaptırmadan önce özellikle ürünün FDA onaylı olmasına dikkat edilmelidir. Aynı zamanda ürün ile birlikte uygulayacak doktor seçiminde dikkatli olunmalıdır.

Dolgu Hangi Bölgelere Uygulanabilir?

  • Elmacık kemiklerine,
  • Burun kenarlarından aşağı doğru inen çukurlara (Nasolabial çizgiler),
  • Ağız kenarından çeneye inen çukurlara,
  • Dudak içerisine ya da kontürüne, Dudak üzerindeki ve etrafındaki kırışıklara,
  • Kaşları kaldırmak veya asimetriği düzeltmek için kaş bölgesine,
  • Çeneyi uzatmak ve şekil vermek için çene kısmına,
  • Burun ucunu kaldırmak için burnun uç kısmına,
  • Kaş çatma ile oluşan kaş arasındaki çizgilere.

Dolgu Uygulamasından Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?

Dolgu işleminin yapılmasının ardından bir süre beklenildikten sonra antiseptik bir maddeyle cilt temizlenir ve uygulama enjeksiyon yöntemiyle birkaç yerden girilecek şekilde yapılır. Aynı kişiye, çökük alanının derinliğine göre birden fazla dolgu maddesi kullanılabilir.  Derin çökmelerde ilk uygulama sonrasında 3 ay içinde tekrar yapıldığında daha başarılı sonuçlar elde edilmektedir. Dolgu işlemi kısa sürede yapıldığı gibi görünümden rahatsız olunduğu takdirde çıkarılabilir.

Uygulama sonrasında üç gün boyunca yoğun fiziksel aktiviteden kaçınılmalıdır.

Masaj yapılmamalı, sıcak/soğuk ortamlardan kaçınılmalıdır (kızarıklık ve şişlik kaybolana kadar).

Ertesi gün cilt bakım ürünleri kullanılabilir.

Yan etki olarak kızarıklık, şişlik, morluk vb. görülebilir fakat uygulama öncesi anestezik krem ile uyuşturulduğundan hasta acı veya ağrı hissetmez.

Dolgu maddesi uygulaması yaklaşık 20 dakika ile 30 dakika gibi kısa süreli bir işlemdir, uygulandığı yerde hafif kızarıklık ve çok az miktarda morarma görülebilir.

İşlem tamamlandıktan sonra dönüp günlük yaşantınıza dönebilirsiniz.

Işık Dolgusu Nedir?

Cilde ışığı yansıtma kapasitesini geri vermek için mezoterapi ve dolgu teknikleri arasında yeni bir uygulamadır. 3 hafta aralıklı 3 seansla etkili ve basit bir şekilde uygulanabilir. Birinci enjeksiyon ve kümülatif seanslardan itibaren gözle görülür sonuçlar ortaya çıkar. Ciltte hali hazırda mevcut olan doğal içeriklerin özel seleksiyonu ve hiyalüronik asit bazlı özel formül, cildin antioksidan koruması ve alt derinin tekrar yoğunlaştırılması için sinerjik bir biçimde cilde verilir.

El Üstü Dolgu Nasıl Yapılır?

Yaşlanma belirtileri arasında olan el üzerindeki lekelenmeler, doku azalmaları ve damarların belirginleşmesi ile de kendini belli eden el üstü yaşlanmasının artık bir çözümü var. El gençleştirmede amaç el sırtında azalmış olan cilt altı dokusunu yerine koymak, incelmiş ve yıpranmış cildin kalitesini arttırmak ve ciltteki lekeleri ortadan kaldırmaktır. Cilt altını dolgunlaştırmak için el sırtına, dolgu uygulamaları yapılabilir. Cilt kalitesini arttırmak ve nemlendirmek amacı ile saf hyaluronik asit ve PRP uygulamaları yapılır. Cilt lekeleri kimyasal soyma ya da abrazyon yapılarak ortadan kaldırılır.

Yağ Dolgusu Nedir?

Yağ dolgusu yani yağ enjeksiyonu yüze ve vücudun diğer pek çok bölgesine uygulanabilen bir dolgu çeşididir. Yağ dolgusu, sentetik dolguların aksine kişinin kendi vücut yağları ile yapılan bir dolgu çeşididir. Bu nedenle öncelikle hastanın vücut yapısı incelenmeli, yağ fazlalığı olan bölgeler belirlenmelidir. Yağ dolgusu, özellikle dış görünüşü nedeniyle sosyal yaşamda sorun yaşayan kişiler için özgüven yükseltici ve psikolojik açıdan rahatlatıcı bir uygulamadır. Vücudun orantılı ve estetik bir görünüm alması, kusurlu olan bölgelerin yağ takviyesi ile doldurulması hastalarımızın kendini daha çok beğenmesini sağlamaktadır.

Yağ Enjeksiyonu Hangi Bölgelere Yapılır?

Yağ dolgusu hem yüze hem de vücudun diğer bölgelerine uygulanabilir. Yüz bölgesinde bulunan kırışıklıklar, yağ enjeksiyonu ile giderilebilir. Yüz bölgesinde; burun, ağız köşeleri, alın çizgileri, kaş arası çizgiler, kaz ayakları, göz altı çukurları yağ dolgusu yapılabilen bölgelerdir.

Bunun dışında yağ enjeksiyonu vücudun neredeyse her bölgesine uygulanabilir. Kalça dikleştirme, meme büyütme, ince bacakların dolgunlaştırılması, çarpık bacak sorununun giderilmesi ve bazı doğumsal vücut şekli sorunlarının giderilmesi yağ dolgusunun vücutta en sık kullanıldığı işlemlerdir.

Yağ Dolgusu Nasıl Yapılır?

Yağ dolgusu, hastane ortamında yapılan bir işlemdir. Liposuction ile yapılır. Öncelikle hastamız lokal anestezi ya da genel anestezi ile uyutulur. Bu nedenle işlem sırasında herhangi bir ağrı ya da acı hissedilmez. Liposuction ile yağ almak için bölgeye özel bir sıvı enjekte edilir. Yağ alınacak bölgeye küçük bir kesi yapıldıktan sonra bölgedeki fazla yağ kanül adını verdiğimiz, ince iğnelerle çekilir. Sonrasında hastadan çıkarılan yağ santrifüj ya da süzme yöntemi ile ayrıştırılır. Yeniden enjekte edilebilir hâle gelen yağ dokusu, dolgunlaşma istenen bölgeye enjekte edilir ve dolgu işlemi sonlanır.

Yağ Alma Ameliyatında İz Kalır Mı?

Yağ dolgusu için yapılan ilk işlem yukarıda da bahsettiğimiz gibi yağ almadır. İşlem sırasında katlanma bölgelerine, küçücük bir kesi yapıldığı için ameliyat izi göze çarpmaz ve estetik sorunlara neden olmaz. Operasyondan sonra hasta aynı gün içerisinde taburcu edilir ve birkaç gün sonra günlük hayatına geri dönebilir.

Yağ Dolgusu Kalıcı Mıdır?

Birçok hastamızın sentetik dolgu yerine yağ dolgusunu tercih etme sebeplerinden biri de kalıcılıktır. Yağ dolgusu ile enjekte edilen doku, ilk 6 ay içerisinde %40 – 60 oranında erir. Bu nedenle yağ dolgusu mutlaka tekrar edilmesi gereken bir işlemdir. Yoksa beklenen sonuçları almamanız ve hayal kırıklığına uğramanız olasıdır. Fakat tekrar edildiğinde uygulamanın etkileri kalıcıdır. Yağ dolgusunun kaç seansta tamamlanacağı ise uygulama yapılan bölgeye ve kişinin yapısına bağlıdır.

Read More

Cilt Kanseri Tanı ve Tedavisi

Cilt Kanseri (Melanoma) Nedir?

Cilt Kanseri (Melanom veya Melanoma), deriye rengini veren melanosit adı verilen hücrelerde başlayan bir cilt kanseridir. Malign melanom veya kutanöz (cilt kaynaklı) melanom olarak adlandırılır. Melanom cilt kanseri hücrelerinin çoğu melanin üretmeye devam ettiği için tümör genellikle kahverengi veya siyah renktedir. Ancak, bazı melanomlar melanin üretmez.
Bu durumda kanser pembe, sarımsı kahverengi hatta beyaz olarak görülebilir. Melanom cilt kanseri, deride doğuştan var olan veya sonradan ortaya çıkan benler üzerinde kanser oluşabilir ve saçlı deri, ayak tabanı dahil vücudu kaplayan derinin herhangi bir yerinde görülebilir.
Melanom cilt kanseri, erkeklerde boyun ve sırt bölgelerinde; kadınlarda bacaklar, boyun ve yüzde sık görülmektedir. Ancak kanser avuç içi, ayak tabanı, tırnak içinde de gelişebilir. Tüm bunların yanında nadir de olsa göz, ağız, genital veya anal bölgede de oluşabilir. Erken evrede teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kanser türü olan melanom hızlı yayılım gösterdiğinde tedavi şansını azaltan bir kanser türüne dönüşebilir.

Cilt Kanserinde Erken Tanı Hayat Kurtarır

Cilt kanseri, gözle görülebilen kanser türüdür. Cilt kanserinde de diğer kanser türlerinde olduğu gibi erken dönemde derideki değişiklikleri fark edildiğinde kanser yayılmadan tedavi edilebilir.

Ayrıca, erken evrede tedavi edilen cilt kanserinde tedaviye bağlı yan etkiler minimum düzeyde görülmektedir.

Cilt Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Cilt kanserinin en önemli belirtisi deride yeni bir leke veya lekenin büyüklüğü, şekli veya rengindeki değişikliktir. Diğer bir önemli işaret, cilt lekesinin cildinizdeki diğer lekelerden farklı gözükmesidir. Buna çirkin ördek işareti de denir. Bu uyarı işaretlerinden birini gözlemlemeniz durumunda vakit kaybetmeden doktorunuza görünmelisiniz.

Diğer uyarı işaretleri:

  • İyileşmeyen yara,
  • Pigmentlerin lekenin dışına taşarak etrafındaki deriye yayılım göstermesi,
  • Kırmızılık veya sınırının ötesinde yeni bir şişlik,
  • Hassasiyetin artması- kaşıntı, hassasiyet veya ağrı,
  • Benin yüzeyinin değişmesi, tümsekleşme, kanama ya da nodül veya yumru şeklinde görünüm.

Normal bir benle melanom arasındaki farkı ayırt etmek bazen zor olabilir. Bu durumda doğru olan en kısa zamanda uzman bir dermatoloğa başvurmaktır.

Cilt Kanserine Neden Olan Faktörler Nelerdir?

Ultraviyole (UV) Işınına Maruz Kalmak:UV ışınları melanom cilt kanserinde ana risk faktörlerinden biridir. Deri hücrelerinin DNA’sına zarar verir ve cilt kanseri başlar. Güneş ışığı ultraviyole ışınlarının başlıca kaynağıdır. Solaryumunda UV ışınının diğer bir kaynağı olduğu sö Bu kaynaklardan fazla derecede UV ışınına maruz kalan kişilerde melanom dahil birçok cilt kanseri görülme riski artar.

UVA Işınları: Hücre yaşlanmasına neden olur ve hücre DNA’sına zarar verebilir. Kırışıklık gibi deride uzun süreli zararlara neden olduğu ve bazı cilt kanserlerinin gelişiminde rol düşünülmektedir.

UVB Işınları: Güneş yanıklarına neden olan ve hücre DNA’sına direk zarar verebilen ana ışındır. Cilt kanserlerinin çoğuna neden olduğu düşünülmektedir.

UVC Işınları: Atmosferden geçemez. Dolayısıyla güneş ışığında bulunmaz. Bu sebeple de cilt kanserine sebep olmaz.

Solaryum: Araştırmalar, bronzlaşmak için sık sık solaryuma giden kişilerde melanom cilt kanseri riskinin daha fazla olduğunu gö Solaryumlarda bronzlaştırma için kullanılan UV lambalarının “ultraviyole lambalar” olması gereklidir ve üzerlerinde “UV ışınlarına sürekli maruz kalmak, cildin erken yaşlanmasına ve cilt kanserine neden olabilir” ibaresi olan etiketler olmalıdır. Ayrıca, bu ışınlara devamlı maruz kalan kullanıcılar için “cilt kanseri için düzenli doktor kontrolü gereklidir” yazan bir etiket daha koyulmasının uyarıcı nitelikte olabileceği düşünülmektedir. Böylece, özellikle cilt kanseri riski olan, 18 yaş altı gençler/çocuklar ve ailesinde cilt kanseri olan kişiler için ultraviyole ürünlerinin (kara ışık lambası, cıva buharlı lamba, yüksek basınçlı ksenon ve ksenon civalı ark lambası, plazma fenerler ve ark kaynakları vb.) kullanımına karşı eğilimi azaltma hedeflenmektedir.

Benler: Vücudumuzdaki benler, iyi huylu tümörlerdir ve sadece doğumda değil çocukluk ve gençlik dönemlerinde de oluşur. Benlerin çoğu asla probleme yol açmaz. Ancak, fazla sayıda beni olan kişilerde melanom gelişme riski daha fazladır.

Normal Benler: Ciltte genellikle kahverengi, ten rengi veya siyah nokta şeklindedir. Düz veya yüksek ve kabarık, yuvarlak veya oval olabilir ve genellikle 6 m m’den küçüktür. Benler, doğuştan veya çocukluk ve gençlik dönemlerinde oluşabilir. Erişkinlik döneminde vücutta çıkan yeni benler, olası bir cilt kanserine karşı doktor tarafından kontrol edilmelidir. Vücutta bir ben geliştiğinde yıllarca aynı boyut, şekil ve renkte kalacaktır. Bazı benler ise, zaman içinde kendiliğinden yok olacaktır. Birçok insanda ben vardır ve bu benlerin çoğu zararsızdır. Ancak, benin şekli, büyüklüğü veya renginde bir değişiklik olduğunda olası bir cilt kanseri gelişimine karşı bunu fark etmek ö

Displastik Nevüs: Displastik nevi (nevi, nevusun çoğul halidir) ya da bir başka adıyla alışılmışın dışında nevi, çoğunlukla azda olsa normal benler gibi görünür ancak melanomun bazı özelliklerini taşır. Genellikle diğer benlerden daha büyüktür, şekli veya rengi alışılmışın dışındadır ve çoğu kansere dönüşmez.

Konjenital (Doğumsal) Melanositik NevüsDoğumda varolan benlere konjenital melanositik nevi adı verilir. Doğumla birlikte var olan bu tür benlerde nevüsün büyüklüğüne bağlı olarak melanom gelişme riskinin %0-l0 arası olduğu tahmin edilmektedir. Konjenital melanositik nevüsü büyük olan kişilerde melanom gelişme riski daha fazladır. Örneğin; konjenital nevi avuç içinden daha küçükse, melanom riski daha düşüktür. Bunun aksine, sırtta veya kalçalarda büyük boyutlarda olan konjenital nevilerde melanom riski önemli ölçüde artmaktadır.

Açık Ten, Çillenme ve Açık Renk Saç: Beyaz tenli, açık renk saçlı kişilerde melanom riski siyah tenli kişilere göre 10 kat daha fazladır. Kızıl ve sarı saçlı, beyaz tenli, mavi veya yeşil renk gözlü ya da çilli kişilerde cilt kanseri riski artmaktadır.

Yaş: Melanom sıklıkla 15-29 yaş arası gençlerde gözükmekle birlikte en sık 25-29 yaş grubu arasında görülür (özellikle genç bayanlarda). Ancak ileri yaşlarda da görülebilir.

Cinsiyet: Görülme sıklığı ve biyolojik farklılıkları göz önüne alınarak cilt kanserleri malign meianom ve melanom dışı cilt kanserleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Genç erişkin yani 25-34 yaş arası erkeklerde en sık görülen 4. kanser türü iken, kadınlarda meme ve jinekolojik kanserlerden sonra en sık görülen kanser türüdür.

Kaynak ve Metal İşleri ile Uğraşma: Gözlerde melanom riskini arttığı gösterilmiştir.

Fototerapi (Işık Tedavisi): Sedef gibi bazı cilt hastalıkları olan kişilere uygulanan tedaviye bağlı maruz kalınan UV ışınları, skuamöz hücreli cilt kanseri riskini arttırmaktadır.

Cilt Kanserinde Genetik Faktörler Neler?

Bir veya birden fazla birinci derece akrabasında (anne- baba, kardeş veya çocuğu) melanom cilt kanseri görülen kişilerde risk daha yüksektir. Melanom olan kişilerin yaklaşık %10’unda ailesinde aynı hastalık görülmektedir.

Riskin artmasındaki bir sebep, aile içinde yaşam şeklindeki benzerlik sonucu sık sık güneşe maruz kalmak, duyarlı açık tenli aile üyelerinin çoğunlukta olması veya bu faktörlerin her ikisi olabilir. Bunun yanında, ailede genlerdeki değişiklik sonucu gen mutasyonu, melanom riskinde etken bir faktör olabilir. Ailesinde yüksek oranda melanom görülen kişilerin yaklaşık %10-40’ında gen mutasyonuna rastlanmaktadır.

Kseroderma Pigmentosum (XP): Normalde DNA’yı onarmakla görevli enzimlerde oluşan hasar sonucu kalıtsal bir durumdur ve nadir görülür. XP olan kişilerde, güneşin neden olduğu DNA zararını onarma yeteneği daha az olduğu için ciltlerinin güneşe maruz kalmış bölgelerinde melanom dâhil birçok cilt kanseri gelişim gösterebilir.

Olağandışı yaralar, şişlikler, lekeler, çizikler veya derinin söz konusu bölgesinin görünüşünde değişiklik, melanom veya diğer bir cilt kanseri türünün işareti veya kanserin oluşabileceğine dair bir uyarı olabilir.

Cilt Kanseri Tanısı Nasıl Konulur?

Cilt kanserinin en önemli belirtileri, deride yeni bir leke veya lekenin büyüklüğü, şekli veya rengindeki değişikliktir. Olağandışı ve iyileşmeyen yaralar, şişlikler, lekeler, çizikler veya derinin görünüşünde değişiklik, benin yüzeyinin değişmesi (tümsekleşme, kanama ya da nodül veya yumru şeklinde görünüm), kaşıntı, hassasiyet ve ağrı melanom ya da diğer bir cilt kanseri türünün işareti veya kanserin oluşabileceğine dair bir uyarı olabilir. Bu tür belirtilerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmak, erken tespit edilen sağlık sorununa hızlıca çözüm bulunmasını sağlayacaktır.

Cilt Kanserinde Kendi Kendine Cilt Muayenesi: Ayda iki kez cildin kontrol edilmesi çok önemlidir. Benlerin, lekelerin ve çillerin özelliklerini bilmek, yeni bir ben veya lekeyi fark edecek kadar vücudun tanınması önemlidir. Kendi kendine cilt muayenesi, iyi aydınlatılmış bir odada tüm vücudun gözlemlenebileceği bir boy aynasının karşısında yapılmalıdır. El aynası kullanarak sırt, kalça gibi vücudun kör noktalarını boy aynasında görüntülemek kolaylaşır. Erkeklerde 3 melanomdan 1’i sırtta görülmektedir. Sırt, avuç içi, ayak tabanı, kafa derisi, gözler, tırnaklar gibi vücudun tüm bölgeleri kontrol edilmelidir.

Tıbbi Geçmiş ve Fiziksel Muayene: Cilt kanseri için fiziksel muayene ilk olarak uzman bir dermatolog veya Plastik Cerrahi Uzmanı tarafından yapılmalıdır. Dermatoskopi olarak adlandırılan (epiluminesens mikroskopi veya yüzey mikroskopi olarak da bilinir) bir teknik kullanılarak deri üzerindeki lekeler ya da benler yakından incelenir ve istenirse görüntüsü alınabilir ve şüpheli bölgeye yakın deri altındaki lenf bezlerindeki olası yayılım gözlenebilir. Bazı cilt kanserleri, lenf bezlerine yayılım gösterir. Bu olduğunda, etkilenmiş olan lenf bezleri büyüyebilir ve normalden daha sert olabilir. Cilt kanserinin erken teşhis edilmesinde oldukça etkili olabilir. Displastik nevüs sendromu olan, ailesinde daha önce melanom görülmüş kişilerin düzenli olarak cilt muayenesi yaptırması önemlidir.

Cilt Kanseri Tanısında Dermatoskopi

Dermatoskopi deri yüzeyi mikroskopisidir; benlerin ve pigmentli diğer lezyonların tanısında kullanılır. Bu yöntemde, yağlanmış deri yüzeyi, ışıklı bir büyütme sağlayan dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop, kulak muayenesinde kullanılan otoskoba benzer ve 10 yılı aşkın süredir yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemle vücuttaki benlerin haritası oluşturularak noktasal lokalizasyonları belirlenir. Ardından her bir ben için dermatoskopik görüntü alınır ve kaydedilir. Böylece bir sonraki kontrolde elde edilecek görüntüyle karşılaştırma şansı sağlanır.

Dijital Dermatoskop bende izlenen şüpheli değişiklikleri matematiksel olarak hesaplayarak malign melanom riskini gösteren bir indeks de oluşturur. Bu indeks tanıda ve tedavinin planlanmasında yardımcıdır. Çıplak gözle erken evre melanom tanı şansı %60 iken, dijital dermatoskopik inceleme ile %90’lara çıkar.

Cilt Biyopsisi: Eğer şüpheli bölgenin cilt kanseri olabileceği düşünülüyorsa, bu bölgeden parça örneği alınarak laboratuvar ortamında incelenir. Buna, cilt biyopsisi denir. Cilt biyopsisi birçok farklı yolla yapılabilir. Şüpheli bölgenin vücuttaki yerine, büyüklüğüne ve şüphelenilen cilt kanseri türüne göre biyopsi şekline karar verilecektir.

Şüpheli ben veya leke, kanser veya kanser öncesi olarak tespit edilirse, doktorunuz daha fazla test veya tedavi uygulamak isteyebilir. Şüpheli ben veya leke küçük ve bölgesel ise, daha geniş çaplı bir biyopsi (daha fazla doku almak için) veya bir çeşit cerrahi müdahale uygulanabilir. Yayılım göstermiş cilt kanserlerinde ise, görüntüleme testleri ve tedavi için immunoterapi, hedefe yönelik tedavi, kemoterapi ve radyoterapi uygulanması gerekecektir.

Cilt Kanseri Türleri Nelerdir?

Melonom Cilt Kanseri

Melanom, deriye rengini veren melanosit adı verilen hücrelerde başlayan bir cilt kanseridir. Malign melanom veya kutanöz (cilt kaynaklı) melanom olarak adlandırılır. Melanom cilt kanseri hücrelerinin çoğu melanin üretmeye devam ettiği için tümör genellikle kahverengi veya siyah renktedir. Ancak, bazı melanomlar melanin üretmez.

Bu durumda kanser pembe, sarımsı kahverengi hatta beyaz olarak görülebilir. Melanom cilt kanseri, deride doğuştan var olan veya sonradan ortaya çıkan benler üzerinde kanser oluşabilir ve saçlı deri, ayak tabanı dahil vücudu kaplayan derinin herhangi bir yerinde görülebilir.

Melanom cilt kanseri, erkeklerde boyun ve sırt bölgelerinde; kadınlarda bacaklar, boyun ve yüzde sık görülmektedir. Ancak kanser avuç içi, ayak tabanı, tırnak içinde de gelişebilir. Tüm bunların yanında nadir de olsa göz, ağız, genital veya anal bölgede de oluşabilir. Erken evrede teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir kanser türü olan melanom hızlı yayılım gösterdiğinde tedavi şansını azaltan bir kanser türüne dönüşebilir.

Diğer Cilt Kanseri Türleri

Bazal hücreli ve skuamöz hücreli kanserler çoğunlukla baş, boyun ve kollar gibi güneşe fazla maruz kalan bölgelerde görülür. Ancak, bunun yanında vücudun başka bölgelerinde de rastlanmaktadır.

A-Bazal Hücreli Karsinom: En sık görülen cilt kanseridir. Çoğunlukla düz, sert, bulunduğu bölge soluk renkli veya ufak bir kazada bile kolay kanayabilen küçük, tümsekli, pembe veya kırmızı, şeffaf, parlak, inci büyüklüğünde şişlikler bulunan bir kanserdir. Ortası çökük ve alanı mavi, kahverengi veya siyah renktedir. Büyük bazal hücreli karsinomlar, kabuklu veya yayılan bir alana sahiptir.

B-Skuamöz Hücreli Karsinom: Sıklık olarak ikinci sırada görülen cilt kanseridir. Büyüyen bir yumru gibi gözükebilir. Çoğunlukla sert, pul pul veya kabuklu bir yüzeyi vardır. Bunun yanında yavaş gelişen düz, kırmızı lekeli bir görünüme de sahip olabilir. Bu cilt kanserlerinin her ikisi de, normal deriden çok az bir değişiklik göstererek düz bir alanda gelişebilir.

Aknitik keratoz aynı zamanda solar keratoz olarak da bilinir. Bazen deride kanser öncesi oluşan bir durum olabilir ve güneşe fazla maruz kalınması sonucu ortaya çıkar. Aknitik keratoz, genellikle pembe-kırmızı veya deri renginde küçük, sert veya pul pul noktalardır. Genellikle yüzde, kulaklarda ellerin üstünde ve kollarda başlar. Ancak, vücudun güneşe maruz kalan diğer bölgelerinde de görülebilir. Aknitik keratoz genellikle çok sayıdadır. Bazıları skuamöz hücreli kanserlerin içinde gelişebilir. Bazıları ise aynı kalır veya tek başına ilerler.

Cilt Kanseri Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Cilt kanseri tedavisinde kanserli dokunun tümü herhangi bir kalıntı bırakılmadan çıkarılması hedeflenir. Cerrahi tedaviyle oldukça yüksek oranda başarı sağlanabiliyor. Yeterli derinlikte ve genişlikte çıkarılan kanserli doku ile kanserin tekrar ortaya çıkarılması önlenir.  Cilt kanseri tedavisinde kanserli hücrenin yok edilmesinin yanı sıra  estetik açıdan iz kalmamasına ve işlev kaybına neden olmamasına önem verilir. Cilt kanserinin en çok görüldüğü yük bölgesi için hastanın yaşı genel durumu, tümör boyutu, deri özellikleri ve lenf bezlerine yayılma olasılığı önemli hale gelir.

Cilt kanserinde tek tip bir tedaviden ziyade kişiye özel tedavi şekilleri sunulur. Cerrahi ve radyoterapi açısından küçük tümörlerin tedavisinde genellikle bir sorunla karşılaşılmaz. Cilt kanseri tedavisinde deneyimli bir ekibin tümör çıkarma işlemini uygulaması da bir diğer önemli noktadır.

Cerrahi tedavi sonrası fazla iz kalıyor ve ciddi bir yan etki olmadan tümörün ışın ile kontrolü sağlanabiliyor ise primer tedavi modeli olarak radyoterapi tercih edilebilir. Yanakta, alında veya burun sırtında görülen melanom dışı cilt kanseri, özellikle bazal hücreli ise radyoterapi ile çok başarılı bir şekilde tedavi ediliyor. Küçük tümörlerin tedavisinde ise kriyocerrahi yöntemi tercih edilebiliyor. Sıvı nitrojenin tümör üzerine uygulandığı tedavide, anormal hücreler ölüyor. Buzların çözülmesinden sonra ise ölü dokular vücuttan ayrılıyor.

Küretaj olarak adlandırılan tedavi yönteminde ise, kanserli bölge kaşık şeklindeki bir küretle kazınıyor, özel bir cihazdan sağlanan elektrik akımı ile kanama durduruluyor ve kanser hücreleri öldürülüyor. İşlemin sonunda ciltte düz, beyaz bir iz kalıyor. Yüzeysel cilt kanserlerinde krem ya da losyon şeklindeki uygulanan lokal kemoterapi de bir seçenek olarak değerlendiriliyor.

Cilt Kanserinden Korunma Yolları Nelerdir?

Cilt kanserine neden olan risk faktörleri ve UV maruziyeti azaltılarak korunma mümkün olabilir. Peki, ne tür önlemler alarak güneşten korunmak mümkündür?

  • Örtünün. Güneşlenmiyorsanız üstünüze bir şeyler giyin, geniş kenarlı şapka takın ve cildinizi mümkün olduğu kadar koruyun. Gözlerinizi, UV ışınlarını en az %99 engelleyen güneş gözlüğü takarak koruyabilirsiniz.
  • Gölgede oturun. Güneş ışınlarının en sert olduğu saat 10:00 ile 16:00 arası güneşlenmeyin. Direk güneş ışınlarına maruz kalma sürenizi, uzmanların belirttiği sürelerle sınırlayın.
  • Solaryumda bronzlaşmaktan kaçının. Cilt kanserinin oluşmasına katkı sağlayabilir ve cildinizde uzun süreli zarara yol açabilir.
  • Kozmetik ürünlerin son kullanma tarihine dikkat edin.
  • Güneş koruma faktörü en az 30 olan geniş spektrumlu güneş kremleri kullanın. Güneş kreminizi 2 saatte bir, yüzdükten ve terledikten sonra sürdüğünüzden emin olun.

Amerika Yiyecek ve İlaç Dairesi (FDA), sadece güneş yanığından değil, cilt kanseri ve erken yaşlanmayı tetikleyen UVA ışınlarından da koruyan güneş kremlerinin üretimini yürürlüğe soktu. Bunun yanı sıra; kullanılan nemlendirici, dudak kremi ve makyaj malzemelerinin etiketlerinde de güneş kremlerinde olduğu gibi koruma faktörü derecesinin belirtilmesi şartı söz konusu.

Güneş Kremi Kullanırken Nelere Dikkat Etmeli?

UVB ve UVA ışınlarının her ikisinden koruyan “geniş spektrumlu” güneş kremleri kullanılmalıdır. Tüm güneş kremi ürünleri, güneş yanığına yol açan UVB ışınlarına karşı koruyucu özelliktedir. Artık, güneş kremleri, cilt kanseri ve ciltte erken yaşlanma oluşumunda payı olan UVA ışınlarına karşı da koruyucu özellik taşımak zorundadır. Sadece, testleri geçen ürünlerde “geniş spektrumlu” etiketi kullanılabilir.

Read More

Botoks  

Gün içinde hepimiz mutlaka mimik kullanırız. Yüzümüzde yer alan binlerce mimik kası vardır, mimik kullanımına bağlı olarak yüzümüzde kırışıklıklar meydana gelir ve yaşımız olduğundan daha büyük görünür. Botoks uygulaması, yaşın ilerlemesi ile birlikte belirginleşen mimik çizgilerini ortadan kaldırır.

Botoks Nasıl Etki Eder?

Botoks uygulandığı hastaya geçici felç etkisi yaratır. Sanılanın aksine botoks, kasın tamamına değil yapılan bölgenin 1-2 cm çevresinde etkili olur. Yüz enjeksiyonlarında, mimik kaslarının hareketlerini kısıtlar, derin kırışıklıkların oluşmasını engeller. Fakat hastanın derin kırışıklıkları varsa botoks enjeksiyonu sadece bu kırışıklıkları hafifletebilir. Tamamen engelleyemez. Botoks beraberinde dolgu uygulamasıda kullanılılır ise derin kırışıklıkların giderilmesi sağlanabilir.

Botoks, Clostridum Botulinum bakterisinden üretilmiş doğal, protein yapısında bir ilaçtır ve dinamik kırışıklıklara yol açan kasları geçici süreyle giderir. Botoks ince çizgiler ve çok derin olmayan kırışıklıkların giderilmesinde kullanılır, eğer çok daha derin kırışıklıklar var ise bunların hafiflemesini sağlar.

Alın, göz çevresi (kaz ayakları), kaş arası, burun yan duvarı, dudak üzerinde ince çizgiler, ağız çevresindeki kırışıklar ve boyun derisindeki kırışıklıklar ve bandlar yüz ve boyundaki mimik kasların kasılması sonucu oluşur. Kaş arası ve burun yan duvardaki çizgiler kızgın yüz ifadesi, göz çevresi ve alındaki çizgiler yaşlı ve yorgun yüz ifadesi ve ağız çevresindeki çizgiler ise üzgün bir yüz ifadesine neden olur.

Botoks yüzün bu bölgelerindeki mimik kasları geçici olarak kasılmasını bloke ederek yorgun, kızgın ve üzgün yüz ifadesini ortadan kaldırarak kırışıksız, daha genç, daha dinç bir yüz ifadesi elde edilir.

Botoks Nasıl Uygulanır?

Botoks tedavisi yüz kasları anatomisini iyi bilen tecrübeli ve deneyimli sağlık profesyonelleri tarafından yapılmalıdır. Çok ince uçlu bir iğne ile kırışıklığa neden olan kasların üzerine yapılır. Ağrılı bir işlem değildir, yalnızca o bölgede hafif bir yanma ve acıma hissedilir. İşlem yapıldıktan sonra botoksun çevre kaslara dağılmaması için, o bölgenin ovuşturulmaması gerekir.

Botoks Uygulamasından Sonra Nelere Dikkat Edilmelidir?

Botoksun uygulandığı gün spora, kuaföre veya saunaya gidilmemesi önerilir. Ayrıca 3 gün havuza gidilmemelidir. Aynı gün uyku pozisyonuna dikkat edilmeli, yüz üstü yatılmaması gerekmektedir. Botoksun tam etkisi 5 ile 7 gün arasında tamamen görülür. Botoks tedavisinin etki süresi 4-6 ay civarındadır. Etki süresi kişiden kişiye değişiklik göstermektedir. Bu süreyi yaş ve uygulanan bölgenin durumu etkilemektedir. Hamile veya emziren bayanlar dışında hemen hemen herkes botoks işlemi yaptırabilir.

Yüzde Botoks Uygulama Alanları

Yorgun ve yaşlı ifadeye neden olan alın çizgileri,
Kızgın ifadeye neden olan kaş arası çizgileri,
Göz kenarı kırışıklıkları (Kaz ayakları),
Üst dudak üzerindeki ince çizgilerin düzeltilmesi,
Kaş kaldırılması, kaşlarda arzu edilen pozisyona getirilmesi,
Boyun derisindeki kırışıklıklar ve bandların düzeltilmesi,

Terleme Botoksu

El, ayak ve koltuk altı terlemeleri botoks tedavisi ile 6 aylığına ortadan kaldırılır. Öncesinde krem ile lokal olarak uyuşturulduktan sonra ter bezlerinin yoğun olduğu bölgeye yapılır.

Masseter Botoksu

Masseter kasına yapılan botoks işlemi olup özellikle bruksizm denilen diş sıkma, gece uyurken diş gıcırdatma problemini çözmek için tedavi amacı ile yapılır. Ayrıca yüzün alt kısmına çene yanlarında oluşan kare görünümü de düzeltir ve yüzü inceltir. Masseter kası, yüzün alt kısmında yer alır ve bu işlemle çene yan tarafların inceltilir.

Alternatif bir tedavi şekli olan masseter botoks, uzun süreli olarak etkisini gösterir. Yüz bölgesinde erkeksi bir görünüme yol açan kare şeklindeki görünüm masseter botoks uygulaması ile giderilebilir. Bu sayede daha orantılı ve oval bir yüz şekli elde edilir.

Masseter kasındaki orantısız büyüklük, kadınların daha maskülen, erkeksi görünmesine neden olur. Böyle bir görüntüden rahatsız olan kadınlar için ideal bir estetik prosedür olan masseter botoks uygulaması, kadınların bu rahatsızlıktan kurtulmasını sağlar. Çenede masseter dediğimiz çiğneme kaslarının olduğu yerlere uygulama yapılarak bu kasların büyümüş hacmi küçültülerek, o bölgede bir incelme elde edilir ve yüzle daha uyumlu hale gelmesi sağlanır. Uygulama yaptığımız kadın ve erkek hastalarımızda aynı zamanda psikolojik bir rahatlık da sağlanır. Özellikle uykuda diş sıkma ve gıcırdatmaya bağlı olarak diş yüzeylerinde oluşan aşınma ve kırılmaların önüne geçilir, ayrıca diş sıkmaya bağlı olarak çene ekleminde oluşan ağrı da giderilir. Diş sıkma probleminde alternatif bir tedavi şekli olan masseter botoks, uzun süreli olarak etkisini gösterebilir. Hem tıbbi olarak diş sıkma problemi çözülür hem de estetik olarak çene kasındaki büyüme azaltılıp inceltilerek yüzde daha estetik ve ince bir görünüm elde edilir.

Baby Botoks (Sanki Hiç Botoks Yaptırmamış Gibi!)

Baby botoks botulinum toksin enjeksiyonları ile yapılır. Sadece çok az miktarda uygulanarak lokal kırışıklığı açar, kasları gevşetir ve sinir kasılmalarını azaltır. Baby botoks ortalama olarak 15 dakika sürer. Botoks uygulamasının etkisi genellikle 1-2 gün sonra ortaya çıkar. 2 gün sonra yüzünüzdeki kırışıklığın azaldığını ve daha genç göründüğünüzü fark edersiniz.

Baby botoks göz çevresi, kaş arası, kaz ayakları, alın bölgelerinde tercih edilir. Botoksun etkisi geçici olduğu için baby botoks uygulamasını 6 ayda bir yaptırmanızı öneriyoruz. Böylece kalıcılığını ve dinamik yüz yapınızı daha uzun süre korursunuz. Fakat en çok merak edilen konuda botoks etkisi geçince kırışıkların tekrar artacağının düşünülmesidir. Bu durum sanılanın aksine o bölgedeki kaslar kullanılmadığından botoks etkisi geçince daha fazla kırışıklık olmayacaktır.

Baby Botoks Mimiklerini Kaybetmek İstemeyen Herkese Uygundur

Cildin kolajen üretimi 35 yaşından sonra azalmaya başlar. Kolajenin azalmasıyla birlikte cilt elastikiyetini kaybeder, kırışmaya başlar. Kırışıklar için ne kadar erken önlem alırsanız, o kadar etkili sonuçlara ulaşabilirsiniz. 30’Xlu yaşlar baby botoks uygulaması için uygun yaşlardır. Yüzünüzdeki kırışıklardan endişe duyuyor, daha genç ve dinamik görünmek istiyorsanız minimal dokunuşlarla müdahaleler yapabilirsiniz. Botoks uygulamasının cildinizde sahte bir görüntü yaratmasından korkuyorsanız tercihiniz baby botoks olabilir. Minik dokunuşlarla doğal ve canlı bir yüze kavuşacaksınız.

Read More

Hollywood Yanağı (Bichectomy) Yanak İnceltme Estetiği

Kalın ya da tombul görünümlü yanaklar kişilerin olduğundan daha kilolu görünmesine sebep olurken; ince hatlı yüz yapısı daha estetik ve daha genç görünmesini sağlar. Kişiyi rahatsız eden bu görüntü yanak inceltme estetiği yani Bichectomy (Bişektomi) ile kolayca giderilebilmektedir

Bichectomy (Bişektomi) yani yanak inceltme estetiğinin kolay bir cerrahi işlem olması da son dönemlerde en çok tercih edilen estetik işlemlerden olmasını sağlamıştır.

Bichectomy (Bişektomi) kısaca, elmacık kemiğinin daha da belirginleştirilmesi ve yüz hatlarının daha belirgin hale getirilmesi için yanakta bulunan fazla yağların alınması işlemidir. Her hasta Bichectomy (Bişektomi) işlemi için uygun değildir. Hastanın yağ dokusunun miktarı ve cilt kalitesi çok iyi muayene edilmelidir. Aksi halde ilerleyen yıllarda çökük ve daha yaşlı görünüme neden olan bir yüz hattı oluşturmuş oluruz.

Bichectomy (Bişektomi) şu sıralar en çok Hollywood yıldızları tarafından uygulandığı için Hollywood Yanağı olarak da anılmaktadır. İnce ve keskin yüz hatları özellikle oyuncuların ifadelerinin daha güçlü görünmesini sağlamaktadır. Bişektominin tersi yani orantısız derecede göçük yanak görüntüsü için de ameliyatsız yanak dolgusu işlemi yapılabilmektedir.

Bichectomy (Bişektomi), Yanak İnceltme Ameliyatı Nasıldır?

Uygulama kişinin ve doktorun ortak tercihine göre lokal ya da genel anestezi altında yapılabilmektedir. Ağız içinde açılan küçük bir kesi sayesinde o bölgedeki yağ dokusunun %40’ına yakını dışarı alınır. Yaklaşık yarım saat süren bu işlemde kesik izi yanağın içinde olduğu için estetik açıdan sizi rahatsız edecek hiçbir görüntü oluşmamaktadır. İşlem sonrası kısmi ağrı ve şişlikler meydana gelebilmektedir. Hasta aynı gün evine gidebilir. İyileşme süreci ise hastanın ağız içini sürekli hijyen tutması ile doğru orantılıdır. Bu süreçte gargara ve diş fırlama işlemleri dikkatli bir şekilde yapılabilmektedir. Yanak içi dikişler birkaç gün içinde kaybolacaktır. Tedavinin sonucu 3-4 hafta içinde net bir biçimde görünmektedir.

Read More

Ben (Nevüs) Nedir?

Deride melanin (deri pigmenti) üreten hücrelerin lokalize artmasıdır. Doğumsal ve edinilmiş (sonradan kazanılmış) olmak üzere 2 çeşit ben vardır. Çoğunlukla benler doğumda mevcut olmayıp sonradan ortaya çıkar. Yirmi yaşından itibaren çoğu insanda 20-30 adet vücudunun her yanına dağılmış ben mevcuttur. Bu benler zamanla görsel hale gelirler ve genellikle büyüklükleri 0,5 mm’den büyük olmaz. Sadece her yüz bebekten biri doğumsal nevüsle doğmaktadır. Bu benlerin büyüklükleri değişmektedir: 0,6 santimetreden küçük olabildiği gibi neredeyse tüm vücudu kaplayanı da vardır ki bunlara “dev konjenital nevüs” adı verilir. Bu benler yakın takip gerektirir. Çünkü %2-40 oranında malign melanom dediğimiz kötü huylu cilt kanserine dönüşebilmektedir. Benler büyüklük, şekil, renk ve kıl içeriği bakımından çok çeşitlilik göstermektedir.

İnsan vücudunda çok sayıda ben görülebilir. Bu benlerin bazıları doğuştan vardırlar, bazıları ise güneşe maruz kalınması sonucunda oluşurlar. Benler; kahverengi, siyah ya da nadiren koyu mavi renkte olabilirler. Her koyu renk değişikliği ya da kabarıklık ben değildir. Doğuştan gelen benlerde daha fazla risk olmakla birlikte benlerin bazıları kanser riski taşıyabilir. Bu nedenle, tehlikeli benlerin takibi son derece önemlidir. Takipte ‘ÇİRKİN ÖRDEK YAVRUSU’ bulgusunu öneririz. Yüzlerce beni olan hastada bu benlerin tek tek takibi zordur. Bu nedenle diğerlerinden farklı olanı yakın takip etmeyi öneririz.

Ben Alınırsa Kansere Döner Mi?

Halk arasında benlere “bıçak değdiği” zaman kötüye dönüşebilecekleri hakkında yanlış bir inanış vardır. Oysa tam tersi tehlike taşıyan benlerin cerrahi olarak çıkarılmaması durumunda yaşamı tehdit eden “Malign Melanom” isimli bir deri kanserine dönüşüm riskleri vardır. Malign Melanom, tüm dünyada hızla artmakta olan kötü seyirli bir kanser tipidir. Bu nedenle, tehlikeli benlerin tespiti ve çıkarılması kişinin hayatını kurtarabilir.

Malign Melanom gelişimi riski genel popülasyonda %1,5′dur. Bu oran atmosferimizdeki ozon tabakasındaki incelme ve zararlı UV ışınlarına yükselen oranda karşılaşma nedeniyle her gün artmaktadır. Ben alındıktan sonra patojik tetkik yapılır.

Ben alımı iki şekilde olur:

  • Cerrahi
  • Lazerle çıkarma.

Her iki işlemde lokal anestezi altında uygulanır. Bu nedenle hastalar ağrı duymazlar.

Lazerle Ben Aldirma Tedavisi

Erbium YAG ve Karbondioksit Lazerler ile gerçekleşmektedir. Yüzde ya da vücutta oluşmuş olan zararsız epidermal ve dermal nevuslar sadece kişiyi estetik açıdan rahatsız eden benler tek seansta, dikiş olmadan anında yok edilmekte ve kişi sosyal yaşantısına devam edebilmektedir. Çok derin köklü olan nevuslar cerrahi olarak çıkartılmalıdır. Göz üstlerinde veya altındaki benler de alınabilmekte hatta birçok kişinin rahatsızlık duyduğu göz altındaki yağ butoncukları da lazer ile temizlenebilmektedir. Uygulama lokal aneztezi ile yapılmakta olup ağrı hissedilmemektedir. Benlerin alındığı alan 4-6 gün arasında normal hal almaktadır. Oluşan pembelik 1-2 ay içerisinde normal cilt renginize uyum sağlayacaktır.

Cerrahi Ben Aldırma Tedavisi

Bu işlemde lokal anestezi altında uygulanır. Plastik Cerrahınız nevüsün lokalizyonuna uygun bir şekilde oluşacak izin en az kalacağı bir biçimde cerrahi işlemi gerçekleştirecektir. Oluşan defekt sıklıkla primer kapatılmakla beraber bazı olgularda doku kaydırma denilen flep cerrahisi veya deri yaması (deri grefti) ile kapatılmaktadır. Çıkarılan materyal patolojik tahlil için laboratuvara gönderilmelidir.

Read More

Diyet ve egzersize cevap vermeyen karın derisi sarkıklığı olan kadın ve erkekler bu ameliyat için adaydır. Daha çok kadın hastalarda bu ameliyat yapılmaktadır. Özellikle birkaç kez doğum yapmış, karın bölgesi derisinde çatlaklar oluşmuş ve sarkmış,  karın kasları zayıflamış kadınlarda son derece faydalıdır. Yine aşırı kilo alıp verme sonrasında karın cildinde sarkma olan kadın ve erkek tüm adaylar bu operasyon için adaydır. Kilo verme operasyonu değil, vücut şekillendirme ameliyatıdır. Abdominoplasti ameliyatı, görünüşünüzü ve kendinize olan güveninizi arttıracaktır ve tümüyle daha iyi bir görünüme kavuşmanızı sağlayacaktır.

Karındaki sarkıklık ve gevşekliğin dercesine göre 4 tip karın germe operasyonu vardır.

Tam Karın Germe Ameliyatı (Abdominoplasti)

Tam karın germe ameliyatında, karın kasları sıkılaştırılır, göbek deliğinin altındaki ve üstündeki gevşek deri ve yağ birikintileri alınır. Göbek deliği çevredeki ciltten ayrılır ve deri gerildikten sonra göbek deliği için yeni bir dairesel kesi oluşturulur. Çünkü göbek deliğinin orijinal yeri de fazla deriyle birlikte alınır. Bu durum, daha küçük ve orantılı bir göbek deliği oluşturma fırsatı sunar.

Bu ameliyat sırasında karın orta kısmında var olan karın kası ayrılması olarak da bilinen diastazis recti onarımı da yapılır. Böylece hem bel kavsi oluşur hem de ıkınma, öksürme gibi durumlarda oluşan karın orta kısımdaki fıtıklaşma da tedavi edilmiş olur.

Kısmi Karın Germe Ameliyatı (Mini-Abdominoplasti)

Mini karın germe, genellikle göbek deliği altındaki gevşek cilt ve kas zayıflığı problemleri için uygulanır. Ancak göbek deliği üzerinde de uygulanabilir. Alınan fazlalık deri miktarı az olduğundan ve uygulanan kas sıkılaştırma çok kapsamlı olmadığından, göbek deliğinin ayrılması gerekmez. Mini karın gerdirme, epey formda olup da yalnızca çok küçük düzeltmelere ihtiyaç duyan kişiler içindir. Oluşturulan kesi de, tam karın germe ameliyatında oluşturulandan çok daha kısadır.

Fleur De Lis Abdominoplasti

Aşırı kilo verme sonucu orta hatta da cilt fazlalığı olan hastalarda, klasik sezeryan kesisi yanında orta hatta dikey olarak kesi uzatılır. Kesi cilt fazlalığına göre göğüs kafesinde ortadaki ksifoid kemik bölgesine kadar uzatılabilir. Sonuçta ters T harfi şeklinde bir kesi izi oluşur. Bu metodla orta hatta, klasik abdominoplasti ile düzeltilemeyen fazla cilt ve yağ dokusu çıkarılır ve cilt orta hatta birleştirilir.

Dermalipektomi-Pannikülektomi

Göbek altı cilt ve yağ dokuda aşırı sarkıklık olan, hatta uyluğa kadar uzanan hastalarda, tam abdominoplasti ameliyatının yapılması riskli olduğu takdirde, karın bölgesi gerginse ve göbek üzeri bir onarım planlanmıyorsa sadece göbek altı cilt ve yağ dokusu, tıpkı büyük bir ben vs. çıkarır gibi çıkarılır. Sonra kesi dikişlerle kapatılır. Bu yöntem özellikle göbek altı fazlalıklarından çok rahatsız olan ve daha büyük bir ameliyatı istemeyen veya tolere edemeyecek kişilerde uygulanır. Fasya plikasyonu uygulanmaz. Bu ameliyatın uygulandığı hastalar cilt enfeksiyonları ve kızarıklıklardan şikayetçidir. Estetik amaçtan ziyade tıbbi ihtiyaç nedeniyle yapılan bir ameliyattır.

Evlilik Abdominoplasti

Aynı anda hem meme küçültme hem de karın germe ameliyatı planlanılan hastalarda, karın bölgesi cilt ve yağ fazlalığı göbek üzerinde ise sadece meme küçültme ameliyatı kesileri kullanılarak, hem meme küçültme hem de karın germe, meme altı kıvrımda yapılır. Karın alt kısımda sezeryan izi bölgesinde kesi ve yara izi olmaz. Nadir kullanılan bir yöntemdir. Göbek altı cilt ve yağ fazlalığı olan kişilerde tercih edilmeyen bir yöntemdir.

İlk muayenenizde cerrahınız genel sağlık durumunuz, karın bölgesindeki yağ miktarı ve dağılımı, karın cildinin sarkıklığı ve fazlalığı ve deri kalitesini kontrol eder. Bu muayene sırasında; geçirdiğiniz hastalıklar, halen mevcut sağlık problemleriniz (şeker hastalığı vb), alışkanlıklarınız (sigara, içki vb) ve kullandığınız ilaçlar (aspirin, sakinleştirici vb) hakkında bilgi edinir. Doktorunuz bu ameliyatı neden istediğiniz ve bu ameliyattan neler beklediğiniz ile ilgili detaylı bilgi alır. Muayene bulgularınız sonucu, tek başına veya liposuction ile birlikte tam veya kısmi abdominoplati için uygun bir hasta olabilirsiniz veya sadece liposuction sizin için yeterlidir. Bu muayene sırasında anestazi tipi, kaç gün hastahanede kalacağınız ve ameliyat sonrası karşılaşabileceğiniz olası sorunlar tartışılmalıdır.

Genellikle bu ameliyat için genel anestezi tercih edilir. Nadiren  ağrı kesici ve sakinleştirici ilaçlarla birlikte lokal anestezi altında mini germe operaysonu yapılabilir.

Ameliyat Süreci Nasıldır?

Tam abdominoplasti, ameliyatın genişliğine bağlı olarak 2-5 saat, kısmi abdominoplasti 1-2 saat sürebilir. Sıklıkla bir kalçadan karşı kalçaya uzanan, ancak mayo içine gizlenebilen bir kesi hattı ve göbek çevresine yuvarlak ikinci bir kesi yapılması gerekir. Kısmi abdominoplastide kesi hattı daha kısadır ve göbek yeri değiştirilmeyebilir. Ameliyat sırasında karın derisi, kasıklardan itibaren kaburga kemikleri hizasına kadar altındaki kaslardan serbestleştirilir. Karın kaslarında bir zayıflık veya fıtık varsa, burası takviye edilir, fazla deri kesilerek vücuttan uzaklaştırılır. Mini-abdominoplastide yapılan bu işlemler daha sınırlıdır. Operasyon bittikten sonra yara tercihe göre ya metal klempler ya tek ya da gizli (intradermik) dikiş ile kapatılır ve pansumanlar ile örtülür. Bölgede toplanacak fazla sıvıyı emmek için dren adı verilen bir yada iki tüp deri altına yerleştirilebilir.

Ameliyat Sonrası Süreç Nasıl İlerler?

İlk birkaç gün karın bölgesinde şişlik ve ağrı kesiciler ile kontrol altına alınabilen ağrı olabilir. Drenler ortalama 1-3 gün, dikişler 1-3 hafta sonra alınır. Ortalama 1-3 gün hastanede kalmanız gereklidir. Kendinizi eskisi gibi hissetmeniz birkaç ay alabilir. İşinize 2-4 hafta sonra dönebilirsiniz. Yara izi ilk 3-6 ay kötüye gidiyor gibi görünebilir ama bu normaldir, izlerin düzleşmesi ve solması 9 ay ila 1 yıl alabilir. Tamamen yok olmamasına rağmen iz, bikini altına dahi kolayca saklanabilir. Kısmi veya tam abdominoplasti işlemleri karın kaslarında zayıflık veya seri sarkıklığı olan hastalar için mükemmel sonuç yaratır. Hastaların çoğunda, düzenli egzersiz ve diyetle mükemmel sonuç yıllarca korunabilir.

Risk Faktörleri Nelerdir?

Her yıl yüzlerce abdominoplasti ameliyatı yapılmaktadır. Vücut kontürü düzeltme konusunda da uzmanlaşmış bir plastik cerrah tarafından bu ameliyat yapıldığı takdirde sonuç genellikle tatmin edicidir. Her cerrahi işlemin belli miktarda riski mevcuttur ve önemli olan sizin abdominoplasti ile ilgili olanları anlamanızdır. Kişinin cerrahi işlemi kabul etmesinde ameliyatın risk ve faydalarının karşılaştırılması esastır. Pek çok kadın ya da erkek aşağıdaki komplikasyonlar ile karşılaşmasa bile, siz, plastik cerrahınızla riskleri, muhtemel komplikasyonları ve sonuçlarını, anladığınıza emin olana kadar tartışın. Ameliyat öncesi inceleme ve değerlendirme, hastane şartlarında ve uzman plastik cerrah tarafından gerçekleştirilen bu ameliyatın enfeksiyon ve kanama gibi komplikasyonları nadirdir. Enfeksiyon, antibiyotik ile abse oluşmuş ise apsenin boşaltılması ile tedavi edilir, fakat hastanede yatma süresini uzatabilir. Yara iyileşmesinde gecikme veya kötü yara iyileşmesi görülebilir ve yara iziyle sonuçlanabilir. Bu şartlarda ikinci bir ameliyat gerekebilir. Sigara içenlerde cilt kaybı ve yara iyileşmesinde komplikasyonlara daha sık rastlanır.

Yaşlanmaya, gebeliğe ve kilo alıp vermeye bağlı olarak ameliyat bölgesi dışında vücut kontürü değişiklikleri gelişebilir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Yenidoğan dönemi, bebeğin ilk nefesiyle başlayan dönemdir ve yaşamının 28. gününe dek devam eder. Yenidoğana özgü bazı özel durumlar olabilir. Derisinin rengi, vücudundaki döküntü ve lekeler, saçlı derideki şişlikler, bıngıldakları ve yenidoğan refleksleri gibi yenidoğana özgü bir çok özellik sıklıkla aileleri endişelendirir.

Yenidoğan dönemi dediğimiz bu dönem aslında bebeğin yaşama başlangıç dönemi, dış dünyaya adaptasyon sürecini geçirdiği bir süreçtir. Hastanemizde yenidoğan tanı ve tedavi hizmetleri uzman ekibimiz ile yenidoğan polikliniğimiz ve yenidoğan yoğun bakım ünitemizde modern şartlarda gerçekleştirilmektedir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Yenidoğan dönemi, bebeğin ilk nefesiyle başlayan dönemdir ve yaşamın 28. gününe dek devam eder. Yenidoğana özgü bazı özel durumlar olabilir. Derisinin rengi, vücudundaki döküntü ve lekeler, saçlı derideki şişlikler, bıngıldakları ve yenidoğan refleksleri gibi yenidoğana özgü bir çok özellik sıklıkla aileleri endişelendirir.

Yenidoğan dönemi dediğimiz bu dönem aslında bebeğin yaşama başlangıç dönemi, dış dünyaya adaptasyon sürecini geçirdiği bir süreçtir.

Hastanemizde yenidoğan tanı ve tedavi hizmetleri uzman ekibimiz ile yenidoğan polikliniğimiz ve yenidoğan yoğun bakım ünitemizde modern şartlarda gerçekleştirilmektedir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Medova Hastanesi’ne uyku ile ilişkili şikayetlerle başvuran hastalarımız öncelikle uyku tıbbı konusunda eğitim almış olan hekimlerimiz tarafından ayrıntılı olarak değerlendirilir. Poliklinikte yapılan değerlendirme sonrasında uygun görülen hastalar Uyku Laboratuvarı’na yatırılarak “Polisomnografi” olarak adlandırılan uyku testine tabi tutulur.

Uyku bozukluğu olan her hastaya test yapılması gerekmez. Hekim değerlendirmesi olmadan uyku testinin yapılması klinik pratikte önerilmez. Örneği; uykusuzluk yakınması olan hasta, gece, test için geldiğinde; gece uyuyamayacağı için uyku testi yapılmasının anlamı kalmaz. Ya da huzursuz bacak sendromu olan bir hasta, tedavi edilmeden önce uyuyamayacaktır. Dolayısıyla uykuda olan hastalıklar teşhis edilemeyeceğinden yapılacak testin de faydası olmayacaktır.

Medova Hastanesi bünyesindeki Uyku Laboratuvarı, hastalarımızın konforu için gerekli olan tüm kriterlere sahiptir. Hastalarımız, tetkik süresince, kayıtların alındığı teknisyen odasından uyku teknisyeni tarafından takip edilmektedir. Hasta, ihtiyaç hissettiğinde her iki oda arasında iletişim kurulmasını sağlayacak sesli ve görüntülü bağlantı vardır. Ertesi gün ise uyku tıbbı ile ilgilenen hekimlerimiz tarafından gece alınan kayıtlar, hastanın şikayetleri ile birlikte değerlendirilerek bir rapor hazırlanır.

Uyku Laboratuvarımızda; Göğüs Hastalıkları polikliniğinden uygun görülen hastalar, yatırılarak değerlendirilmektedir.

Read More

Birim Tanıtımı

 

Üroloji, kadın ve erkeklerin üriner sistemleri ile erkeklerin üreme sistemlerini inceleyen ve bu alanlardaki rahatsızlıkların tanı ve tedavisi ile ilgilenen bir tıbbi branştır. Medova Hastanesi Üroloji Birimi, modern ürolojinin tüm imkanlarını kullanarak, hastalarına güvenilir ve etkili sağlık hizmeti sunmaktadır.

Üriner Sistem Hastalıkları:

Böbrekler, idrar kanalları, mesane ve üretra gibi üriner sistem organlarında ortaya çıkan hastalıkların tanı ve tedavisi, alanında uzman ürologlarımız tarafından gerçekleştirilmektedir.

Prostat Sağlığı:

Prostat, özellikle erkeklerde sıkça görülen bir organdır ve çeşitli sağlık sorunlarına neden olabilir. Üroloji Polikliniğimizde prostat hastalıkları, modern tedavi yöntemleri ile başarıyla tedavi edilmektedir.

İdrar Yolu Hastalıkları:

Üretra ve idrar yollarındaki rahatsızlıkların tanı ve tedavisi, uzman ürologlarımız tarafından modern teknolojik ekipmanlar kullanılarak gerçekleştirilmektedir.

Mesane Sorunları:

Mesane hastalıkları ve sorunları, Medova Hastanesi Üroloji Birimi’nde deneyimli hekimler tarafından etkili bir şekilde tedavi edilmektedir.

Cinsel Sağlık ve Kısırlık Tedavisi:

Üroloji Birimi, erkeklerde cinsel sağlık sorunlarına ve kısırlık durumlarına yönelik kapsamlı bir hizmet sunmaktadır. Güncel tedavi yöntemleri ile çiftlerin sağlıklı bir üreme sürecine katkıda bulunur.

Laparoskopik Ürolojik Cerrahi:

Üroloji alanındaki gelişmeleri takip eden hekim kadromuz, laparoskopik cerrahi yöntemleriyle böbrek, prostat, mesane gibi organlarda gerçekleştirdiği ameliyatlarla hastalarına daha hızlı iyileşme ve daha az komplikasyon avantajı sağlamaktadır.

Endoskopik Girişimler:

Ürolojik endoskopik girişimler, modern teknoloji ile birleştirilerek, hastalarımıza daha konforlu ve etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır.

PROSTAT

Prostat, erkek üreme organlarından biridir. Bu organlardan en büyük salgı bezidir. Salgı yapan hücrelerden (tubuloalveolar bezler) ve bunlara destek dokudan oluşur.18-20 gr ağırlığındadır. Prostat, her erkekte var olan bir organdır. İdrar kesesinin hemen altında idrar borusunu saran bir organdır. Şekli ve büyüklüğü kestaneye benzer.

Prostat Bezi Ne İşe Yarar?

Cinsel ilişki veya mastürbasyon sonrası çıkan meni denilen sıvının %90’ı prostat bezinden üretilir. Prostat salgıları spermlerin kadın üreme organlarında yaşamasına yardım eder. Salgı görevinin yanında bulunduğu konumdan dolayı idrarı kontrol etmede de görevi vardır. Prostat hayati bir organ değildir. Alındığında cinsel fonksiyonlar ve idrar kontrolü bozulma riski vardır.

İyi Huylu Prostat Büyümesine Ne Olur?

Büyüyen prostat dokusu idrar kanalını sıkıştırır. Hatta bazen idrar kesesine doğru uzanıp (median lob- orta lob) bir kapak gibi idrar kanalını tama yakın kapatır. İdrar yapmakta zorlanma, idrar akışında bozulma, zayıf akımlı idrar, kesik kesik idrar yapma, sık idrara gitme, gece idrara kalkma, tuvaletten çıktıktan sonra tam boşalmama hissi, idrarda yanma ve kanama görülebilir. Soğuk havalarda şikayetleri özellikle artar ve zamanla idrar yapamaz hale gelebilirler. Tıkanan hastalara sonda takılarak idrar çıkışı sağlanır.

Prostat Büyümesi ve HoLEP Ameliyatı

Holmium lazer enerjisi kullanılarak prostat dokusunun enükle edilmesi yani kapsülden tamamen sıyrılması işlemidir. 1995 yılından bu yana uygulanmaktadır. Özellikle son yıllarda lazer teknolojisindeki gelişmelere paralel olarak teknik popülaritesi artmıştır. Özellikle yüksek enerjili lazer cihazları sayesinde ameliyat daha başarılı ve düşük komplikasyonla yapılmaktadır. TUR yöntemine göre avantajları kanama çok daha azdır. Tekrarlama riski yok denecek kadar azdır. Her boyuttaki prostata uygulanabilir. Altın standart yöntem olmaya aday tedavi seçeneğidir. Özellikle büyük boyuttaki prostatlar için en uygun cerrahi tedavi seçeneğidir. Sertleşmeyi bozmaz. Sonda süresi ve hastanede kalış süresi kısadır.

HoLEP Ameliyatı nasıl yapılır?

Genel veya spinal anestezi (belden aşağısı uyuşturularak) altında uygulanır. Penis dış idrar kanalından kameralı özel aletlerle girilir. İdrar borusunda darlık var mı yok mu incelenir. Büyüyen prostat dokusu görülür. Mesane içine girilir ve mesanede tümör- taş açısından inceleme yapılır. Daha sonra prostat lazerle belli noktalardan lazerle çizilir ve prostat dokusunu saran gri-beyaz renkte görülen kapsül dokusuna ulaşılır.  Kapsülden prostat içine yayılan damarlar lazerle kolayca mühürlenir ve kanama çok daha az olur. Prostat dokusu büyüklüğüne veya şekline göre 2-3 veya tek parça halinde kabuktan sıyrılıp mesane içine atılır. Mesane içine atılan prostat dokusu başka bir aletle (morselatör) parçalanıp vakumlanarak vücut dışına alınır. Tüm parçalar dışarı alındıktan sonra son kontroller yapılır ve sonda takılarak işlem sonlandırılır. Çıkarılan prostat dokusu kanser varlığının araştırılması için patolojiye gönderilir.

 

PROSTAT KANSERİ

Prostat idrar kesesinin altında idrar borusunu çepeçevre saran ceviz veya kestane büyüklüğünde, meniye sıvı salgılayan bir bezdir. Yalnızca erkeklerde bulunur. Prostat hücrelerinin kontrolsüz çoğalması prostat kanserine yol açar. Tanı araçlarının da artması ile günümüzde erkeklerde en sık görülen tümör prostat kanseridir. Prostat kanseri erkeklerde akciğer kanserinden sonraki en sık görülen kanser tipidir. PSA denilen kan testi ve muayene ile kanserden şüphe duyulursa kanser teşhisi için prostat MR’ı (multiparametrik prostat MRI) ve biyopsi yapılmasını önerilir. Hastaların büyük kısmı 65 yaşın üstündedirler.

Prostat Kanseri Ne Şikayetler Yapar?

Prostat kanseri genellikle ileri evrelere gelmeden herhangi bir belirti vermez. Prostat içindeki kitle büyüdüğü zaman idrar yoluna baskı yapar ve iyi huylu prostat büyümesinde gördüğümüz şikayetler veya prostat kanserinin diğer organlara sıçramasından kaynaklanan şikayetler görülür:

Unutulmamalı ki prostat kanserine özgü şikayet veya belirti yoktur. Dış idrar kanalı (üretra) hastalıkları, mesane hastalıkları ve prostat hastalıkları aynı şikayet ve bulguları vermektedir. Bundan dolayı da erkeklerde belli aralıklar ile rutin ürolojik muayene önerilmektedir.

Prostat Kanseri Teşhisi Nasıl Konulur?

Prostat kanseri teşhisi günümüzde taramaların yapılmasıyla birlikte eski yıllara nazaran daha erken dönemde ve hastalık yayılmadan konulabilmektedir. Taramada veya teşhiste temel iki yöntem vardır: PSA (prostat spesifik antijen) ve parmakla prostat muayenesi.

PSA (Prostat spesifik antijen): Prostat bezinde üretilen bir proteindir. Kanda miktarı ölçülerek yapılan testtir. Prostat kanseri teşhisinde kullanılmasına rağmen, prostat enfeksiyonu, iyi huylu prostat büyümesi gibi durumlarda da yükselebilir. Hastalığın teşhisi dışında tedaviler sonrası takipte de kullanılır.

Prostat muayenesi: Ürolog hastasına uygun pozisyon verir ve parmağını rektuma (makat, barsak son kısmı) yerleştirerek parmakla prostatı muayene eder. Prostatın büyüklüğü, şekli, kıvamı-sertliği, üzerinde nodul dediğimiz doku çıkıntısı olup olmadığı araştırılır.

Prostat biyopsisi: PSA yüksekliği olan veya muayenede anormal bulgular saptanan hastalara uygulanır. Genellikle lokal anestezi altında uygulanır. Rektuma ultrason probu yerleştirilir ve prostattan iğne ile 12 parça alınır. Alınan parçalar patolojik incelemeye tabi tutulur ve dokularda kanser olup olmadığı, kanser varsa kanserin grade’i (agresiflik derecesi) incelenir ve raporlanır.

Prostat MRG: Son yıllarda manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile prostat içindeki prostat kanseri şüpheli odaklar tanımlanabilmektedir. Özellikle daha önce biyopsi yapılmış ve PSA değerleri yüksek seyreden hastalarda multiparametrik prostat MRG ile prostat içindeki kanser odakları tanımlanır.

MRG ile prostat içinde tespit edilen kanser şüphesi olan odaklardan füzyon biyopsi denilen yöntemle biyopsi alınabilir. Bu yöntemlerin haricinde prostat kanseri teşhisi konulan hastalarda hastalığın prostat dışında yayılımı (özellikle kemik ve lenf bezlerine) olup olmadığını öğrenmek için ek görüntüleme yöntemlerine ihtiyaç vardır. Bu amaçla kemik sintigragfisi, PSMA PET, batın BT veya MRG duruma göre gerekebilir.

Prostat Kanseri Tedavisi Nedir?

Aktif izlem: Erken dönemde saptanan, düşük agresiflikte, PSA değeri düşük hastalar için uygulanabilir. Hastalar belli aralıklarla PSA değerleri ile izlenir. Yıllık prostat biyopsileri ile hastalığın seyri izlenir. PSA değeri yükselen, prostat kanser agresifliği ve tümör yaygınlığı artan hastalarda bir sonraki tedavi yöntemlerine geçilir.

Radyoterapi: Prostatın ve içindeki kanser odağının ışın verilerek yok edilmesi hedeflenir. Prostat ameliyatının risklerinden kaçınan veya genel durumu ameliyatı kaldıramayacak hastalara uygulanabilir. Ameliyat sonrası hastalığın nüks ettiği durumlarda veya ağrılı kemik yayılımında uygulanabilir.

Radikal prostatektomi: Prostatın ve lenf bezlerinin çıkarılıp idrar yolu ile mesanenin tekrar birbirine bağlandığı bir ameliyattır. Açık cerrahi, laparoskopik veya son zamanlarda popüler olan robot yardımlı laparoskopik yöntemler kullanılarak yapılabilir. Bu yöntemlerin kanserden arınma konusunda birbirine üstünlüğü yoktur. Ancak robotik ve laparoskopik cerrahi özellikle idrar tutma ve cinsel fonksiyonların korunması yönünden açık cerrahiye göre üstündür.

Hormonoterapi: Prostat kanseri (erkeklik) hormonu duyarlı bir kanser türüdür. Bu yüzden ileri evre hastalıkta erkeklik hormonu üretimini ilaçlarla baskılanır. Bazen radyoterapiye ilave veya cerrahi sonrası da verilebilir.

Kemoterapi: Özellikle hormon tedavisine direnç kazanan ve organlara yayılım gösteren hastalarda uygulanır.

Read More